Cep Telefonu
Ceptelefonu ile konuşmada Avrupa üçüncüyüz..
Bu başlık altında; ‘Bağımsız Gazetecilik’ tarafından kurulduğu 2002 yılından, Demirören’e satıldığı 2010 ortalarına kadar Vatan Gazetesi’nde çizdiğim siyasi karikatürleri içeren bir arşiv bulunuyor.. Vatan Gazetesi el değiştirdiğinde “ilk kapının önüne konulan!” gazeteci ben oldum.. Karikatürlerin çoğunun altında, çizdiğim gün yazdığım birer ikişer paragraflık kısa notlar bulunuyor.. Beni kovarken, “Valla ekonomik olarak çok zor durumdayız. Yoksa siyasi bir nedeni yok! ” demişlerdi. Sonra Mine Kırıkkanat’ı kovdular. Necati Doğru gitti. Sonra Can Ataklı, Mustafa Mutlu.. Böyle boş kalınca düşündüm. Biz bu bir kaç kişi ne para alıyormuşuz ki gazete bizi masraftan düşünce batmaktan kurtuldu. Hala yaşamaya devam ediyor!.. Yazıklar olsun bize! Kaç kişinin ekmeğiyle oynuyormuşuz az kala..
Ceptelefonu ile konuşmada Avrupa üçüncüyüz..
16.03.2010 VATAN
Başbakan’ın ‘Roman Açılımı’ndan sonra durduk yerde o cenah da karıştı. İzmir Romanlar Derneği Başkanı Açılımın altı boş dedi.. Açılımın açıklandığı Abdi İpekçi Salonu’na Çerkezköy’den katılan romanlar, “Erkeze 100 TL verilmiş bize neden 20 TL verildi, Çerkezköylü Romanlara haksızlık!” diye isyan ettiler..
Üzerinde bomba bulundu diye askerin tutuklandığı nerede görülmüş? Ne yani asker cebinde biberon mu taşıyacaktı? Bu neyin hesabıdır yahu?
17.03.2010-VATAN – Yeni Anayasa Tasarısı hazır!
28 Subat..
Devletin zirvesi sakinlesir..
Tarkan “içiciyim” deyince serbest kaldı..
"Bizim anlayışımızda patronuyla konuşup gazeteciyi işten attırmak yoktur!.. Ama bir patron nasıl istediği gibi yazdırmaz?. Dükkan senin kardeşim!. Senin istediğin gibi yazıp çizmeyeni bünyende barındırmazsın.. Bu kadar basit.. Sonra gelip bize beni dinlemiyorlar deme!" Tam kelime kelime değilse de bu mealdeki sözleri söyleyen birisi çok sevdiğimiz Avrupa birliği devletlerinden birinde değil başbakan müsteşar yardımcısı görevinde bile bir gün kalabilir mi? Babacan bir soruştursun bakalım!.. Bu sözleri söyleyen Başbakan, Kuran yılı etkinleri açılış töreninde kaside dinlerken ağlamış.. Eee! Ne alakası var diyeceksiniz!.. İşte ben de onu diyorum.. Ne alakası var?..
Toplam nüfusu İstanbul’dan daha az olan AB’nin haşarı üyesi Yunanistan şu ya da bu nedenle zor durumda.. Beklenir ki 500 milyon nüfuslu AB bir hamlede 11 Milyonluk üyesini bataklıktan çekip çıkarsın!.. Ama nerdee? "Yok kendileri etmiş kendileri bulmuş da yok, sahtecilik yapmış da, bahane oğlu bahane.. Son olarak da iktidar ortağı Alman FDP nin bazı üyeleri "Bunalımdan çıkmak için adalarınızı satın!" önerisini verince empati yaptım.. Var say ki üye olsaydık, krize girseydik, emeklilere paralarını ödeyemeseydik, işçilerin maaşlarını yarıya indirmek zorunda kalsaydık, FDP, 70 milyonluk Türkiye’ye ne önerirlerdi acaba?!.. İngiltere bu kadar temkinli gitmekte haklı gibi..
Mesut Yılmaz: "Beni Amerika devirdi" demiş.. E, madem devriliyorsunuz neden gümbür gümbür ses çıkarmadınız o zaman? Bir kuruluş anekdotu.. İtalyan sefir, Anadolu’nun güneyinden toprak talepleri olduğunu geveleyen ifadelerle masaya oturunca, Atatürk olanca nezaketiyle izin ister. Birazdan üzerindeki sivil kıyafet yerine giydiği Mareşal üniformasıyla masaya döner ve oturur.. Yine aynı nezaketle sefirin gözlerine bakar.. "şimdi söyleyin ne söyleyecekseniz!" der.. Biliyoruz, bir Atatürk daha gelmeyecek, ama ey memleket yönetenler!.. Biraz olsun benzeseydiniz!
