Lomboz 24 Nisan 2020

 

GazetePencere/Lomboz /24  Nisan 2020

Kısa Kısa

-Ege’de yunuslar ve foklar sık sık limanlara girip rıhtımlara kadar gelmeye başlamış!

“Zavallılar, bir heves “Bunlar acaba temelli mi gitti?” diye bakmaya geliyorlar belli ki!

Hani “Cumhurbaşkanlığı rejiminde uçacağız!” diyorlardı ya!

Aslında epeyce bir uçmuşuz! Da asıl mesele şimdi tek parça halinde konabilecek miyiz?

Bayramda ona da bir bakalım inşallah!

 

İktidar gittikçe sertleşiyormuş!.. Hemen konunun bilim kuruluna başvuralım!
Sertleşen malzemenin kolay kırılması konusunda Hook Kanununa (σ=E.e) bakalım.
Elimiz değmişken bilimden ders almayı sürdürelim..

——-

EKONOMİYE VENTİLATÖR LAZIM!

Ekonomimiz, korona salgınından çok önce korona virüsünü kapmıştı.
Daha virüs Wuhan’da bile peydah olmamışken bizim ekonominin ateşi iyice yükseldi.

Yoğun bakıma alındı. Nefes almakta zorluk çekiyordu!

Acil ventilatör lazımdı.

Yani dışarıdan gelecek fon ya da yatırım. Yani bildiğimiz para!

Ama gelmedi!
Notumuz düştü. Olan da dışarı kaçtı!
Damat bakanın “Şurası çok önemli!” özlü sözünü milli dağarcığımıza hibe ettiği tarihler..
Avrupa’ya gidildi para istendi. İngiltere’ye gidildi para istendi. Hem maliye bakanı hem de şahsen Cumhurbaşkanı gitti. Sonuç alınamadı.

Amerika’ya gidildi. Para istendi ama oradan da tersin geri gelindi..
Yetmezmiş gibi salgın da tam bu berbat tablonun üstüne geldi.

Para IMF’de vardı ama kurucu ortaklarından biri olmamıza rağmen, IMF için ağır sözler sarfettiğimizden o kapıyı kapatmıştık.

Son çare olarak, fakir ülkelere yaptığı çağrı bir anda gökkuşağı gibi parlayan Fed ile Swap yapmak kaldı.
Her ne kadar dünyanın en güçlü ekonomilerinden olsak da bu çağrıya kayıtsız kalamazdık.
“Nedir bu swap?” diyenler için engin ekonomi bilgim ile tarif edeyim;

ABD merkez bankasından uygun faiz ile borç dolar alacağız. Günü gelince de faiziyle geri ödeyeceğiz.. Ya da öyle bir şey işte!..
Tam ekonomi ciğerlerine iki nefes hava çekecek, Fed:

“güvence aracısı olarak IMF’yi şart koşarım” dedi..
Yani “Kefiliniz IMF olacak!” diye tutturdu.

“Yahu, bizim ekonomi zor soluk alıyor. Acil ventilatör gerekiyor.
Etme gitme! Şu IMF’yi kaldır aradan, ona hastamızın alerjisi var!” dedilerse de dinletemediler.
Fed ile Swap maçı ortada..
Hasta nefes alamıyor!
Maçı alsak da ventilatör ömrü biraz uzatacak..

Ya sonra?

 

————–

 

ŞANS!

Korona aklımızı başımızdan aldı! Her şeyi unuttuk! Hatta insanımız için ondan daha büyük bir felaket olarak kapımızda bekleyen depremi de unuttuk!

Birisi size kaybetme ihtimaliniz %60 olan bir bahsi teklif ettiğinde, eğer analitik bir mantığa sahip iseniz kabul etmeden önce düşünürsünüz.

Kaybedeceğiniz ve kazanacağınız arasındaki korelasyon, alacağınız bu ilave riske değer mi?

Değer ise bu bahse girersiniz.

Hele kaybetme riskiniz hayatınız ise kaybetme şansınız yüzde bir bile olsa o kumarı oynamazsınız!

Her ne kadar Sağlık Bakanlığı’nınki kadar popüler değil ise de depremin de bir bilim kurulu var.

Ve bu bilim kurulundaki profesörler diyor ki:

“İstanbul’da yarın deprem olasılığı %60!”

Üstelik masaya sürdüğümüz meta hayatımız!

Ve biz bu kumarı aynı masada oynamaya devam ediyoruz.

Yani her sabah, on haznesinden altısı mermi dolu bir tabancayı beynimize doğrultup tetiği çekiyoruz.

“Klik!”

Allah aşkına! Herkesin bildiği ve benim kaçırdığım bir şey mi var?

Şansımıza bu kadar mı çok güvenmemizin nedeni ne?
—————

 

 

AMBULANS MESELESİ

Korona sürecinde bir başarıdan söz edilecek ise bu başarı,  Türkiye’de siyaset kurumunun uzun yıllardan bu yana, bir işin direksiyonunu ilk kez ehline vermesinden ve konuya olabildiğince az müdahale etmek zorunda kalmasından kaynaklanıyor.
Mücadele arabası; uzmanlar, profesörler ve sağlık emekçileri tarafından can pahasına yolda tutulmaya çalışılıyor.

Her ne kadar, arada bir, siyaset cephesinden aracın vitesi mıncıklanıyor, gazına, frenine ayak uzatılıyor, sinyali, selektörü kurcalanıyorsa da genelde direksiyon işin başındaki uzmanların elinde gidiyor.

Kim bu dümeni tutan uzmanlar profesörler?
Ortalama yaşları 55-60 civarında, yüzde sekseni Tayyip Erdoğan iktidara gelmeden önce profesör olmuş, henüz hakkından gelinmemiş Cumhuriyet üniversitelerinin yetiştirdiği bilim insanları..

Mesela, koronanın ilk hastasını tedavi eden ve ondan aldığı virüs ile hayatını kaybeden Cemil Taşçıoğlu 68 yaşındaydı.. Erdoğan, İstanbul’a belediye başkanı olduğunda taşçıoğlu çoktan profesördü.
Direksiyonu, hayatları pahasına tutan bu bilim insanları kimilerinin beğenmediği, ikincisini, üçüncüsünü icadetmeye kalktığı Cumhuriyet’in yetiştirdiği bilim insanlarıydı.

O yüzden, her ne kadar “Bizden önce ambulans yoktu!” cümlesine kadar inildiyse de;

“Bizden önce profesör yoktu!” cümlesine kadar inilemedi.

Gelmez ya!.. Yine de iktidarın ‘düzeltme sözcüsü’nden şöyle bir düzeltme bekliyorum!

“Muradımız ifademize yanlış yansıdı. Bizden önce ambulans vardı ama vitesleri otomatik değildi! demek istemiştik!”

 

 

———-

 

KATİL KİM?

-M.A. Karısının boğazını kestiği için hapse girdi. Kader mahkumu olması hasebiyle ceza süresi dolmadan tahliye edildi. Çocuklarımı özledim dedi. 9 yaşındaki kızı Ceylan’ı buldu. Duvara astı. Hortumla döverek öldürdü. Şimdi yine hapiste.. Korona pozitif mi negatif mi? Bilinmiyor!
-M.I. Tartıştığı demircilik yapan bir çocuk babası Ümit A’nın kafasını defalarca taşla vurarak ezdi. Ümit A. olay yerinde öldü. M.I’yı tekrar içeri aldılar. Korona durumu bilinmiyor!

-S.G. İnfaz yasası ile tahliye olduktan dört gün sonra, daha önce de silahını çaldığı emekli polisin, cüzdanını, sekiz bin lirasını ve evinin anahtarlarını gasp etti. Emekli polisi de döverek hastanelik etti. Tekrar tutuklanarak içeri atıldı. Koronası ne durumda bilinmiyor!

Daha önce yazmıştık. Medeni hukukta ceza, intikam değildir.  Suçluyu rehabilitasyon süresi kadar toplumdan ayırmadır. Vaka, rehabilite olabileceği ne inanılmayacak kadar ağır ise toplumdan ayırma da ömür boyudur.

Sayıları yüz bini bulacağı belirtilen erken tahliyelerin ne kadarının ceza almalarına neden olan fiillerin benzerlerini yeniden işleyeceklerini bilemeyiz. Ama devamı geleceği belli.

Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Lakin, bu arkadaşlar hasta!

Rehabilite olmadan salındıkları için de bildikleri işi yapmaya devam ediyorlar!

Şimdi bir daha düşünelim!.. Bu durumda suçlu kim?


 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir