LOMBOZ 22 Kasım 2020 PAZAR

Çakıcı olayı analizi

Şimdi önce şu tespiti yapalım!

Yeraltı dünyasında ortalama yaş 30’dur..
Saçma sapan dizileri izleyip meyil veren gençlere söylüyorum.
Eğer bu aleme meraklı iseniz, ortalama ömür beklentinizi de iyi bilmelisiniz.
Yeraltı dünyasının mezarlığı yakışıklı ölülerle doludur.


Ya rakip mafya sizi vurur,
ya polis vurur. 
Ya da bizzat kendi “baba”nız tarafından vurulursunuz! 

Çünkü otuzlu yaşları geçip hala biri tarafından vurulmamış iseniz ‘ihanet’ vardır.
İhanet mukadderattır!

Hem yeraltı dünyasının bir elemanı olup hem de yaşınız -bırakın ortalama sınırı, onun iki katını yani- “altmışları” aşabilmiş ise, sizde bir mesleki deformasyon başlar..
Bunu, “alemin kendine has bir “guru”laşması yani arızalı bir filozoflaşma” olarak niteleyebiliriz.
Bakınız Ramiz Dayı:
“Dört tane gerçek dost edin. tabutunu taşısınlar yeter yeğen!” özlü sözünü üretecek mertebeye gelene kadar yaşamıştır, ki bu sözü edebilmiştir.

Çakıcı, yeniyetme, çömez bir mafya taciri değil!
Görmüş geçirmiş, yatmış yuvarlanmış, feleğin ateşli çemberinden geçmiş ve haliyle kendince nirvanaya ulaşmış, filozoflaşmış, level atlamış bir baba!  

Elbette artık lafzını da ona göre kuruyor.
Misal, meftunu olduğu Bahçeli’nin, hasmı Kılıçdaroğlu’na salvo atarken kullandığı metni hale ve duruma uygun temalarla beziyor.
İçerikte kullanacağı objeleri temaya göre seçiyor.
“Kazık” diyor, “Bakla kazığı” diyor “fasulye çubuğu!” diyor!.

Neden?
Çünkü adına performans ürettiği ağa: “Bahçeli”.
Yani bir tür jargona uygun aforizma kullanmak gerektiğinde “bahçesi var” temasının kullanımına uygun..
Peki, bahçede ne olur?
Bakla kazığı olur, fasülye çubuğu olur, çit kazığı olur..
İlerleyen günlerde, şayet İçişleri Bakanlığı, savcılık marifeti ile bir baraj koymaz ise biz neleri duyacağız?
Kazma-kürek sapını, balta sapını duyacağız, dirgen çatalını, tırpan kolunu duyacağız!
Neden?
Çünkü, adam hem yeraltı babası hem de yaşı yetmişe dayanmış.
Artık olmuş! 
Farklı ve derinlikli bir tehdit üretimi üslubu yakalamış!


Tarafsız bölge’de Ahmet Hakan, ‘hakaret’ denilen metni okuyor, Mehmet Metiner, canhıraş savunma pozisyonunda..
Nasıl olur da buradan kılçıksız et çıkartırız diye uğraşıyorlar ama işleri hayli zor. 

Ahmet Hakan: Eee.. Akıllı ol diyo!.. Eee, Bahçeli ile vatan hainlerini bir kefeye koyarsan hayatının hatasını yaparsın! Kazığa oturturum! diyo..
Mehmet Metiner: Hee.. O kazığa oturturum.. ..yani hangi anlamda kazığa oturturum?.. Ona bi bakmak lazım tabi.. Bu bir tehdit midir?..  Kendisine sorarsanız belki…
Hakan Bayrakçı: Kazığa oturturum var mı yav?!

Ahmet hakan: (Var ya.. Olmasa iyiydi de var! Anlamında başını sallıyor.)

Mehmet Metiner: Belki o anlamda, yani akıllı ol anlamında söylenmiş..

Ahmet Hakan mektubu tekraren okuyor:
“…hayatının hatasını yaparsın.. Kazığa oturturum!..”

Mehmet Metiner, ısrarla savunmaya çabalıyor: “ ..ee tabi ifade hoş olmayabilir.. İlla bunu tehdit gibi algılamamak gerekebilir..”

Mehmet Metiner haklı!
Çünkü tehdit gibi algılanan şey, herhangi bir mafya çömezinden değil, 67 yaşındaki bir gurudan geliyor.
Yazar, burada durumuna uygun, felsefi derinliği olan bir betimleme yapmış.
Oradaki “kazık” cinaslı kafiye olarak kullanılmış.
Oturtmak Mecaz-ı mürsel olarak yerleştirilmiş.
Mesela “Patlıcan oturtma” dediğimizde koltuğa veya sandalyeye oturtulmuş bir patlıcan mı hayal ediyorsunuz?
Elbette hayır!

Eşkiya’da, bir sekansta yirmi kişiyi vuran Baran (Şener Şen) ne diyor?
“Hayatın sevda karşısında ne değeri var?”
“Hayır, tamam ben ‘nasılsa değeri yok’ diye vurmuyorum bu adamları.. Ama değeri de yok!” demeye getiriyor.

Çakıcı’nın, mektubunda Kılıçdaroğlu’nu “Bakla kazığı ile tanıştırmak ve Fasülye çubuğu ile buluşturmaktan söz etmesi de yine “bahçe” ve çiftlik yaşamı ile ilgili, tamamlayıcı unsurlar..

Son mektubunun kuyruğunu bağladığı cümlede yer alan “Sen onun (Bahçeli’nin) Koç yumurtası bile olamazsın!” tabiri de ‘koç’ ve ‘yumurta’ metaforları ile yine tarımsal bir imgelem taşıyor.
Bunu; “Çakıcı, kafayı takmış, illa da Cumhur İttifakını çatlatacak!” şeklinde yorumlamak biraz mesnetsiz olur.


Ama galiba böyle giderse de çatlatacak!

 

 

 

Şu an dışarı çıkabilir miyim?

Kafanız mı karıştı?
Her şeyin kolayı var!.. 

Ali Can Türker ve Oğuzhan Karabulut isimli iki zeki genç işi pratik yoldan çözmüş..
Başlıktaki sorunun cevabını veren bir site tasarlamışlar.
İlk 6 saatte, 178 bin tekil ziyaret almışlar.
Biz dezenfektan markası ile -hadi, hayırlı bir işe destek oldukları için ismini de vereyim Lysol ile- anlaşıp, gelirin tamamını da Eğitim Gönüllüleri Vakfına (TEGV) bağışlayarak 100 çocuğun daha eğitim desteği almasına katkıda bulunmuşlar.


Herhalde şimdi tekil ziyaretleri milyonlara ulaşmıştır..
Ellerine, beyinlerine sağlık!
Aşağıdaki adrese girin.
www.suandisaricikabilirmiyim.com
Yaşınızı yazın.. “Çalışıyor musun?” sorusuna cevap verin.
“kontrol et!” tuşuna tıklayın!
Size şu anda dışarı çıkıp çıkamayacağınızı söylüyor..
Sonrası size kalmış!


Yalnız Ali Can ve Oğuzhan’a da bir önerim ve bir de minik uyarım var.
Önerim şu: Siteniz “şu an”ın cevabını veriyor. Eliniz değmişken, siz şu tabloyu da sitenin bir köşesine iliştirin!
Uyarım da şu: Aman ha, bu saatler her an değişebilir. Takip edip kodu güncellemeyi unutmayın.
Devlet Baba vatandaşa ceza yazacak yer arıyor!

 

Ben olayı çözdüm

Önce İçişleri Bakanlığının hazırladığı genelgeyi okuyorsun..
Kafeler, berberler şu saatte.. 

Paket servisleri şu saatler arasında. 

Gelde-al servisleri şu saatler arasında.. Kap da getir servisleri şu saatlerde.
21-65 şöyle, 0-20 böyle..

Liste bitmeye doğru hafif kafa dumanlanıyor.


Ardından İller İdaresinin ‘sık sorulan sorular’ listesini okuyorsun. 

İnşaat sektörü şöyle, 65 yaş üstü evde oturursa şöyle, seyahat ederse böyle.
Çocuğunu kreşe götüren anne şu şekilde, pazar sabahı saat sekizde unlu gıdacıdan börek alırsan böyle.. 

Cuma namazı şöyle, hastane, otel restoranı böyle..

Bu listenin sonuna ulaştığınızda zaten aynı anda nirvanaya da ulaşıyorsunuz.
Beyin uçuyor.. Hiçbir şey hissetmemeye, uyuşmaya başlıyorsunuz.
Koronayla da, ekonomiyle de bağınız, alakanız kesiliyor..
Ne sinir kalıyor ne stres..
E, muradedilen de bu değil mi?

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir