Güvenlik yastığı

GazetePencere-Kasım 2019

Ne yani! Orada öyle durup kendi kendisinin, güneşte kalmış deniz anası gibi yavaş yavaş eriyip, kumlara karışmasını seyredecek değildi ya!
Sen, canını dişine takıp seksen yıllık vesayet canavarını yen. Dokuz yüz yıllık askerin kesici dişlerini sök. Fetö gibi, tam yolun sonunda ortaklığa ihanet etmiş, arkasına koskoca ABD’yi almış bir heyulayı dize getir,  saf dışı bırak. Parti’de;  yanında yörende, sağında solunda önünü kesebilecek, yerine göz dikebilecek, koltuğuna iktidarına rakip olma ihtimali bulunan, kurucular, birlikte yola çıkılan yoldaşlar dahil tek bir ağır top bırakma. Hepsini biç, tırpanla, küstür, uzaklaştır.
Partinin tamamını, koşulsuz biat’a kilitle. Valiyi, kaymakamı, emniyet müdürünü, tapu şefini, evkaf memurunu elinle, bizzat masaya yerleştir.  Meclisi sessize al, bakanları sektörden, danışmanları mahalleden seçebilir hale gel. Hatta bırak ötesini öz damadını hazinedar olarak devletin kasasının başına getir..
Sonra ‘İmamoğlu’ gibi, ‘Yavaş’ gibi bir kaç “kıytırık!” adam çıksın. Ekonomide duvara toslamış olmanın rüzgarını da kullanarak iktidarını bir seçimde tereyağından  kıl çeker gibi elinden alsınlar.
Sen de acaba başıma her çorap örecekler diye arpacı kumrusu gibi düşüne düşüne bekle,
Öyle yağma yok!.
Düşülecekse de adabıyla düşülecek.
Doğrudan yere çakılmak yok.
Gerekirse bir ya da iki hava yastığı ayarlanacak.
Kaçan oyların yolunun millet cephesiyle buluşmasına mani olunacak.
Koalisyon ise bu hava yastıkları ile yapılacak.
Emri hak vaki olana kadar durum vaziyet idare edilecek.
Var mı ötesi?

Değerli başarısızlık ve Dost canlısı gazeteci..

Listemizde bulunan tek bir kalemde sonuç alamayıp ala-yı vala ile adeta kupada Brezilya’ya beş çekmiş edasıyla memlekete dönmek de neyin nesi anlamadık!
Trump ve Erdoğan yan yana iki kürsüde, basın mensupları karşısında klasik açıklamalarını bitirdikten sonra sıra gazetecilerden soru almaya geldi..  Trump Erdoğan’dan, kendisine bir soru yöneltmesi için bir gazeteci seçmesini ama ‘sadece dost canlısı’  (friendly person) gazetecilerden soru almak istediğini söyledi.
Cumhurbaşkanı’nın tercihi Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan oldu. Kaplan’ın kendisine yönelttiği sorunun ardından bir soru da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sormasını isteyen Trump, Kaplan’ın duraklamasının ardından: “Gazeteci olduğunuza emin misiniz? Bu soruyla Türkiye’ye çalışan biri gibisiniz!” şeklindeki sözleri salonda gülüşmelere yol açtı..
Bu seyahat, Ortadoğu’daki durumu değiştirmedi, bize birşey kazandırmadı ama uluslararası siyaset literatürüne yeni bir terim ekledi.. “Dost Canlısı Gazeteci!”
Gerçi bizde daha ekonomik bir terim var..
Biz aramızda bunlara epeyiden beri “yandaş” diyoruz..

Trump mektubu sümen altında

GazetePencere: Kasım 2019

Bizi kim batırabilir ki bizden başka

2001’de yaşadığımız ekonomik krizin toplumda yarattığı sosyal ve siyasal şokun da desteğiyle iktidara taşınan AKP, yaranın henüz taze olması tedirginliği ile elindeki hazır reçetenin dışına çıkmadan bir süre vaziyeti idare etti. Ama geçen yıllar içerisinde gittikçe artarak bozulan ekonomik denge maliyeyi duvarın dibine getirdi. Üretim gittikçe azaldı. Varlıkları satıp savurarak elde edilen gelir, artan dış borcun faizine bile yetmedi.. Uzun lafın kısası, paranın değeri düştü, her türlü taklaya rağmen enflasyon artmaya başladı, işsizlik sadece son iki yılda 2 milyon arttı. 12 aylık birikimli açık 124,5 milyar’a ulaştı. Tek kelime ile özetlemek gerekirse “battık!” Hem de öyle dışarıdan manipülasyonlarla filan da değil.. Kendi marifetimizle..
O yüzden Trump’ın ekonomik tehditi bize vız gelir tırıs gider..

Dipsiz Göl dipsiz değilmiş ki..

Karikatürcünün kabusudur.
Olayın kendisi o kadar gariptir ki, ne çizersen çiz gerisinde kalırsın.
Bu iktidar dönemi boyunca bu durumun o kadar çok örneğini yaşadık ki, AKP medyasının karikatürcüyü gereksiz görmesinin haklı nedeni tescillenmiş oldu.
Mottoları şu; “Hiç bir karikatürcü bizim bil-fiil icra ettiğimizden komiğini çizemez! O yüzden onlara ihtiyaç yoktur!”
Hayır, 12 bin yıllık dipsiz gölün suyunu valilik izni ile hazine aramak için boşaltıyorsun, hazine bulamayınca geride delil bırakmamak için toprak dolduruyorsun, Olay patlayınca da “Kendi kendini yenileyeceğini tahmin ediyoruz!” diyorsun!..
Şener Şen filmi gibi..
Herşey bitiyor, ortada göl möl kalmıyor, vaka yeri temizleniyor, Çevre bakanlığı gölü sit alanı ilan ettiğini açıklıyor…
-İyi de göl yok ki!
-Olsun!.. 12 bin yıl sonra olmayacağını kim iddia edebilir?..

Ortadoğu’da cihad manzarası

Cihad adına ölen de müslüman, öldüren de müslüman, uğruna ölünüp öldürülen de..
Bunun adı “Cihad” değil cehalet..

Kelime Oyunu

İstatistik yalanı

Ünlü Amerikalı yazar Darrell Huff ta 1954’te yazmış..
Kitabın adı “İstatistikle yalan nasıl söylenir”
“yalan üçe ayrılır” diyor kitabında Huff: “Yalan, Kuyruklu yalan, İstatistik..”

Dilerseniz istatistiği yalanlarınızı kanıtlama aracı olarak kullanabilirsiniz.
Hatta bu işi ülke adına yapan resmi kurumun başına adamınızı koyup bu istatistikleri iktidarınızı tahkim etmek için istediğiniz gibi ürettirebilirsiniz.
Ama sokak, o dilden anlamaz pek..

Abi neden sustu?

“Vicdan sahibi” siyaset erbabı, nasırından çekmedi, damattan çektiğini..

Siyasi üslup