LOMBOZ 28 Temmuz 2023

İşte size değişim fırsatı

İktidara şah damarından daha yakın şirketlerden biri olan Limak, Cİ ortaklığı ile, Muğla, Milas’da, Akbelen ormanının da bulunduğu üç köye ait arazide, yüzlerce dönümde binlerce ağacı keserek kömür madeni alanını genişletmek istiyor.

Üstelik Türkiye elektriğinin sadece yüzde birini sağlamakta olan ve en iyi ihtimalle 15 yıl daha çalışacak, Limak’a ait, Yatağan Termik Santraline, Türkiye’nin en düşük kalorili kömürünü sağlamak için yüzyıllık ağaçlar yok ediliyor.

Bu günü kurtarmaya, vura kıra, bugün kar etmeye dönük haksız bir doğa talanı hikayesi.

Yok edilecek alan sadece anayasa ile korunan orman değil, köylünün kullandığı ekim dikim alanları, üç köyün zeytinlikleri, meyvelikleri, tarım arazileri ormanları ve en önemlisi suyu.. 

‘Ticaretten önce insanı koruyan’ yasalarımıza rağmen üç köyün suyu gidiyor..

İkizköylüler de adeta yaşamlarını ellerinden alacak olan bu vahşi proje ile 2019 dan beri mücadele ediyor!..

Mahkemeden alınan durdurma kararlarına rağmen, nasıl oyluyorsa jandarma koruması ile kesimler başlıyor.


Jandarma, yaşlı başlı köylülere biber gazı sıkıyor, yaralanmalar, gözaltılar sürgit devam ediyor.


Canı yanan köylü, haber kayıtlarında, “Allah belanızı versin!” diye çığlıklar atıyor..
İkizköylü kadın, jandarmanın gözlerine bakarak “bizim karşımıza dikilmeyin, ormanımızı kesenlerin karşısına dikilin” diye feryat ediyor!

Olay bütün Türkiye’nin gündeminde..
Samsun’dan Mersin’e İzmir’den Van’a destek etkinlikleri yapılıyor!

Ne bakanlıktan, ne iktidarın herhangi bir üyesinden, ne de şirket yöneticilerinden bir açıklama, bir dönüş yok!

Makinalar, hızarlar çalışıyor, Ağaçlar ardı ardına devrilmesi görüntülere yansıyor!
Sanki ‘Gezi’nin başlangıç günleri yeniden yaşanıyor!

Köylü, yerlerde sürüklenerek mücadele ediyor!
Bu yazıyı yazarken köylüye sadece bir kaç CHP’li bölge milletvekilinin ve yöneticinin desteği var!

Değişim mi?

İşte size fırsat!

Sadece CHP değil, 6’lı masayı yeniden fişekleyin!

Bütün muhalif milletvekillerinizle, başkanlarnızla, sözcülerinizle, cümbür cemaat,; otobüslere binin, şarkılarla, türkülerle, marşlarla Akbelen’e gidin!

Hem bunun bir katliam olduğunu ve haksızlığını anlatın.

Hem de böyle bir kenetlenme karşısında ormanı kim kesebiliyormuş millet bir görsün!

Çok şey mi istiyoruz?

İşte beklenen değişim budur!

Benzin fiyat artışı nerede duracak!

Bir haftada akaryakıt fiyatı neredeyse 10 TL arttı.

CHP’nin, zamları protesto etmek için düzenlediği “MuazZAM” isimli sergide, Benzin tablosunun altındaki açıklamada “Son 50 günde yüzde 67 oranında zamlandığı yazıyor..
Son güncelleme ile bu artış yüzde 81’i buldu. 

Vatandaş, tamam, artık artmaz herhalde dedikçe zam gelmeye devam ediyor.

Peki bu fiyat artışı nerede duracak?

Hemen söyleyeyim!

Benzin fiyatı, Avrupa ortalamasına ulaştığında duracak!

Yani Avrupanın ortalama fiyatını ifade eden Almanya’daki fiyata ulaştığında, yani  

benzin 54 TL olduğunda bir süreliğine duracak!

Tabii ki bugünkü döviz kurunun olduğu yerde kaldığını kabul edersek!.

Neden 54 TL derseniz, “Rasyonel Ekonominin” gereği bu.
Almanya’da benzin fiyatı, ‘Avrupa ortalamasını’ ifade ediyor. 

1.81 Euro… 


Kuzey Avrupa ülkelerinde daha pahalı, doğu Avrupa ülkelerinde daha ucuz.
Ortalaması yaklaşık Almanya’daki fiyat. 

Ve o da 54 TL.


TL’nin bugünkü değeri aynı kalırsa, benzin fiyatı 54 TL’ye geldiğinde Avrupa ortalamasını yakalayacak ve rasyonel ekonominin ‘vaz ettiği’ denge sağlanmış olacak. 

Fosil yakıtı, biraz da Elektrikli ve hibrit sistemi forse etmek için gereğinden pahalı satan Almanya, bir süre daha özellikle akaryakıt fiyatı konusunda bizi kıskanmaya devam edebilir!

Yakında rasyonel abiler o fiyatı da eşitleyecek ve Almanya’nın bizi kıskanabileceği bir mesnet daha ortadan kalkacak!

 

Gel de kafayı yeme!

Ben uydurmuyorum!

Sağlık Bakanlığının verileri söylüyor.

Bakanlık araştırmacıları diyor ki; 10 yıl önce 37 milyon kutu olan antidepresan kullanımı 2022’de 67 milyon kutu oldu. 


Allah bilir 2023’ün ilk altı ayında nerelere geldi?

Peki neden herkes böyle ‘volan kesmiş’?
Neden vatandaşın kahir ekseriyesinde kayış sarmış, motor boş dönüyor?

Neden böyle, bağ bahçe ‘tellelli terele!”

Psikiyatrist Gülay hocam kusura bakmasın ama bunu anlamak için onun kadar okul okumaya, kitap hatim etmeye, sertifikalar almaya, vaka görmeye gerek yok!


Memlekete şöyle az bi uzak mesafeden, elini gözüne siper ederek baktığında, şıpın işi teşhisi koyuyorsun!

Vaka belli. Hastalık nedeni ayan beyan ortada!

…  

“Memlekette “gerçeklik tutulması” var!

Aynı ‘ay tutulması, güneş tutulması’ gibi!

Misal:

Sekiz senedir iktidara ortaklık yapan devlet büyüğümüz, “Yeni dönemde hedefimiz yolsuzluğun, yolsuzluğun ve kayırmacılığın sıfırlandığı bir ülke yaratmaktır!” diyor.

22 yıldır iktidarın sahibi, diğer ortak, Sayın Cumhurbaşkanımız da aynı gün: 

Verim ekonomisinden yana olalım!

Tasarruf ekonomisinden yana olalım!

İsraf ekonomisini bir kenara koyalım!

şeklinde bir açıklamada bulunuyor…

Bunları öyle inanarak söylüyorlar ki, üst üste koyduğunuzda ülkeyi Cumhuriyetin neredeyse dörtte biri kadar süredir yönetenlerin Aztekler veya inkalar olduğunu, abilerin vaka mahalline yeni avdet ettiklerini ve olaya şimdi el koyduklarını ‘sandıklarını’ sanıyorsunuz.

Başınız dönüyor, beyniniz bulanıyor, “bir diyazem çakayım da kendimi biraz uyutayım, konuyu yarın dingin kafayla yeniden yorumlayayım” moduna geçiyorsunuz!

Sonra Sağlık Bakanlığı açıklıyor..
Antidepresan kullanımı şu kadar milyon kutuya ulaştı!..

 


Abraham Lincoln

Abraham Lincoln fakir bir ailenin çocuğu olarak Kentucky eyaletinde küçük bir kulübede doğdu.

Annesi de babası da okuma yazma bilmiyordu.

Üstelik 9 yaşında annesini kaybetti.

Fakirlikten, sadece 18 ay eğitim alabilmişti. 

Daha küçük yaşlarında bakkal çıraklığından ırgatlığa, yapmadığı iş kalmadı.

Derken evlendi. Dört çocuğu oldu.

Dört çocuğundan üçünü farklı hastalıklar nedeniyle kaybetti.
Çok okuyordu, çok çalışıyordu. Sonradan hukuka merak sarıp kendi kendisini yetiştirerek avukat olmasına karşın tam bir ‘looser’dı.

Hayatı kaybetmekle geçti.

Henüz 23 yaşındayken, Illinois’de Liberal Parti üyesi olarak başarısız bir kampanya ile siyasi kariyerine başladı.

26 yaşında kongre seçimlerini kaybetti.

27 yaşında ruhsal bunalıma girdi.

34 yaşında kongre seçimlerini yine kaybetti.

38 yaşında eyalet seçimini kaybetti.

45 yaşında senato seçimlerini kaybetti.

47 yaşında başkanlık seçimlerini kaybetti.

49 yaşında tekrar senato seçimlerini kaybetti.

52 yaşında ABD’ye başkan seçildi.

Tam 11 seçim kaybettikten sonra ABD Başkanı oldu ve ABD tarihinin en başarılı başkanı olarak tarihe geçti.

Amerika’da daha  iç savaş devam ederken kogreye köleliğin kaldırılması yasasını getirdi.

Olay Dünya tarihini etkileyecek önemdeydi.

Tarihe geçen Gettysburg konuşması ile Kuzey’in birliğini sağlayarak bugünkü Modern Amerika’nın temelini attı.

Abraham Lincoln, bugün Amerikan dolarının üzerinde resmi olan birkaç siyasetçiden biri. 

Demek ki çok muharebe kaybetmek zafer kazanmaya engel değil. Yenilgi, savaşmaktan vazgeçince gerçekleşiyor.

Denize düşünce değil, yüzmeyi bırakınca boğulursunuz!

 

Böyle gazetecilik mi olur?

Meclis çıkışında bütün “gazeteciler” Devlet Bahçeli’nin: “Özgür özel kurultay havasında konuştu. Düşündüm de, sınıf arkadaşım devam etmezse, Ekrem’e karşı, Özgür derim!” cümlesinin peşine düştü ama kimse iki hafta önce, grup konuşmasında o buğulu sesiyle yaptığı şu konuşmanın hesabını sormadı!


Ne demişti Bahçeli? (Cümle düşüklüğü ona ait)
“Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak 1 Ekim 2023 tarihine kadar, çalışmalarına ara vermeden, gündeminde bulunan kanun tekliflerini sırasıyla kabul ederek milletimizin haklı beklentilerini karşılamak durumundayız!”

Ne zamana kadar diyor Sayın Bahçeli?

Olursa, 1 Ekim’e kadar!

Hadi o soruyu ben sorayım!

Sayın Bahçeli, iki hafta önce bu cümleyi kurduktan sonra ne oldu da bütün milletvekilleri ile birlikte 25 Temmuz’da meclisi tatile çıkartmak için oy kullandınız? 

Bahsettiğiniz “Milletimizin haklı beklentileri” karşılandı da bizim haberimiz mi olmadı?!

 

Anlatılan senin hikayen!

Apartman yöneticisine küsüp, yönetim toplantılarına katılmayabilirsiniz.
Ama bu size, orada alınan kararlara uymama, orada belirlenen yükümlülükleri kabul etmeme gibi bir ayrıcalık tanımaz!
Kanunu var! 

Söke söke alırlar!

Ülke yönetimi de apartman yönetiminin, site yönetiminin daha ölçeklisidir. 

Birincide ‘apartman sakini’, ikincide de ‘memleket sakini’ yani ‘vatandaş’ olarak adlandırılırsınız.

Toplantılara katılmasanız da, özne sizsinizdir.
Olay doğrudan sizin etrafınızda döndürülür, sizi ilgilendirir.

Kasa sizin cebinizdir.

“Vay ben siyasete küstüm!”

“Vıy ben haber tartışma programları izlemiyorum!”

“Yok ben siyasetçilerin yüzünü görmek istemiyorum!”

 Şeklindeki duygular, size bu duyguları yaşatanlara meydanı daha fazla bırakmakla sonuçlanır…

İlgilenmezsen tepene binip, aşil tendonuna kadar sıkıştırırlar.
İstersen ilgilenme!


Işıklarda uyusun, ‘Hakan Dilek’ kardeşimin tek kişilik gösterisinin ismiyle, onu anarak noktalayayım;
Anlatılan senin hikayendir!.. 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir