Lomboz 11 Aralık 2020 Cuma

Az, ördek de kendini koruyacak!

Adam öğretmen.  

Hem hafta sonu sokağa çıkma yasağını deliyor..

Hem de Unesco koruma listesindeki 19 Mayıs Kuş Cennetinde, uluslararası korunma statüsündeki Ramsar alanında, bir, iki, beş değil, 25 yeşil başlı gövel ördeği tüfekle vurup öldürüyor. 

Bu işi aklınca gizlene saklana yapıyor ama hesap edemediği bir şey var. Tüfek sesi gizlenebilir bir şey değil!
Yakalanıyor!

Tanıdığım avcılar var.
Ciddi bir paradoks ama avcılar, istisnalar haric düzgün insanlar. Özünde doğayı seven, çevreyi koruyan, canlıya saygı duyan insanlar..

“Avlanmak genlerimizde var” bahanesine sığınıp vahşeti savunmayacaklar.  

Ona kalırsa, türümüzü devam ettirme, yani ‘üreme güdüsüyle tecavüz de’ genlerimizde var!  

Oysa beynimizi eğiterek, beynimizin korteksine bunu artık farklı şekillerde yapmamız gerektiğini işlemişiz. 

Bunun adı da medeniyet..

Avcılar da artık bu işin muhasebesini düzgün yapmalı.
Avlanmak ancak zorunluluk durumunda mübah!
İnsanoğlu 21. yüzyılda artık avlanmak zorunda değil.

Balıkçılık ile kara avcılığını karıştırılmamalı..
Balıkçılıkta henüz nispi zorunluluk sürüyor.

Bir gün elbette o da farklılaşacak.
İnsanoğlu artık, her türlü çiftliği kurup kesimlik hayvan yetiştirme kabiliyetine sahipken, ve bunu yapıyorken, kesilmiş tavuğun kilosu 15 lirayken, onun onlarca katı maliyetle, doğada türünü devam ettirmek için zaten bizim yarattığımız cehennemi aşmak zorunda kalmış, tükenmek üzere olan doğal yaşamamın peşine düşmeyi bırakmalı.
Bu fişekler kendi ayağımıza ateş ediyor!
Çünkü soyu tükenen her bir tür, yaşam zincirinin çeşitli yerlerinin kırılmasına neden oluyor..

Bugün artık tüfekle hayvan öldürmek sadece bu yüzden zevk değil malesef barbarlıktır ve tamamen yasaklanmalıdır..

Bizim Çizgi Ali anlattı.  Kanada’ya gidip gelen bir arkadaş.
Kanada’da konaklayan göçmen kaz sürüleri insanların sağında solunda dolaşıyor.  Kimse onlara elini sürmeyi aklından bile geçirmiyor.   

Çünkü adam öldürmek gibi cezası var!..
İşin ilginci, o kazlar da bunun farkında.
Anadolu’da, sizi hissettiğinde beş yüz metreden havalanan aynı kaz, Kanada’ya vardığında, piknik alanlarındaki insanların neredeyse onlara dokunmasına izin veriyor.
İşte belki de kazlarla aramızdaki fark bu..

Kazlar anlıyor..

Biz anlamıyoruz!

 

Ele veririz talkımı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma namazı çıkışı, ayaküstü -promptersiz- yaptığı konuşmada Makron’u hedef aldı.
Macron kim?
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz; 2017’de Fransa’da merkez sağı, merkez solu ve aşırı sağı yenerek, oyların %66’sını yani 21 milyona yakın seçmen’in oyunu alarak Elysee Sarayı’na çıkmış, Fransa’nın Liberal Demokrat Cumhurbaşkanı.

Erdoğan aynen şu cümleleri kurdu.

“Cumhurbaşkanı Macron tabi Fransa’nın başına beladır.

Macron ile Fransa aslında çok çok tehlikeli bir dönemi yaşıyor.
Temennim odur ki bir an önce makron belasından Fransa kurtulsun.
Aksi takdirde sarı yeleklilerden kurtulamayacak.
Ermenileri çok seviyorlarsa Marsilya’yı Ermenilere versinler..
Olay bu kadar basit!.

Hani olmaz ya, böyle bir paragrafı misal Erdoğan için, hangi ülkenin Cumhurbaşkanı sarfetse, alimallah savaş çıkarırız!

Hatırlayın, ABD’nin yeni Başkanı Biden’in, seçimden yedi sekiz ay önce, daha adaylığı bile kesinleşmemişken özet olarak: “Erdoğan’dan endişe duyuyoruz, seçim yoluyla değişmesi için muhalifleri destekleyeceğiz!” sözleri üzerine yedi sekiz ay sonra bile nasıl yeri göğü birbirine katmıştık. Üstelik muhalifleri de dahil!..

Biz, Macron’dan haz etmiyor olabiliriz.
Ama devleti haklıyken haksız yapacak ilk reaksiyon üsluptur.
Masaya yumruğu vurup savaş çıkartmak da devlet raconudur.
Ama bu değil!..
Ne demiş asırlar önceden Yunus:
“Söz ola kese savaşı, söz ola bitüre başı 

Söz ola agulu aşı, balıla yağ ide bir söz..”

 

 

 

 

Gökkuşağı yasağı
Ticaret Bakanlığı tarafından Gökkuşağı simgeli ürünlere +18 yasağı getirilmiş.
Bu tür ürünlere “+18” ibaresi koymayan esnaf ceza ödeyecek.
Sebep, LGBTİ sembolünün gökkuşağı olması!

İyi de sıkıntı şu!
Şimdi tam da gökkuşağı mevsimi!
Bir yağmur, bir güneş.. Ne tarafa baksan gökyüzünde gökkuşağı var!
Onun neresine +18 yazacağız?
Bir de mesela, çizmesi de yasak mı?
Hani çocuklar neredeyse her resme en az bir gökkuşağı çizer!

Bu arada bir okur mesaj atmış:
“Haberlerden Özetler’i daha sık yaz!”
Haberlerden özetler; zaman zaman bu köşede ‘uyduruk kaydırık’ gerçek olmayan haberlerle, haberin mizahını yaptığımız bir köşe.
Ancak artık haberin gerçeği, mizahının pabucunu dama atıyor.

Ey okur!.. Şimdi şu haberleri bir oku!
Bundan daha komiğini yazabilirsen sen yaz ben yayınlayayım!.

 

 

 

Oradan iki dürüm yiyin, benim elektrik faturama yazın!
Sayaç okuma bedeli, açma kapama bedeli, kayıp kaçak bedeli, belediye tüketim vergisi, TRT payı faturalarımıza zaten ekleniyordu..
Hani bir vakit elektrik işi özelleştirildi ya!.
Şimdi onun meyvasını yiyoruz!
Artık özel elektrik şirketlerinin, özel temsil, özel ağırlama, özel seyahat ve benzeri özel keyfi harcamalari da faturalarımıza yansıtılacakmış.
Tabi “özel” olunca, böyle!

Peki biz bunu hak ettik mi?
Evet hak ettik!..

“Sosyal devletlerde eğitim, sağlık, su, elektrik, gaz gibi elzem işlerin üzerinden kar olmaz. Yani bunların özelleştirilmesi olmaz!” diye kendini paralayanları dinlemedik.


Şimdi şirket adamın!..
Aha da “bu sabah canım ejder meyvesi çekti, onu da senin faturana ekliyorum” diyor!
İstersen “Yok ekleme!” de bakalım şimdi.

 

 

Haksızlıkta eşitlik
Biliyorsunuz ikinci bir emre kadar hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması var. 

Ancak saat 10:00 ile 17:00 arasında bakkal, market alışverişi ihtiyacınızı yürüme mesafesindeki bakkala, markete yaya olarak gitmek suretiyle yapabiliyorsunuz.


Yani hafta sonu markete giriyorsunuz. Armutu, domatesi, peyniri alıyorsunuz.
İçki reyonunun önünde bariyer var, şerit var.
İçki alamıyorsunuz.
Sebep?
“Türkiye’nin her yerinde bakkallar açık ama tekel büfesi denilen yerler kapalı..”

Sonra?

“Marketler alkol satışı yaparsa haksız rekabet olur!”

Büfeler alkol dışında 500 kalem ürün satıyor.

250 bin bakkal ve market açıkken oluşmayan risk 10 bin büfe açılınca mı oluşuyor?

Sorunu “haksızlıkta eşitlik” yaparak çözmeyi tercih ederseniz, insanların “amaç üzüm yemek değil bağcı dövmek!” şeklinde düşünmesine engel olamazsınız! 

 

 

 

 

 

 

 

——

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir