Lomboz 14 Şubat 2020

 

NEREYE KADAR
Erdoğan Suriye’ye ültimatom verdi.. “Ordunu geri çek! yoksa karışmam!”
İyi de orası Suriye’nin toprağı.. Geri çekilmesi için belli bir sınır yok! Nereye kadar geri çekilecek?
“ÇEKİL!”
“Geri çekil!.. Çekil!..“
“Çekil! Olmadı, aşağıdan sınırdan çık!”

Durum askeri bir durum!
Komutu veren Orduların baş kumandanı!..
Askerlik yapanlar bilir. Bazı komutlarda zaman, mekan sınırı yoktur. Komut vardır! O kadar!
Komutan gelir.. “BEKLE!” der. Ne kadar bekleyeceğini söylemez. Sen de soramazsın.
“TAMAM BEKLEME!” diyen biri çıkmazsa, askerliğin bitene kadar beklersin.
Hani “askerlikte mantık yok!” geyiği var ya.. Tam işte bu!.. Aslında askerlikte mantığın Aristo’su var!
Yalnız o mantık sana bana göre değil. Askerliğe göre!
Vaktiyle, uzun dönem asteğmenlik yerine ‘8 ay er’ olarak askerlik yapıyoruz. Eğitim sahasındayız. Takım tek sıra dizilmişiz. Hava sıcak.. Üsteğmen bir şeye kızdı! “YAAT!” dedi.
Asker elbisesi giymiş koca adamlar, toz, toprak havalandırarak yüzüstü yere yapıştık. Ardından, “SÜRÜÜN!”  komutu geldi.. Sürünmeye başladık. Bölük, sekiz aylık kısa dönem, üniversite mezunu, normal erlere göre yaşı hatırlı bir miktar geçkin erlerden oluşuyor. İçimizde mühendisi var, ekonomisti var, avukatı var.. Bir de Trakyalı bir kaymakam var. Saf, dobra.. Üstelik şiveli konuşuyor. Birkaç kulaç süründükten sonra kafasını kaldırdı.. Üsteğmene sordu: “Nereye kadar be ya?!”
Askerde, hele sinirli bir üsteğmene sorulacak soru mu bu?
Tabi üsteğmenin, arkadaşımızın annesini de alakadar eden cevabını burada yazamıyorum.
Şimdi ben bunu niye anlattım.. Anlamadıysanız yazıyı tekrar okuyun!

***

BORÇ YİĞİDİN GİYOTİNİ..
Borç denilen hadise ikiye ayrılır.
Ödeyebildiğin borç ve ödeyemediğin borç.
Ödeyebildiğin borca zaten borç değil yatırım demek daha doğru. Ev alırsın, araba alırsın, işini geliştirecek makine alırsın.. Çocuğuna bilgisayar, sevgiline dildan alırsın.. İş için yatırım, keyif için yatırım, enayice yatırım.. Ama aldığın borcu geri ödemede sıkıntı yaşamazsın. Zaten eskilerin, “yiğidin kamçısı” diye tanımladıkları şey bu!

Asıl mesele ödeyemediğin borçta.
İşte ben borç diye buna derim. “Yiğidin giyotini olan borç!”
CHP’nin Ekonomi raporuna göre vatandaşın takibe düşen, yani ödeyemediği, bayrağı çektiği kredi ve kredi kartı borcu 21 milyar Lira’ya yükselmiş.. Yazıyla, Yirmi bir milyar lira! Yani vatandaşın takibe düşen borcu üç tane boğaz köprüsü yapıyor..

Orasında da değilim. Benim takıldığım yer “takibe düşmek üzere olanlar?”  Yani potansiyel takibe girecekler.. Takibin kenarında olanlar.. Yarın takibe girecekler!
Kriz denilen şeyi kalabalığın ortasına atılan bir bombaya benzetirsek, yaralı sayısı daima ölen sayısının dört beş katı olacaktır.  Krizin ortasında olduğumuza göre takibe düşmek üzere direnenler takibe düşenlerden dört-beş kat fazla olmalı.
Bu teori doğruysa bu yıl işimiz hiç kolay değil..

***

KOSKOCA PROF. SINIFTA KALDI!
Yıldız teknik üniversitesi öğrencilerini uyarıyorum!
Çocuk evlilikleri ‘tecavüz’ sayıldığı için depremler oluyor diyen Yıldız Teknik Üniv. Hocası Prof. ‘un dersini protesto ederek onu sınıfta bırakmışlar.
Bu suretle koskoca profesör sınıfta kalmış!
Bir öğrencinin koskoca bir profesörü sınıfta bırakması teamüllere uyar mı?
Bari dört buçuk üzerinden beş verin geçsin..
“İmam sınıfta kalırsa cemaatin başın gelmeyen kalmaz!”
Bundan sonra ‘yüz üzerinden elli’yi rüyanızda görürsünüz siz!

***

DUBALARA GELDİK!
Antalya’nın CHP’li Belediye başkanı Muhittin Böcek bir israf köşesi yapmış ve burada selefi, AKP’li önceki dönem belediye başkanı tarafından Antalyalılar’ın yanaktan nasıl öpüldüğünü gösteren bazı israfları sergilemiş.
Bunlardan biri de ‘Akil İnsan’larımızdan, “Bu ülkede baskı yok, aksine herkes fazla özgür!” özdeyişinin sahibi, Sayın Devlet Sanatçımız Hülya Koçyiğit’in, damadına yaptırılan konya altı düzenlemesinde kullanılan beton dubalar. Sergide bu dubaların nasıl da fahiş fiyatlarla alınmış olduğunu ortaya çıkarılmış. Yani resimde gördüğünüz 50 Lira’lık beton bir duba’ya 1050 TL yazılmış. Hani bunlardan bir tane alınsa, “Ne var canım, sanatçı manidar bir heykel çalışması yapmış, az bile!” deyip geçebiliriz. Ama bunlardan bilindiği kadarı ile 1751 adet satın alınmış. Sadece duba bu.. Varın siz hesap edin gerisini..
Karikatürcüler cemiyetine bir önerim var.
karikatürlerde, bir zam ve haksız kazanç sembolü olarak kullanageldiğimiz, Nehar Usta’nın da bir klasiği olan ‘kazık’ şeklinin ‘beton duba’ ile değiştirilmesini öneriyorum..
Fazla mı bir şey istiyorum?
((((Fotoğraf))))
((((Fotoğraf Altyazısı)))) Milli Beton Dubamız bir arkadaşımızın elinde.. Manidar!

***

DEĞER Mİ?
Söz karikatürcülere gelmişken, Geçtiğimiz hafta, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kadir Topbaş döneminde, Karikatürist Hasan Kaçan’a, o güzelim Eşşek Herif’in yaratıcısına, namı diğer Heredot Cevdet’e yönelik özel ihalesi de ortalığı bir miktar salladı.
Belediye, “Heredot Cevdet Özel Sohbetleri Etkinliği” ihalesi açmış, haliyle ihaleyi Hasan Kaçan kazanmış, ikinci bir ‘Heredot Cevdet’ olmadığı için kimse fiyat kıramamış, sekiz sohbet için 187 bin 500 TL muhammen bedel ile hizmet satın alınmış olmuş..  Bu ortaya çıkan.. Bilmediğimiz kim bilir neler var!..
“Yerim Uzun Adam’ın yanıdır!” diye açıklama yapan ve İmamoğlu’nun İstanbul’u kazanmasının ardından “60 yıldır yenilenler yılmıyor da biz bir İstanbul seçimi ile mi yılacağız!” şeklinde sanatkarane beyanatta bulunan Kaçan’a helali hoş olsun!
Aslında bu çok bir para değil.  Bill Gates’ler, Jef Bezos’lar, Zuckerber’ler çıkmadan önce Amerika’nın en zengin ilk on kişisinin 3’ü karikatürist idi..
Dileriz iktidarın kalan süresi Hasan Kaçan’ı bir jeff Bezos yapmasa da onun servetinin onda birine yakın bir meblağa taşımaya yeter.. Amin!
***

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir