1_6313_02042007_1
Başbakan sabah programlarına bağlanıyormuş..
Başbakan sabah programlarına bağlanıyormuş..
Gül döktüm yollarına..
31.03.2007 Vatan – Ev kadının hali pür melali..
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2014 verilerine göre Türkiye nüfusunun 49.8’i, yani 40 milyon’u kadın. Çalışma yaşındaki kadınların yüzde 75’i ev kadını. Devlet ‘ev kadınlarını’ çalışan kadın saymıyor. Öyle ya onlar evlerinde yan gelip yatıyorlar!.. Oysa bir ev kadınının bir evde gün boyunca yaptığı iş listesinin bir bölümünü ifa edebilmek için ‘bir iş yerinde’ en az 4-5 kişinin istihdam edilmesi gerektiği hesaplanıyor. Bu durum ev kadınlarının ağır işçi sayılması gerektiğinin en kesin kanıtı. Çalışan kadınların, özellikle de bir ‘yardımcı’ tutamayanların durumu çok daha vahim. Ama daha daha vahimi, bu ülkede, sayıları 20 milyon’un üzerinde olan ve çoğunluğu da geçinme endeksi fakirlik sınırının altındaki ailelerin anneleri olan ev kadınları, sırtlandıkları gündelik yüke rağmen çalışma yasalarına göre resmen ‘asalak’ muamelesi görüyor.. Sonra da anneler gününde “ağalar” resmi deklerasyon yayınlıyor!.. Bakanımız, Başbakanımız gevrek gevrek gülümseyerek “promptırlarından” bir önceki yıl da aynısını okudukları kutlama mesajlarını okuyorlar.. “Tüm ev kadınlarımızın da anneler günü kutlu olsun!”
Hadi Ordan!
Mesajı bırakın!,, İpler elinizde!..
Kutlu olabilmesi için gereğini yapın!..
—
İlüstrasyon:2007
Metin: 2015
Güncelleme: 2016
(Batı cephesinde değişen bir şey yok!)
Sünnete devlet destegi
Bıyıklı kadınlar
Bıyıklı kadınlar
“Paraşütle inilen yere aynı paraşütle çıkılmaz” Esenboga ata sözü..
Galiba Avrupa Birliği bizim için bir “standartlar dersanesi” olmaktan öteye geçmeyecek..
Cumhuriyet tarihinde “Veto müessesesini” en çok kullanmak zorunda kalan Cumhurbaşkanılarından biri olarak tarihe geçecek olan Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, köşk’ten taşınmaya başladı. Bu dönemde “Veto” neden bu kadar çok kullanıldı. Sadece daha fazla yasa çalışması yapıldığı için mi?.. Sadece bu argüman bile durumun hangi noktada olduğunu yeterince ifade eden bir gösterge değil mi?..
Çok partili hayata geçtikten sonraki döneme doğru şöyle hafif bir geriye doğru dönerek bakın.. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin çoğunun hem hükümet yönetiminde hem de toplumsal düzlemde ciddi krizler yarattığını ya da krize yakın semptomlar” oluşturduğunu göreceksiniz.. Çok değil, birkaç adım geri gidelim. Yüzlü turlar, darbe ve Evren’in gelişi, ardından “Özal, Akbulut Mesut” üçlemesinin maceraları, derken Demirel, Tansu bacı diyapozon’u. şimdi de durum ortada. Sahi bir sorun yok mu?
