Gerçek Soykırım Anıtı

Soykırım Balonu

Her devlet, ekonomik varlığını sürdürebilmek için ‘tutkal’a ihtiyaç duyar. Ermeni devletinin tutkalı “Ermeni Soykırımı” hikayesi. Van Gölü Canavarının ulus devlet diline tercümesi.
Aynı malzeme kimi iktidar için seçim rüşveti(bkz:ABD), kimi iktidar için siyasi intikam fırsatı (Bkz: Almanya), kimi iktidar için ise din sömürüsü (Bkz: Papa).. olabiliyor.

Malzeme verimli ve herkesin işine yarayacak nitelikte olunca, yıllar yılı temcit pilavı gibi önümüze sürülüp gelenekselleşiyor.

Halbuki;
Söz konusu dönem koskoca bir imparatorluğun küçülmesi dönemi. Çarlıkların, hanedanların yıkılma arifesi, Kaybedilen savaşlar sonrası yapılan sözleşmelerle toprakları elden çıktıkça göçler, tehcirler, becayişler, ayaklanmalar ve çatışmalar yaşayan bir hasta Osmanlı ülkesi..

Bütün bunlar zaman zaman trajik olaylarla birlikte gerçekleşiyor. Sadece Ermeniler değil, Çerkezlerin göçü daha mı az trajik. Makedonya’dan sürülenler, İzmir’den gönderilenler, Yugoslavya’dan, Bulgaristan’dan gelenler daha mı az sıkıntı yaşamışlardı?..
Ama dedik ya, malzeme bir kez tutmaya görsün..
Oyunda ‘top’ olmaktan kurtulamazsan ‘tekme’ oyunun kuralından yenir!..

Sen Gidince..

Huber Faturası

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, görevi bittiği halde Cumhurbaşkanlığı Çalışma Köşkü olarak kullanılan Tarabya’daki ‘Huber Köşkü’nde ikamet etmeye devam etti. Mustafa Mutlu 156 tane köşe yazısı yazarak neredeyse her yazıda “Hangi yasayla, hangi hakla orada yaşamaya devam ediyorsun?” diye sordu. “50’nin üzerinde güvenlik görevlisinin, yine 50’nin üzerinde personelin masrafını kim karşılıyor?” sorusuna yanıt istedi. Köşkün önünde bin’e yakın insanla çay içme eylemi bile yaptı. Ama ‘kapı duvar!’..
Her ne kadar görev finalinin bilinen bir takvimi varsa da koskoca Cumhurbaşkanı’na görevi bittikten sonra elbette konutunu boşaltması için makul bir süre tanınabilir. Ama memura, amire, sembol olacak, örnek olacak, iz gösterecek, yol gösterecek bir makam eshabı için sekiz ay, makul sürenin oldukça üzerinde değil midir? Üstelik 156 tane makale olmasa bu ‘esremli hassasiyetin’ sekiz aya, kaç sekiz ay daha eklemeyeceğinin garantisi var mıdır?
Durumu basit bir kural ihlali olarak değerlendirenler olabilir!
“Ne olacak Canım! Bunca şey varken buna takılmak da nesi?” diyenler çıkabilir..
Onlara küçük bir soru; Aynı şeyi es kaza Necdet Sezer’in yaptığını düşünebiliyor musunuz?
Aynı adamlar arkasından teneke çalmazlar mıydı?

Hani bunu yapan, kendi adına vakıf kurup, kuruluş amacında “Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi kökleştirmek”  ifadelerini kullanmamış olsa yine bir derece..

Böyle mi  ‘kökleştireceğiz’ hocam!

Eski Bir Hesap..

Binicilik eğitimi alan çocukların önemli bir bölümü en az bir kez attan düşerler.  Bu durumda binicilik eğitimin can alıcı bir uygulaması vardır. Attan düşeni asla hemen kenara almazlar. Çocuk, düştüğü ata tekrar bindirilir, bir kaç saniye olsa da atın üzerinde tutulur ve sonra manej dışına alınır. Böylece çocuk ile at arasındaki son hafıza, çocuğun ata tekrar binmesi konusunda tereddüt yaşamasına, biniciliğe küsmesine engel olur..

‘Aksaray’a ilave edilen 8,5 dönümlük araziye Hara yaptırılacağını duyunca ‘Cihan’ aklıma geldi. Cihan 2003 yılında, Bayrampaşa’da taze Başbakan’ı sırtından atan at.. Sonradan barsak düğümlenmesi nedeniyle aniden öldüğü söylendi garibanın. Hatırladığım kadarıyla o düşüşten sonra Başbakanı ayağa kaldırdılar ama doğrudan manejin dışına çıkardılar.
Yani binicilik eğitimi uygulamalarına göre ‘hafıza bozuk kaldı’..
Bu Hara’da barınacak atların vay haline o zaman!..

iki ışık

Ösym

J. Lopez

Jenifer Lopez

ilustrasyon – Molla

Molla

Portre