LOMBOZ 7 TEMMUZ 2023

 

  Merdan Yanardağ ve kaçma şüphesi 

Avukatı, Yanardağ’ın hakkındaki tutuklama kararına itiraz etti. Öyle sağlam bir itiraz dilekçesi hazırlandı ki dilekçeye, Celal Ülgen, İbrahim Kaboğlu dahil birçok duayen hukukçu müdahil oldu.

Artık bu dilekce karşısında hiçbir yargıç Merdan Yanardağ’ı salıverme konusunda direnemez diye düşünülüyordu.

Ertesi gün mahkemeden “Bırakmayız!” diye yanıt geldi.

Neden bırakmazsınız?

“Çünkü kaçacağından şüphe ediyoruz!”

Bir kere hemen şunu belirtelim bu dava sonunda Merdan Yanardağ suçlu bulunsa bile ‘yatarı yok!’ Yani cezaevinde kalmayacak.
Dava sonuçlandığı anda salıverilecek.

Kaldı ki Merdan Yanardağ; hakkında çok daha ciddi sonuçları olabilecek onlarca mahkeme sürmekteyken, defalarca yurt dışına çıktı, oralarda çeşitli söyleşi ve etkinliklere katıldı. 

Ama hiç kaçmak aklından geçmedi. Her seferinde geri döndü. 

Evet, hapse girme riski daha yüksek olduğu durumlarda bile geri döndü!

Ancak yurt dışındaki demokrat kamuoyu ve gurbetçilerimiz tarafından bu kadar sıcak destek görmesi iktidarın hoşuna gitmedi ve Yanardağ’a yurt dışına çıkma yasağı konuldu. 

12 Eylül öncesi dönemde, izinsiz gösteri ve yürüyüş yapanlara polis müdahale ettiğinde, göstericiler sokak aralarına dağılır, hızla halkın arasına karışır, böylece polisin onları bulması da neredeyse imkansız hale gelirdi.

Bu durumda polis, ara sokaklarda yürüyenlerin ayakkabılarına bakarak gözaltı yapardı. Gençseniz ve ayağınızda spor ayakkabı varsa, hele azıcık da terliyseniz yandınız! 

Nereden gelip nereye gittiğine bakılmaksızın gözaltı otobüsüne alınırdınız. 

Çünkü ayağınızda spor ayakkabı varsa kaçma potansiyeliniz de vardı.

Şimdi kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın!

Daha önce de defalarca yazdık!
Kaçma şüphesi, terör övme falan bahane!

Hükümetin hedefi, mahkemeler ve RTÜK  aracılığı ile TELE1’i kapatmak!
Bunun için seçimlerden önce başlayan hazırlık sürüyor.
Devamında aynı kader diğer muhalif olarak üstü çizilen kanalları, sonra da diğer yayınları bekliyor. 

Tek çıkışı var!

Muhalefeti, basını, sivil toplum örgütleri, tek ses ve tek yürek halinde, yapılan hukuksuzluklara karşı durmak!

Hem de bugünden tezi yok!

Matematik varsa kavga çıkmaz!

Yollardaki yoğun ‘Bayram trafiğine’ bakarak bir yargı oluşturuyorlar:.
“Bu kadar insan tatile gittiğine göre demek ki ekonomi krizde değil!”


Acaba kazın ayağı öyle mi?

Anadolu’da, televizyon çağı ile yayılmış bir söylence var: 

“İstanbul’a kar yağmadan Türkiye’ye kış gelmez!”

Bir büyük laf da ben edeyim:
İstanbul tatile çıkmadan da Türkiye’ye tatil gelmez!

Rodos’a bayram tatiline giden bir tanıdığıma, Rodos’lu bir restoran işletmecisi de aynı şeyi söylemiş.
“Hani Türkiye’de ekonomi krizdeydi?  Bütün Türkiye burada. Her yer Türk dolu!”

Matematik yalan söylemez!

Gelin örnek olsun diye basit bir hesap yapalım.
İstanbul Ankara arası 440 km.
3 şeritli yolun üçüne de arka arkaya araç dizersen ancak 120 bin araç yerleştirebiliyorsun.
Oysa İstanbul’da trafiğe kayıtlı 5 milyon araç var. 

Bu 5 milyon aracın yuvarlak hesap sadece ellide biri ile İstanbul Ankara otobanını tamamen hareketsiz, felç  hale getirebiliyorsun.

İstanbul içerisinde, uç uca eklesen yüz binlerce kilometre uzunluğunu bulan sokaklarda, kaldırımlarda, otoparklarda yutulan 5 milyon aracın ellide biri, o büyüklüğe oranla kısacık Ankara ve İzmir otobanını felç ediyor.
Olay “Hani ekonomik kriz vardı’ya bağlanıyor!”

Bilmem anlatabiliyor muyum!


Muhalif Ekonomistlerin Dikkatine!

Vatandaşın yarısı hala paradan altı sıfırı atamamış.
Bir lirayı bir milyon olarak tanımlıyor!

Yaz desen, ‘rakamla bir milyon’ yazmayı zor becerir!
Durumunu: “Ekmek yedi buçuk milyon, maaşım yedi buçuk milyar!” diye tarif ediyor.

İktidar da harcamayı anlatırken milyar olarak ifade ettiği rakamı, yatırımı anlatırken katrilyon olarak tanımlıyor. Vatandaşın kafasını iyice karıştırıyor.

 …

Sen de tutmuşsun aynı vatandaşa, konsolide bütçe’den girip  “Merkez Bankası rezervi eksi 60 Milyar dolar, şu kadarı swap” diye ekonomik durumun vahametini anlatmaya çalışıyorsun!

Yahu, hala zamları Kılıçdaroğlu’nun yaptığına inandırılmış bir kitle var bu memlekette.

Mekanı cennet olsun, Ekonomiyi “Ayşe teyze” üzerinden anlatan Güngör Uras usta boşuna bu kadar sevilmedi.

Üç tane olimpiyat altın madalyası var diye Güreşçi Hamza’nın,  Vakıfbank’ın yönetim kuruluna getirildiği ülkede sen vatandaşa stagflasyondan, arbitrajdan, kur makasından bahsediyorsun..

Az sadede gelelim!
Tamam, bilimden ayrılmayalım, popülist olmayalım ama bu vatandaşın olanı biteni anlamasını doğru sağlayalım.


Süleyman Demirel boşuna kırk yılda 3 kere gidip 4 kere geri gelmedi. 


Emekli maaşının kaderi arap şeyhlerine bağlı!

Hatırlarsınız, ikinci tur seçimleri öncesi Kemal Kılıçdaroğlu, kazanması halinde memur maaşını 2,5 asgari ücret seviyesine çıkaracağını ve en düşük maaşı 21.260 TL yapacağı sözünü vermişti.

Bunun üzerine Tayyip Erdoğan da hemen açıklama yapmış, “biz en düşük memur maaşını 22.000 TL yapacağız diyerek açık arttırmaya bir tık yukarıdan girmişti.

Şimdi Memura yapılacak zam hemen hemen belli oldu.
Ama emekliye, TÜİK’in belirlediği, geçtiğimiz altı aylık enflasyon oranından yani yüzde 19.77’den öte birşey yok.

Yaparsa, Cumhurbaşkanı bir “refah payı” katkısında bulunacak.
Şimdi yurtdışında ya, dönünce sanki haberi yokmuş gibi diyecek ki: 

“Ne bu yaa!.. Benim emekli kardeşime yüzde 19 zam yapılmış! Bunu Yüzde 25’e çekin, düz olsun!”

Emekliler de, daha Ocak ayındaki zamla 416 dolar olan emekli maaşlarının, bugün yüzde 25 artsa bile, artmış hali ile ancak 347 dolara ulaşacak olan, yani aslında Ocak ayına göre artmamış, düşmüş olan maaşlarına sevinecekler.


ENAG’ın yüzde 50.53 olarak belirlediği gerçek 6 aylık enflasyon yerine, hükümetin “Reyiz lütfederse” 25 olarak uygulayacağı zam ile bayram yapacaklar.
Ez cümle, emekli maaşını “azaltan artış” ile, Ocak ayından geriye götürecek zam ile mutlu olacaklar!
… 

“Gereğini yapan” gazetecilerden Abdülkadir Selvi, “Memura yapılan maaş artışı ne kadar isabetli ise, emeklilere refah artışının öngörülmemesi o kadar büyük eksikliktir” diye yazmış ve “bunun Erdoğan tarafından düzeltileceğini umuyorum” diye tamamlamış.

İşte asrın başyazarı Selvi gereğini yapıyor, sazıyla kendisine verilen notaya uygun yol gösteriyor.
Cumhurbaşkanı da yurtdışı seyrü seferinden dönünce, morali oranında refah payı açıklayacak.

Ey emekliler, dua edin de arap şeyhleri sayın Cumhurbaşkanımızı ziyadesiyle memnun ederek yolcu etsinler!
Refah payınız Reyiz’in moraline bağlı!

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir