LOMBOZ 7 MART 2021 PAZAR

Ahmet Hakan’a üç soru!

Önce olayı hatırlatalım!

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, köşesinde “Parti Kongrelerinde çekilen Halaylar” başlıklı; içinde tek bir kez bile “Ak Parti” kelimesi geçmeyen; yazının içine, Ak Parti’nin ‘gizli özne’ olarak yerleştirildiği; hassas dokunmuş, ipek kıvamında, kıyır kıyır ağızda dağılan bir “eleştiri” yayınlıyor.

Ne zaman?

‘Taksirli halay’ fiilini gerçekleştiren ‘Hatay Gençlik Örgütü’ hakkında, Ak Parti’nin bile disiplin soruşturması açtığını ifade etmesinden sonra.
Zamanlama manidar! Ama onu geçelim.

Bunun üzerine Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, FarukBildirici.com sitesinde, Hakan’ın yazısını “Bu makalede Ak Parti adını geçirmemek “bilgi gizlemektir” şeklinde eleştiriyor, onunla da kalmıyor. Hürriyet’in daha önce yayınladığı haberlerde de uyguladığı benzer bilgi gizleme fiillerini tarihleri, içerikleri ile tek tek sıralıyor!

Ahmet Hakan, bu somut ve sübut etmiş bulgular ardından; yönettiği gazete adına utanıp kızararak özür dileyeceğine, “Kendi kendine ‘medya ombudsmanı ünvanı’ veren bu adam..” şeklinde aşağılayıcı bir diskur ile karşı saldırıya geçiyor ve:

“Adamın etiği, sadece bize karşı! Kendilerine yakın duranlar, Gülnaz şırıngalarını batırsa bile ırgalanmıyor.” diyerek konuya durduk yerde ‘ben kulunuzu’ da dahil etmiş oluyor. (Yoksa ne işim olur Ahmet’le Mehmet’le…)

Sözün özü; AKP’nin bile disipline vererek zevahiri kurtarma pozisyonuna geçtiği “halaylı” kongreden sonra üstelik de gizli özne ile yani olayın sorumlusu AK Parti’nin adını vermeden, -sorsan- iktidar eleştirisi yapan bu ferasetli ve üstün zamanlama zekalı gazeteci kardeşimize haddim olmayarak üç sorum var! Sonra olayı kapatıyorum!

Bir:

8 Ocak’tan beri Karadeniz’i kızıla kesen “lebaleb” kongrelerin önce katılanlara sonra pandemi mücadelesine ve halka vereceği zarar bu kadar aşikar iken, iki aydır neden tek bir kelime etmediniz de Ak Parti: “Davulla temaslı şekilde dans eden partililerle ilgili disiplin soruşturması açtık!” deyip basına bir özür metni servis ettikten sonra -üstelik parti ismini de gizleyerek- topa girdiniz?

 

İki:

“kendi kendine medya ombudsmanı ünvanı veren bu adam!”  dediğiniz Faruk Bildirici’nin; gazetecilik yaşamının 30 yılını Hürriyet’te geçirmiş, son 10 yıl aynı gazetede okur temsilciliği: Frenkçe tabiriyle ‘medya ombudsmanlığı’ yaparak icra etmiş, 2019’da Hürriyet’teki görevine, sizi genel yayın yönetmenliğine taşıyan “malum süreçte, malum nedenlerle yapılan toplu kıyımla” son verilmiş olduğunu bildiğiniz halde; 40 yıllık gazeteciye bu ünvan; sizin de yazarlık yaptığınız gazetede, üstelik zatı-ı alinizin de yazarlık yaptığı dönemlerde; tam on yıl önce verilmiş iken;

Yani gazeteniz onu, on yıl boyunca ‘ombudsman’ olarak çalıştırmakta iken;

Neden, “Benim çalıştığım gazetede, bu adam kendini nasıl medya ombudsmanı ilan eder diye tek bir itiraz içeren yazı kaleme almadınız?

Üç:

Bir mizah haberinin, bir program sunucusu tarafından gerçek sanılıp canlı yayında okunması ve hemen ardından düzeltilip özür dilenmesine rağmen, taraftarı bulunduğunuz medyanın “mal bulmuş mağribi gibi” saldırıp, günlerce üzerinde tepindiği, büyütmeye çalıştığı ama gönlünce büyütemediği basit bir “Gülnaz Şırınga hatası ile; yöneticisi olduğunuz, bir zamanların “Amiral Gemisi”nin, gazeteciliğin yüz kızartıcı suçlarından birini: “bilgi gizleme suçunu” sistematik bir biçimde, üst üste işliyor olması sizce aynı terazide tartılacak hikayeler midir?

Siz, bu ikisini karşı kefelerde tartmaya çalışmanın, “suçu itiraf etmek” olduğunun farkında değil misiniz?

Yahu arkadaş!  Dünyanın en kolay, en beleş işi olan “iktidar yandaşlığının” bile hakkını veremeyen adamların, hangi liyakatlerine istinaden bulunduğu yerlere seçildiklerini zerre miskal anlamış değilim!

 


 

“…Kurtaran Kaptan!” modeli..

Prof. Bengi Başer diyor ki:
“Bilim Kurulu’nda değilim; hükümete neler önerildiğini bilemiyorum.

Herhalde tünelin ucunda benim bilemediğim bir ışık görüldü ki vakaların bu kadar yükseldiği, bu kadar hassas dönemde böyle bir gevşemeye gidildi…

Dilerim tünelin ucundaki ışık üstümüze gelen tren değildir!”


Hocam, tren tren!..
Ben makinistini de kondüktörünü de tanıyorum.
Tünelden kaçanın anası ağlamaz!

Hani bu arkadaşlar kısaltmaları kodlamaları çok seviyorlar ya!

Korona ile yeni mücadele modelimizin adı “GKK” modeli.
Kodun son iki kelimesini başlıkta açtım.
Anlayan anlasın artık!

 

—-

 

Sultanlık yetmeyince reform

Cumhur İttifakı’nın yeni reform açılımı ne anlama geliyor?

Ta 2010’yılında Tempo dergisi için çizdiğimiz karikatür-illüstrasyon bunun yanıtını veriyor aslında.

Sultanlığını çoktaan ilan etmiş bir güç, “bu güç bana fazla, geliyor bunu birlikte tırpanlayalım!” der mi?

Demez!

Niye desin ki?

Eey Romalılar! Halâ neyi tartışıyorsunuz?
Abi açık açık diyor ki: “Artık bu elbise de bana dar geliyor, Anayasa’da baki kalan birkaç madde huzurumu kaçırıyor! Sizi çan gibi kafa kafaya tokuşturayım, kurduğunuz kaleyi yıkayım o maddeleri de halledeyim!”

Kalenin dört anahtarı var!
Onlar da kalenin dört atlısında. Yani CHP’nin,  İyi Parti’nin, HDP’nin ve de  Saadet Partisi’nin cebinde.

Kalenin geleceğinin, bu dört unsurun sağlam durmasına bağlı olduğunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok.

 

Çok sevdiğim bir analiz var, ayrılanlara, ayrılacaklara, parti kuranlara, parti kuracaklara ezcümle, bu kaleyi içerden zorlayanlara gelsin..


“Öldüğün zaman ölü olduğunu bilmezsin. Bu başkalarına acı verir…

Aynısı aptal olduğun zaman da geçerlidir…”

 


 

Mahir Mircan K. Dünya Röportaj rekorunu deniyor!

Buenos Aires’ten Türkçe, İspanyolca yayın yapan “Canal Pi Arte” bugün youtube hesabı üzerinden yayınlanacak bir dünya röportaj rekoru deneyecek.


Mahir Mircan K., ‘Tohum Otizm Vakfı’ ile birlikte, “Otizm Farkındalığını arttırmak” amacıyla dünyanın çeşitli ülkelerinden konuk edeceği sanatçılarla, Türkiye saatiyle 15:30’dan başlamak üzere 12 saat canlı röportaj yayını yapacak.


Altan Erkekli’den, Mehmet Esen’e; Mahir Günşıray’dan, Arto Tunçboyacıyan’a; Sevinç Erbulak’tan, Ayşe Tütüncü’ye, Mert Fırat’tan, Levent Can’a, tanıdığınız bir çok isim var.

İsimler ve röportaj saatleri için ve hatta izlemek için, Youtube ve instagram arama çubuğuna “Pi arte tv” yazmanız yeterli.


Tam gece yarısı, kısa bir “Grup Shadow” konserinden sonra söyleşi sırasında ben varım.
Uyku tutmazsa beklerim..

 

 

 

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir