Sütaş, Namet, Nestle..

Her üçü de ana madde olarak ineğin ak sütünü kullanıyorlar ama işçilerine reva gördükleri muamele o kadar da ak değil.

Buyrun;

Sendikalaşma çalışması yaptıkları için işten atılan Sütaş işçileri, fabrikanın çıkışında yasal bir direnişe başlarlar. Bir süre sonra yönetim, direnen işçileri bu alandan uzaklaştırmak için bir aklıevvellik yapar ve kamyonlarla taze tezek taşıyıp işçilerin direniş yaptığı bölgeye boşaltırlar. Amaçları, koku ve pislik nedeniyle işçilerin eylemini akamete uğratmaktır. Gel gör ki işçiler tezekten tınmazlar!
Tam tersine bir süre sonra tezekler kokuşup, sineklenmeye başlayıp tezek yığınlarında oluşan sinekler tümen tümen fabrikanın idari binalarını basmaya başlayınca kurdukları tuzak kendilerini vurur..

Yönetim, tırıs tırıs bahçe çıkışındaki tezeği temizletir..
Eee, Allahın sopası yok!

Charlie Hebdo Katliamı

(Katliamın ardından, ulusal kanal canlı yayınına telefon bağlantısı ile yaptığım açıklama..)

Sevgili Mustafa, Sevgili Can, ve bu gün birlikte aynı stüdyoda, aynı havayı soluyamadığım için, son derece üzgün olduğum, hikayelerini ve türkülerini her seferinde gözlerim yaşararak dinlediğim, büyük usta sevgili Edip Akbayram!
Hepinize Atatürk’ün şehri Samsun’dan saygı ve selamlarımı sunarak  sözlerime başlamak istiyorum..

 

Bugün dünya ciddi bir hastalık yaşıyor..
Dünya kanser olmuş durumda.
Çeşitli aralıklarla, içeride, dışarıda, Dünyanın çeşitli bölgelerinde bu hastalığın farklı semptomları yaşanıyor..

Her semptomda, rol alan aktörler değişiyor.

Bakın..

Değişmeyen üç ‘temel parametre’ var.

Gerekçeler,

Katiller,

Kurbanlar,

Bu üç temel parametrenin değerlerini neredeyse sınırsız sayıda değiştirebilirsiniz..

‘Gerekçe’ parametresinin karşılığına ‘din’i koyabilirsiniz.. İslamı, hristiyanlığı, ırkçılığı, aleviliği, sunniliği, selefiliği, koyabilirsiniz. pisikopatlığı, pazar yaratma iştahını, ticari hırsı, güç ihtirasını, vesaire vesaireyi koyabilirsiniz.

Gerekçeyi değiştirdiğinizde, gerekçeye uygun katiller ve gerekçeye uygun kurbanlar da, ‘otomatik bir oyunun’ elemanları gibi yerlerine oturuveriyor.

Amerika’daki bir Liseli’nin, okulunda onlarca öğrenciyi katletmesi bu kanserin semptomlarından biridir.

Sultanahmet’te, Canlı bomba bir Rus kadının bir Turizm Polisini öldürmesi,

Bingöl’de terhis olmuş 33 sivil giyimli erin otobüsten indirilerek teröristler tarafından kurşuna dizilmesi,

Uludere’de terörist diye 39 köylünün, askeri jetler tarafından bombalanması,

Norveç’te 92 kişinin ölümüyle sonuçlanan ırkçı katliam,

Nijerya’da yüzlerce insanın Bogo Haram örgütü tarafından öldürmesi,

Ortadoğu’da İşıd’ın bir yıl içinde binlerce insanın kafasını kesmesi,

Rusya’da Rus çocuklarının çeçenler tarafından, Pakistan’da asker çocuklarının el kaide tarafından  okullarının basılıp katledilmesi,

Sivas, Madımak Otel’de 37 aydının yakılması,

Ve Fransa da karikatüristlerin katledilmeleri de aynı hastalığın başka başka semptomları…

Evet Dünya Kanser olmuştur!

Hastalık her yerde aynıdır. Sadece gerekçeler, katiller ve kurbanlar değişiyor.

Yarın hangi gerekçeyle, kimin katil, kimin kurban olacağı belli değil.

Fransa’da öldürülen Charlie Hebdo çizerleri tam da ırkçılığa karşı bir kongre hazırlığı içerisinde oldukları bir dönemde katledildiler.. Yani tam da onları öldüren katillerinin derdine derman olmaya, hastalıklarına çare aramaya çalışırlarken.. Kapıda vurulan polisin de bir müslüman olduğu söyleniyor…

Yani aslında kör bir düello sürüp gidiyor.

İslam Düşmanı mı?

Öte yandan Charlie Hebdo, bazı kesimlerce söylenegeldiği gibi ‘islam düşmanı’ filan değildir.

Charlie Hebdo, ‘tabu düşmanıdır’ Bu nedenle sadece fanatik islamcılarla değil Fransa Cumhurbaşkanı’yla da, Papa’yla da, Hristiyan fanatikleriyle de başları derttedir.

Dünyanın kültür devriminin önderliğini yapan, Reform ve Rönesans’ın bayrağını taşıyan bir ülkenin sanatçı çocukları olarak “yazı ve çizi’nin önünde hiç bir tabunun olmaması gerektiği düşüncesindedirler.. Kağıt ile kalem arasına korku girmemesi için mücadele edilmesi gerektiği, bunun da mizahın asli görevlerinden biri olduğu düşüncesindedirler.. Bu nedenle kalemleri elbette biraz sivri ve kaçınılmaz olarak inciticidir.

 

Saldırıda hayatını kaybeden ve daha öncesinde de çeşitli farklı kesimlerden tehditler alan derginin yayın yönetmeni ve çizeri Stephanie Charbonier verdiği bir röportajda “Kaleşnikoflara karşı yapacak bir şey yok. Ama bildiğimiz yolda yazıp çizmeye devam edeceğiz!”  diyerek korkunun anlamsızlığından söz etmişti.

Yazma ve çizmenin önündeki tabular sonuçta bir gün tamamen kalkacaktır. ama 50 yıl, ama yüz yıl, belki de 500 yıl sonra kalkacaktır.  O zaman geriye dönüp bakıldığında, Dünya yuvarlak ve dönüyor dediği için idamla yargılanan Galileo ile Charlie Hebdo yazar ve çizerleri aynı kürsüde oturuyor olacaklardır.

 

Peki neden bütün bunlar??

Dünya’nın hastalığının temel sebebi dünya nimetlerinin adaletsiz paylaşımı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan düşük entellektüel yapıdır. Cehalettir.. Cehaletin birileri tarafından yönetilmesidir.

Hastalık her yerde aynıdır.

Sadece gerekçeler, katiller ve kurbanlar değişmektedir.

Yarın hangi gerekçeyle kimin katil, kimin kurban olacağı belli değildir.

Azrailin nefesi herkesin ensesindedir.

Herkes, her rol için adaydır!

Sonuç olarak;

Başta dünyanın üst yapı kurumları işin ciddiyetini kavramalı ve gerekli önlemleri almaya çalışmalıdır.

Peki alabilirler mi? Alacaklar mı?

Dünya bu hayali kurmaya, bu umudu taze tutmaya değecek kadar güzel bir yer.

Edip Abi az önce: “ben herşeye rağmen karamsar değilim, hiçbir zaman da karamsar olmayacağım” dedi..

Karamsar değiliz!..

Umutluyuz!.

Yoksa Galileo de, Charlie Hebdo’nun o gencecik çizerleri de boşu boşuna ölmüş olurlar.

Tarih bize öğretti ki;

Eşkiya dünyaya Hükümdar olmaz!..

Yeni Ekonomi

Yeni Türkiye’nin yeni ekonomik yaklaşımı..

Taşeron

Taşeronlaşmak bir yönetme tercihidir. köleliğin iki üst level’idir.

Çalışanlar güvencesiz ve çaresizdir. Özel kurumların, çalışanlarına zırnık koklatmadan büyüme metodudur.
Resmi kurumlarda ise avantanın, kayırmanın önünü açan en mükemmel formüldür. Zaten bu yüzdendir ki bu vahşi metodun önünü hükümetler açar. Örneğin temizlik işini ucuz teklif verenler arasında kim daha iyi avanta veriyorsa ona verir. Ne işin ne de çalışanın bir yıl sonrası vardır. Taşeronluk işçiyi köle haline getirmeyi kolaylaştırır. Dolayısıyla diktatörlük ırmağını besleyen derelerden biridir. Taşeronlaşmaya karşı çıkmak insanlık görevidir..