Bu başlık altında; ‘Bağımsız Gazetecilik’ tarafından kurulduğu 2002 yılından, Demirören’e satıldığı 2010 ortalarına kadar Vatan Gazetesi’nde çizdiğim siyasi karikatürleri içeren bir arşiv bulunuyor.. Vatan Gazetesi el değiştirdiğinde “ilk kapının önüne konulan!” gazeteci ben oldum.. Karikatürlerin çoğunun altında, çizdiğim gün yazdığım birer ikişer paragraflık kısa notlar bulunuyor.. Beni kovarken, “Valla ekonomik olarak çok zor durumdayız. Yoksa siyasi bir nedeni yok! ” demişlerdi. Sonra Mine Kırıkkanat’ı kovdular. Necati Doğru gitti. Sonra Can Ataklı, Mustafa Mutlu.. Böyle boş kalınca düşündüm. Biz bu bir kaç kişi ne para alıyormuşuz ki gazete bizi masraftan düşünce batmaktan kurtuldu. Hala yaşamaya devam ediyor!.. Yazıklar olsun bize! Kaç kişinin ekmeğiyle oynuyormuşuz az kala..

Eloğlu Mars’a biz terse..

21.07.2009-VATAN

“Eloglu aya, biz yaya” diye dilimize pelesenk olmuştu.. Eloğlu aya gideli 40 y›ıl olmuş;.. Bizde kı›rk santim ilerleme yok!.. Alemin uydusuyla yüzelli kontöre her yöne limitsiz meşk ediyoruz. Kı›rk sene ne açı›m›zı› doyurabilmişiz, ne k›ıçı›m›z›ı örtebilmişiz. Nasa’ya aç›ık mektup!.. Mars’a yerleşeceksiniz ya, test için bizi de götürün. zorlu koşullara bizim vatandaşm›zdan dayan›ıklı› tür kalmadı› alemde..

YSK; Kedidir Kedi!

KPSS sorularını çalmış, ÖSS, ÖSYM cevap anahtarlarını yürütmüş. ALES , Polis okulu, askeri okul sınav sorularını yandaşlarına dağıtmış. Ehliyet, yabancı dil, özel eğitim, rehabilitasyon kurslarının bile sorularını iç etmiş. Danıştayı, sayıştayı,  yargıtayı ele geçirmiş. Askeriyeye yüzde seksen, polise yüzde doksan sızmış, Genel Kurmay Başkanı’nın, Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın harim-i ismetine kadar duhul etmiş. Magazinden hava kuvvetlerine, futboldan milli eğitime imam tayin etmiş. Ankara’da ‘Bale İmamı’ Konya’da ‘Etli Ekmek imamı’ makamı ihdas ederek her bulduğu boş araziye imam atamış, neredeyse rum ortodoks ruhban okuluna bile “imam” tayin etmiş; Karayollarından Köy işleri’ne, Yök’ünden Tek’ine, devletin bütün kurumlarının kalbini ele geçirmiş; amma velakin gel gör ki ‘Yüksek Seçim Kurulu’na yani namı diğer YSK’ya hiç dokunmamış.

Sinop Valisi’nin mandalina bahçesine kadar girmiş ama YSK gibi, devletin iktidar sahibini belirleyen, memleketin mührünü teslim eden kuruma hiç bulaşmamış..
Biz de safız ya anam! Bunu yemişiz!..

2002 yılından bu yana YSK’da yuvalanan o günden bu yana yapılan bütün seçimleri yöneten fetö’cüler, 15 Temmuz’dan iki  yıl önce YSK’dan temizlendi.. 17 – 25 Aralık sonrası, yargıdan, polisten bile önce ilk temizlik YSK’dan yapıldı ve 90 mühendis işten atıldı. Yerlerine yenileri alındı. YSK’nın, bu temiz, AK haliyle bir seçim de yaşadık üstelik..
Şimdi AKP’nin cevap veremeyeceği soru şu: Her yere sızan Fetö, YSK’ya da sızdı mı?
Çünkü bu sorunun cevabı “evet!” olur ise ikinci soru “Fetö 2002’den, 90 fetöcü mühendisin işten atıldığı 2014’e kadar YSK’da ne yaptı? Yani hangi partiyi forse etti! CeHaPe’yi mi iktidara taşıdı?

İşte ‘YSK’da Fetö var’ diyememenin nedeni bu!
Zerre miskal “var!” derseniz, 2002’den bu yana yapılan tüm seçimler, sonuçları itibarıyla şaibeli hale gelecek!.. O yüzde elliler filan balon olacak! ‘Arkamızda halkın gücü’ diye höykünülen en kuvvetli payanda çökecek..

Bu güne kadar seçimlerde ‘Trafoya giren kedi’den başka kusurlu çıkmadı.
Atın o kediyi Fetö imamı olarak içeri, kapansın bu bahis!

 

Ressam

Ressam!.. Annen güzel mi?

Korkular Benzer..

Nedenleri benzemese de Korkular aynı..

Yeni Anayasa..

Anayasa Reformu

Ösym

Erdoğan Brezilya’da

Medyanın kendisinden yeterince bahsetmediğinden şikayetçi olan Erdoğan 8 günlüğüne Brezilya’da. Beşiktaş’lı Bobo ve Eski Fenerbahçeli Gerson futbol muhabbeti yapan ve Emine Hanım’ın Beşiktaşlı olduğunu beliten Başbakan, futbolcuların da aslında bir tür uluslararası elçi olduğunu söyledi.

Karikatürist Kimdir?

Kurulduğu 2002 yılından bu yana Vatan’da karikatür çizdim. Bana verilen köşede; toplumsal yaşamda karikatürcüye biçilen rolün gereğine uygun karikatürler çizmeye yorumlar yapmaya çalıştım. Yazar ve çizer’in ‘güce’ muhalif olma gereğine uygun, ‘daha çok kuvvetlinin, yönetenin eksiklerine işaret etme’ düsturundan ayrılmadan üretmeye çalıştım. Okurlar nezdinde her nekadar sürçü lisan ettimse affola.. Yine bir yerlerde buluşmak üzere… VATAN 30.06.2010

—-

Karikatürist Kimdir?
‘Gazete-dergi karikatüristi’ aslında bir toplum polisidir.
Toplumun kendisine verdiği bir görevi ücreti mukabili yerine getirir.
Görevi ‘Erk’ denilen ‘egemen güçleri’ eleştirmektir.
Üsluplar, yöntemler, kişiler, ülkeler, yayınlar değişir ama görev değişmez.
Eleştirilecek olan güç, yeri gelir iktidar olur, yeri gelir patronlar olur, yeri gelir askerler olur, hakim olur, hakem olur, devlet olur.. Olur oğlu olur..
“Dayak atma yetkisine sahip kim varsa eleştirilecek güç odur.”
Toplum, bu “özel polisine” der ki;
“bizim yerimize bu muhalefet işini sen yap.
Binada her şey mükemmel gibi görünse de duvarda yağmurdan dökülen boyayı çiz ki o da düzeltilsin..
Eksik aksak kalmasın..
Birinin işi bunları hatırlatmak olsun..
Bu da sen ol!..
Ha! sen sakın ola “yağcılık, yandaşlık” yapma!..
O görevi verdiğimiz bol miktarda adam var. ‘Yardımcı’, ‘danışman’, ‘sağ kol’, ‘has adam’ gibi kadrolar açıyoruz bu işler için. Sen o tarafını merak etme!” der..
Görev tanımı sadece bir ülkeye özgü değildir.
Almanya’da, Hindistan’da, Brezilya’da, Meksika’da, Amerika’da, Çin’de de olsa değişmez.
Bazı yerlerde biraz daha kolay bazı yerlerde biraz daha zor olur, bazı yerlerde ise bir süre neredeyse imkansız hale gelir o kadar..
Toplumun “Bunu biri yapmalı!” dediği bazen eğlenceli ama hakkıyla yerine getirildiğinde çoğu zaman da tehlikeli hale gelen bir iştir bu iş..
Karikatürist denilen “enayiler” bu işe talip olur.
Sonra başlarına gelmedik kalmaz!
Ama kendi düşen de ağlamaz..

Bu sitede yer alan karikatürlerden bir kısmı her zaman anlam geçerliliğini koruyor. Ama bir kısmı çizildiği gün ya da günlerde yaşanan olgu ve olaylara bağlı olarak üretildi.
Bu nedenle anlaşılabilmesi için söz konusu olayın da yeniden hatırlanması gerekiyor.
Karikatürlerin altlarında “çizildikleri dönemde yazılan” ve virgülüne dokunmadan buraya alınan kısa düşünce notları bulunuyor.
Sıkılmazsanız okuyun, hafızanızı tazeleyin..
Bazen iyi bazen de kötü ama; nerelerden nerelere gelmişiz, görün..

Baykal 2010

Baykal istifa etti, kurultaya şunun şurasında iki hafta var. Kurultayda üye olmayacağım da dedi ama yetmedi. Bir türlü ikna olmayanlar şüphe kazanlarını kaynatmayı ısrarla sürdürüyor. Ben söyleyeyim! Baykal bu kurultayda partinin başına dönmeyecek. Çünkü Kurultay kurallarına göre Başkan seçilebilmesi için adaylık başvurusunun bizzat kendisi tarafından yapılması gerekiyor. Oysa o "başvurmayacağım" dedi. Daha toto oynamanın anlamı var mı?

Gandi Kemal’in ayak sesleri (Mayıs 2010)

Artık belli oldu ki çok enteresan bir gelişme olmazsa Baykal Aday olmayacak.. Elbette böyle kırgın bir durumda kurultayda kimse "ben adayım" diye de ortaya çıkmayacak. Örgüt, Baykal’dan ümidi kesince kimi istiyorsa onu aday yapacak. Bu durumda ibreler en fazla Gandi Kemal’i gösteriyor.. Ekranlara en fazla ısınan, en soğukkanlı en sakin ve halkın CHP’de Baykal kadar tanıdığı ikinci isim o. Her ne kadar onu şiddetle istemeyenler var ise de!