Kimden “abilik” bekliyorsunuz?

CHP’de Kılıçdaroğlu’na seslenenler var!

Benim anlamakta zorlandığım şey şu: Özgür Özel ısrarla, “Bu bir siyasi süreç operasyonudur!” diyor.
Dahası, tüm aklı başında hukukçular, “yapılmış olan kurultaya, ilk 2 gün dışında, hele YSK’nın onayından sonra da sonsuza kadar itiraz yolu kapalıdır” diyorken, asıl ‘butlan’ın yapılmaya çalışılan bu ‘zahiri mahkeme’ olduğu ve bu işten sonuç çıkmayacağı çok açık iken; Kılıçdaroğlu’na herhangi bir çağrı yapmanın gereği nedir?

Hayır, ortada, ne ona gidecek bir görev talebi ne de onun yapabileceği bir iş var!..

Varım dese ne olur, yokum dese ne olur?

Başından beri, “Benim yaptıklarımın ne kadar etkisi olacak ki!” diye düşünmeden, ısrarla bu konuda yazmamaya ve çizmemeye gayret ediyorum.

Bence herkes öyle yaparsa bu ‘yalancı yangın’ kısa sürede sönecektir.

Hele, zamanında kıymetli bulduğumuz ama bugün ‘ağır bir hazım sorunu’ yaşamakta olduğu anlaşılan Sayın Kılıçdaroğlu’ndan, Kurultaydan sonra yapmadığı “parti abiliğini” bu gün yapmasını beklemenin hiç bir anlamı yok.

Osuruktan tayyare!

Fatih Altaylı, bir gazeteci olarak Cumhurbaşkanına küfür edebilir, hakaret edebilir… Cezasını da öder!

Ama tehdit edebilir mi?

Edemez!

Çünkü taraflar teraziye alındığında “tehdidin fiili mesneti” yoktur.

Ne demek istediğimi biraz daha açmadan önce Altaylı’nın kurduğu söz konusu cümlelerin tehdit ya da hakaret içermediğini, meselenin bazı hassas kelimelere allerjisi olan ‘alıcının aşırı hassasiyetinden’ kaynaklandığını da hassaten belirtelim.

Tehdit, ancak ‘probalite düzeyi ile fiil sayılabilecek’ bir kavramdır.

Yani benim, kraliçe Elizabeth’e yönelik “yakalarsam muck muck!” şeklindeki beyanatım,  hukuken “kraliçeye yönelik cinsel tehdit” sınıfına girmez. Çünkü benim, “muck muck” yapmak için Elizabeth’i yakalamam; bırak yakalamayı uzaktan el sallamam bile olasılık dışıdır.

“Bu Ay denilen gök cismi, her gece benim gözümü kamaştırıyor ben bu Ay’ı patlatacağım!” cümlesini kurmak aya yönelik bir tehdit gibi görülebilir ama Anadolu deyişiyle “osuruktan teyyare”dir.

Bu ancak varsa,  Ay’ı patlatma gücüne sahip olan uzaysal medeniyetler tarafından kullanıldığında tehdit sınıfına girer.

Ezcumle Tehdit, yapılabilirliği ile vardır. Ben eşimi, çocuğumu, komşumu, mahallenin bakkalını tehdit edebilirim ama Netenyahu’ya yönelik tehditim osuruktan tayyaredir.

Örneğin maden şirketleri Kazdağları için tehdittir. Çünkü yapabilirler!

Ya da Cumhurbaşkanının “Silkeleyin şu CE-HA-PE’li belediyeleri!” cümlesi tehdittir. Çünkü belediyelere ödeneklerini gönderen mali yapı onun yönetimi altındadır.

Hani yapmaz ama istese yapar!

Oysa Fatih Altaylı, “Cumhurbaşkaninı Taif’e sürgüne göndereceğim!” dese bile tehdit olmaz. Çünkü fiili mesneti yoktur.

Asıl tehdit, “Saraydaki şu ısıtıcısının” Altaylı’ya yönelik eylemidir.

Yüksek probalitesi vardır ve hitama ermiştir.

Bir cümleyle şu ısıtılmış, Fatih hücreye konulmuştur.

Şimdi elhak!

Hangisi tehdit?

Haa! Fatih Altaylı’nın iktidarı tehdit ettiği bir düzlem yok mudur?

Vardır!..

Emre’nin sorusunu sorduğu boş koltuk, senin 20 bin oyla bir milletvekili çıkardığın ülkede, bir günde birbuçuk milyon izleniyorsa ortada ciddi bir tehdit vardır!

Tehdidin babası budur!

 

Mayıs Karikatürleri