Okullar Açılamıyor!

Hasta sayısı arttı.
Hastaneler dolup taşıyor.
Yoğun bakımlarda yer olmadığı için şuraya gönderilen, şurada da yer olmadığı için oraya gönderilen, orada da yer kalmadığı için evine gönderilen ve kaybedilen hasta hikayelerine her gün yenileri ekleniyor.

Her gün başka bir ilin valisi, başka bir ilçenin kaymakamı, ikbal korkusunun duvarını yıkıp gözünü karartarak alarm verip feryat ediyor.
Ama ne fayda!
Utana sıkıla bir ay erteleniyor ama kayıtlar başlatılacak..
Okullar illa da açılacak!
Seyreltilmiş olarak eğitim verilecek.
Ders arasına fişek gibi fırlayan çocukları nasıl seyrelteceklerse!

Tabi diyeceksiniz ki, özel okullar büyük bir sektör.
Özel okul çalışanları taş mı yesin?
Biz de öyle diyoruz zaten!
Ama şunu da biliyoruz.
Tükenmiş, tüketilmiş hazine bizi “kırk satır ile kırk katır” arasında tercih yapmaya zorluyor.
Sektör mü sıkıntıya girsin yoksa evlerde “korona risk sınıfında” olanlar mı?


Milli Eğitim Bakanı’nın bir özel okul sahibi yani bir sektör patronu olması ‘ihsası rey’dir.
Bu konuda kişisel olarak ne kadar “hakça” davransa, ne kadar zarif ve saygıdeğer olursa olsun durum yakışıksızdır.
Evlerde, uçurumun kenarında bekleyen başta yaşlılar, engelliler, kronik hastalığı olanlar olmak üzere milyonlarca insan, özel okul sektöründe 2000 öğrencisi ve 350 çalışanı olan bir bakanın vereceği karara bakmaktadır.
Sezai Karakoç’un Gülce şiirindeki gibi:
“Bir gamzelik rüzgar yetecek/ Ha itti beni ha itecek!”
Reva mıdır?

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir