LOMBOZ 29 TEMMUZ 2022 CUMA
/0 Yorumlar/in Karikatür Yazıları /tarafından bulentBrezilya’dan, Aliağa’ya söküm için getirilmesi planlanan savaş gemisinde 900 ton kanserojen ve zehirli madde olduğu iddia ediliyor. Haliyle başta bölge halkı olmak üzere çevre duyarlılığına sahip insanlar bu söküme karşı çıkıyor…
Çünkü, bilimin: “akciğer kanseri yapar, nokta!.” dediği ‘asbest’i onların çocukları soluyacak.
…
Bakan Murat Kurum ise yalanlıyor.
“Gemide 900 ton degil 9 ton asbest var” diyor!..
“Gemide zehir yok!” demiyor yani. “Azıcık var!” diyor.
“Ucundan azıcık!” diyor.
“Uçak 500 metre daha alçalsın da öyle atlayayım” diye biten ‘paraşüt eri fıkrası’ndaki gibi…
…
Bu olası felaket tartışılırken sanki ‘ilahi bir uyarı’ gibi önce Bolu’nun bir beldesinden, sonra Kırıkkale’den, içtikleri sudan zehirlenen vatandaşların trajedileri yayılıyor ortaya.
…
Olay paraşüt fıkrasından “papaz fıkrasına” geçiş yapıyor.
Paraşüt fıkrasını herkes bilir. Ben doğrudan konunun geldiği papaz fıkrasını anlatayım..
Sel gelmiş, kilise suya batmış. Papaz kilisenin çatısındaki haça tutunmuş, su gittikçe yükseliyor. Kasabalılar önce bir lastik botla gelip ip atmışlar, sonra cankurtaran teknesi ile ardından helikopterle yardıma gelmişler.
Her seferinde yardımı reddetmiş. “Benim ömrüm ibadetle geçti. Rabbim beni kurtarır. Kimseye ihtiyacım yok!”
…
Derken bizim papaz boğulmuş. Öteki tarafa intikal etmiş! Ama sorgu salonunda kıyameti koparıyor!
“Ömrüm ibadetle geçti. Neyi eksik yaptim? Niye beni kurtarmadınız?”
…
Sonunda ekranı önüne açmışlar. “Bak!” demişler.. “Sana ip atırdık tutmadın. Sana cankurtaran botu gönderdik binmedin. Sana helikopter gönderdik reddettin. Başka ne yapabilirdik ki?”
…
Çevreyle inatlaşmayı kesmemiz için, patlayan siyanür havuzu uyarı olmayacak ise, içtiği sudan zehirlenen bir koca beldeler uyarı olmayacak ise nasıl bir uyarı bekliyoruz?..
—
Diyanet açıkladı: “Fiyatları tayin eden Allah’tır!”
…
Ortalığa saçılan ve her seferinde bir ucunun yönetenlere bağlandığına tanık olduğumuz, yüzlerce yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, nepotizm, yağmalama, çökme konularında dişe dokunur tek bir kelam etmeyen Diyanet’in, bir soruyu yanıtlama bahanesiyle, pahalılıktan sorumlu olanları mazur gösterme şeklinde anlaşılabilecek açıklaması canı burnuna gelmiş insanları kızdırdı!
…
Diyanet, vazifesi icabı, kızgın insanları teskin edecek yerde onları daha da ajite edecek başka bir açıklama yaptı: ”Herkes dikkatli olsun!”
Oysa diyebilirdi ki, “İnancımıza göre tabii ki her şey allahtandır. Dünyanın her yanını türlü çeşitli yemişlerle donatan, bizim inancımıza göre allahtır. Ama akıl da allahtandır. Bunları adam gibi paylaşmak için aklımızı kullanmak bizim sorumluluğumuzdadır, Yönetenler akıllarını kullanacak, plan, program yapacak, pahalılığı önleyecek tedbirleri alacak! Devlet planlama teşkilatının duvarının taşını, kiremitinin kumunu allah verir ama onu inşaa eden açan kapatan yöneticilerdir!” dese sorun kalmayacak!
…
Sen böyle açıklamayınca “atayizler” soruyor tabi:
Fiyatları Allah tayin ediyor da, fiyat etiketlerini de Mikail mi değiştiriyor?
Haşa huzurdan, asgari ücreti de belirleyen Allah celle celaluhu mudur?
TÜİK’in, enflasyon oranlarını yarı yarıya düşük belirlemesinde Allah celle şanuhu’nun bir dahli var mıdır?
Geçen hafta 75 liraya aldığın peynirin fiyat barkodunu bu hafta 90 lira olarak basan Allah mıdır?
Yüce Allah, müslümanı sevmiyor mu ki, kafir memleketlerdeki enflasyonun, yüzde sekizin, yüzde onun üzerine çıkmasına izin vermezken müslümana bu cezayı basıyor?
…
Siyasal islamın ve dincilerin tarzı budur;
iyi olan her şeyi “şahsım yaptı” diye üstlenirken, zorlandıkları; içinden çıkamayacaklarını anladıkları her şeyi Allah’a havale etmektir.
Bu ülkedeki gerçek dindarları en fazla rahatsız eden de budur!..
…
Oysa Kur’an, 30 ayrı ayette ‘akıl’dan bahseder.
Aklını kullanamayanı “mesul” saymayan bir dinin Diyanetine bu açıklama yakışır mı?
—
Kıyas
Vatandaşın bankalara ödeyemediği mevcut borç tutarı 35 Milyar TL
Sadece demir çelik piyasasında naylon fatura ile devletin uğratıldığı belirlenen zarar 25 milyar TL.
Mesela, on binlerce kişiyi bankalara borçsuz hale getiren tutarı, birkaç uyanığın cebine yönlendiren bu sistem için de Diyanet’ten bir fetva alabilir miyiz?
—
Layıklar mı değiller mi?
Ben ihanet içindeler!” dedim diye Serok Ahmet bana dava açacakmış?
Yahu sen bana dava açacaksın da bu hakimler bana ceza mı kesecekler sanıyorsun?
İşte ben, “sizi o makamlara bir irade getirdi, yoksa siz o makamlara layık değildiniz!” derken bunu demek istiyorum!
Git, posta ve harç masrafı 750 TL yatır, bana dava aç! Paran da boşa gitsin!
“Batıyor!” diye feveran ettiğin maliye kar etsin!..
Siz busunuz işte!
—
Ali’nin fetvası yanlış olmuş!
Bizim Ali, bir fetva yayınlatmış. Peki ne demiş?
“Fiyatları tayin eden Allah’tır!” demiş!
…
Ortalık yıkılıyor!
Yok; Çorum gibi bir nohut leblebi diyarına sahip ülkede taa Meksika’dan nohut ithal eder hale gelmişiz de, kırmızı mercimeği Arjantin’den, yeşil mercimeği Kanada’dan, kuru fasulyeyi bilmem nereden getiriyormuşuz da, e tabi ki dolar artınca, dolarla alınan bu hububatın fiyatı artıyormuş! Bunun nesini Allah tayin ediyormuş?
…
Bence Ali’nin hatası şu: fiyatları diyeceğine “doların fiyatını tayin eden yüce Allahtır!” deseydi mesele daha net anlaşılır, zannımca bu tartışmaların hiç biri de olmazdı!
Ama adam bizim gibi ekonomist değil, ilahiyatçı!
O kadar hesap yapabiliyor!
—
Bay Kemal de gitti?
Öyle bir şey oldu ki, işi ancak bugün uyandım!
Ben şimdi Bay Kemal dedikçe bunun reklamını yapar hale gelmiş oluyorum!
Çünkü adam bizzat kendisi kendisine de, iyi bir şeymiş gibi “Bay Kemal!” diyor!
Bay Kemal olabilmenin meziyyetlerinden söz ediyor!
Haydaa, atilla mayda!
E, bu saatten sonra onun ne maksatla söylenmiş olduğunu anlatamazsın!
Keşke ‘Bay Kemal’ yerine daha farklı birşey bulsaydım, misal Çürük Kemal vs. gibi.. ve üstüne geçiremeseydi!
…
Artık geçmiş olsun!
Rabia hareketini nasıl bıraktıysam bunu da bırakırım!
—
Artık maden de bulamıyoruz!
Bu hafta, memleket sathında, bir yerlerde bir şey bulunmadı!
Hayırdır dedim!
Fatih’i aradım.. Bizim Enerji ve tabii kaynaklar şeysi..
Biraz da iyi tarafımdan kalkmışım, şaka kabilinden:
“Seçime ne kaldı Fatih? Bari jelibon bulsaydınız, razıydık!” dedim!
Ne dese beğenirsiniz?
“Efendim, Melih Bey’e ulaşamıyorum.. Ben de tam yerini öğrenip, civarında derin sondaj operasyonu düşünüyordum. Yatay rezerv olabilir!”
…
Aslında yanımda yöremde, kol mesafemde olsa, buna tepkim farklı olurdu da, sakince, “Bak Fatih!” dedim.. “Ne ben sana bu sabah bu soruyu sordum, ne de sen bu cevabı verdin!.. Aramızda kalsın!” deyip telefonu çarptım!
…
Hayır, jelibon üzerinden daha bir hafta geçmedi.
Siyasi bünye bir tanesini daha kaldırmaz!
—
İlgi çekici linkler
Here are some interesting links for you! Enjoy your stay :)Kategoriler
Arşiv
- Ekim 2024
- Ağustos 2024
- Haziran 2024
- Mayıs 2024
- Nisan 2024
- Mart 2024
- Şubat 2024
- Ocak 2024
- Aralık 2023
- Kasım 2023
- Ekim 2023
- Eylül 2023
- Ağustos 2023
- Temmuz 2023
- Haziran 2023
- Mayıs 2023
- Nisan 2023
- Mart 2023
- Şubat 2023
- Ocak 2023
- Aralık 2022
- Kasım 2022
- Ağustos 2022
- Temmuz 2022
- Haziran 2022
- Mayıs 2022
- Nisan 2022
- Mart 2022
- Şubat 2022
- Ocak 2022
- Aralık 2021
- Kasım 2021
- Ekim 2021
- Eylül 2021
- Ağustos 2021
- Temmuz 2021
- Haziran 2021
- Mayıs 2021
- Nisan 2021
- Mart 2021
- Şubat 2021
- Ocak 2021
- Aralık 2020
- Kasım 2020
- Ekim 2020
- Eylül 2020
- Ağustos 2020
- Temmuz 2020
- Haziran 2020
- Mayıs 2020
- Nisan 2020
- Mart 2020
- Şubat 2020
- Ocak 2020
- Aralık 2019
- Kasım 2019
- Ekim 2019
- Eylül 2019
- Ağustos 2019
- Temmuz 2019
- Haziran 2019
- Mayıs 2019
- Nisan 2019
- Mart 2019
- Şubat 2019
- Ocak 2019
- Aralık 2018
- Kasım 2018
- Ekim 2018
- Eylül 2018
- Ağustos 2018
- Temmuz 2018
- Haziran 2018
- Mayıs 2018
- Nisan 2018
- Mart 2018
- Şubat 2018
- Ocak 2018
- Aralık 2017
- Kasım 2017
- Ekim 2017
- Ağustos 2017
- Mart 2017
- Şubat 2017
- Ocak 2017
- Aralık 2016
- Kasım 2016
- Ekim 2016
- Temmuz 2016
- Haziran 2016
- Mayıs 2016
- Nisan 2016
- Ocak 2016
- Aralık 2015
- Kasım 2015
- Ekim 2015
- Eylül 2015
- Temmuz 2015
- Haziran 2015
- Mayıs 2015
- Nisan 2015
- Ekim 2014
- Ekim 2013
- Aralık 2012
- Ağustos 2005
- Nisan 2005