1_4224_23122009_1
Arınç’ın sokağında yakalanan subaylar ‘suikast timi’ idiyse neden bu kadar kolay salıverildiler? Yok değildiler ise salıverildikten sonra neden bu kadar suikast tantanası yapıldı? Anlayan beri gelsin!..
Arınç’ın sokağında yakalanan subaylar ‘suikast timi’ idiyse neden bu kadar kolay salıverildiler? Yok değildiler ise salıverildikten sonra neden bu kadar suikast tantanası yapıldı? Anlayan beri gelsin!..
12 Eylül 1980′ de yapıldı. Hadi ilk beş yıl asker kimseye gözünü açtırmadı. Eder 1985.. Hadi, nur içinde yatsın Aziz Nesin "Beşibiryerde yargılanmalı" diye cengaverce ortaya atılıp bas bas bağırırken siz on yıl daha yine korkunuzu atamadınız üstünüzden. Eder 1995.. Aradan geçen 14 yılda tık yokken, bu gün neredeyse Kenan Evren’in adını bile değiştirecek düzeyde depreşen tatlı su demokratlığının eshabı mucibesi ne ola ki? Sormaz mıyım ben o zaman "Sizin demokratlığınız ile Evren’in ressamlığı arasında ne fark kaldı" diye!
Son şans..
Hükümet adı üstünde ‘hükmetmek’ten gelir. Hipotalamusunda hükümranlık, hükümdarlık vardır. Hükümdarlık ise girdap gibidir. Aradaki çizgi incedir. Çekiverir hükmedeni içine. Ne elini tutan olur ne bilegini büken. Ama bir maluliyeti vardır hükümet denen en büyük şirketin. Mutlak kaderi iflas etmektir. Hükmeden, önünde sonunda yerini mutlaka rakip şirketin yöneticisine bırakır gider.. Milletvekillerinin Televizyon sohbetlerine bile "Tek ses" dayatırken, bilimin egemenlik alanına giren bir salgında bakanıyla ters köşe olmak çizginin ötesinde olmak değil de nedir? Bu gün hükmedenler, mutlak iflası asla unutmamalıdır.
Amerika’da resmi ziyarette bulunan ve ardından Meksika’ya geçecek olan Erdogan’a, Tokat’ta gerçekleşen terörist saldırı sonucu 7 Erin şehit edilmesi nedeniyle önce Bahçeli sonra da Baykal tarafından "Ülkeye dön!" çağrısı yapıldı.. Tam da Obama’nın "Dostum Türkiye!", "Kardeşim Erdoğan!" ünlemeleri eşliginde, noel babanın bile gerçek olduğuna inandırılmak üzereyken..
AB’nin yeni başkanı bize karşıymış ne gam! Avrupa, futbol tarihinin en büyük bahis skandalında AB’ye alınmış durumdayız.. Alman mahkemeleri bizim de 29 maçımızın şikeli olduğunu iddia edince niyeyse şaşırdık kaldık. Halbuki futbolun bir sürü tarifi var. Tariflerinden birinde de bu var. Al! 1996 Hırvatistan’la Milli Takım’ın yaptığı tamam-devam maçında son dakikalarda gole giden Vlaoviç’i indirebilecekken indirmeyen ve elenmeye neden olan Alpay’ın Avrupa Fair-Play ödülünü alması futbolun bir tarifiydi. Alpay’ın, yeni beyin ameliyatı olmuş Vilaoviç’e acıdığı için düşürmediğini sanan Avrupa’nın ona ödül vermesi ikinci tarif, Elinde ödülü, canlı yayında "Neden indirmedin?" diye soran muhabire, sempatik sesiyle "Valla, basiretim bağlandı abicim yaa!" diyerek durumu açıklayan Alpay’ınki de üçüncü tarifiydi.. Alpay’da bir dördüncü tarif daha olmadığını kim söyleyebilir. Futbol bu işte!.
Meksika’dan dönüşe dogru..
Anlaşılıyor ki başsavcısından başkomutanına, başbakanından bakanına, gazetecisinden avukatına memlekette dinlenmeyen kimse kalmamış. O halde Milletçe ne kadar paranoya yapsak yeridir..
Zoraki dönüş..
Erdogan Libya’da.. Ya Kaddafi ile yıldızlar uyuşur, "Arap dünyasını hamiliği" gibi derin konulara girilmez, sarmaş dolaş süt kardeş olunur gelinir ya da kaddafinin çadırı iki yüksek egonun çatışmasına sahne olur ki seyri cihan değer..
