Cehabbeli

Sıkıntılı zamanlardan geçiyoruz.
Yüzümüz düşük. Keyfimiz kaçık…
Ama öyle şeyler oluyor ki aynıyla çizsen karikatür!

Cübbeli Ahmet Hoca bile “yürek yemiş” bir edayla, Bahçeli tarafından Terörist başı Öcalan’ın Meclise  davet edilmesine itiraz etti.
Cami cemaatine seslendiği hutbesinde cezbeye gelip:
“…lan, son teröriste kadar öldürecem dedin, şimdi ilk teröriste gel de başıma geç de! Bunun izahı yok! Burada 40 bin şehit var gazi var… Yemezler, yedirmezler!.. Herkes haddini bilecek!  Babamın oğlu olsa yanlışa yanlış! Apo kim yaa, Apo kim?.. Amerika yeni bir proje devreye soktu. PKK’yla barışın, PYD’yle tanışın! Bu bir ABD ve Beni İsrail projesidir!..” diye yüksek perdeden ünledi.

Aradan bir gün geçmedi. Hoca kendi paylaştığı bu videoyu hesabından sildi. Ardından Alaattin Çakıcı ile aynı masada “bir ziyaret” haberiyle önünde bir sütlaç tabağı olduğu halde fotoğraf verdi.
O yürek yemiş Cübbeli Hoca gitti, sütlaç yiyen Cübbeli hoca geldi!

Yanlış anlamayın!.. Çakıcı, Hoca’yı ziyaret etmemiş; Hoca, Çakıcı’ya ziyarette bulundurulmuş…
Yani sütlaç ikramı Çakıcı’dan ve sadece Cübbeli Hoca’nın önüne konmuş.

Bu jargonda bir sembol!
“Yürek kızartmanın üzerine tatlı olarak sütlaç iyi gider, yangıyı bastırır, mideyi teskin eder, batna cila olur!” denmiş yani…
Videoyu hemen sildiğine göre de sütlaç afiyetle yenmiş!

Seçimlerden önce “Yeniden Refah ve Saadetin adaylarına oy vermek caiz değil, insan günahkar olur!” diyecek kadar iktidarı kollayan Cübbeli Hoca’ya zerrece acımamışlar anlayacağınız.

Fotoğrafı görünce, Arabistan’da çimento torbalarını taşımakta kullanılan küçük patpatların üzerindeki uyarı yazısı aklıma geldi.
“Do not stand under the dumper when it is in raished position!”
Yani, “Kalkık durumdayken damperin altında durmayın!”

Şaka gibi!..

Şaka gibi.. Bütün anketlerde, AKP dahil bütün partilerin seçmenlerinin büyük bölümü, düzensiz göçmen olayına ateş püskürüyor. Ama Reyiz, Alman şansölyesine hepsini aldık, Lübnan’dan gelenleri de alırız diyor..
Neden böyle diyor?
Çünkü iktidarın, vatandaşın kredi kartı limitine bile hallenecek düzeyde yakıcı bir para sorunu var.
Bırakın Lübnanlıları, Avrupa’daki kriminal göçmenleri bile para karşılığı almak üzere tokalaşmışız.
Kasa boş. Kasada kapik yok. Sıkıntı büyük! Yeter ki para gelsin, değil kriminal göçmenleri, müebbet yemişleri bile kırmızı halı sererek alacağız…
Peki nerede bu kadar vergi?
Misal, Damatların, Forbes dergisinin en zenginler listesinde olması ile bir ilgisi olabilir mi acaba?

Pariste son tangolar…

Hedefte biz varız!


İsrail, bazı abilerin çok arzu etmesine ve hatta hayallerini süslemesine rağmen, halen bir Nato üyesi olan ve Kürecik tesisleri sayesinde İran füzelerine karşı en önemli koruma desteğini aldığı Türkiye’ye bulaşmaz, bulaşamaz. Nokta!

Misal, Bakü-Ceyhan boru hattını bombalayıp kendi savaş araçlarını mı hareketsiz bırakacak?

Bir kısmını doğrudan, bir kısmını aracı ülkeler üzerinden aldığı stratejik ürünlerin hala en önemli tedarikçisi olmamızı saymıyorum bile.

Asıl sorun, Ortadoğu’da herhangi iki ülke arasında büyüyecek bir savaş, bize en büyük zararı her zaman olduğu gibi, zorunlu göç kafileleriyle verecek.
Neden bize verecek?
Şimdiye kadar neden bize verdiyse ondan!

Zira bölgedeki en güvenli ve ayni zamanda sınırlarından en kolay girilen ülke bizim ülkemiz.
Alem, güvenli bölge diye bize kaçıyor, sen “hedefte biz varız!” diyorsun.
Belli ki Jöleli’nin jölesi ortak kullanılıyor.
Kullanmayın şu jöleyi abisi!
Görmüyor musunuz yan etkisi var!