LOMBOZ 11 ŞUBAT 2022 CUMA

 

Ben de elektrik faturamı ödeyemiyorum

Kılıçdaroğlu, bireysel bir sivil itaatsizlik başlattı!
Bir de hedef koydu!

“Elektrik zamları 31 Aralık öncesine alınana kadar elektrik faturamı ödemeyeceğim!”

Önceki hafta yazmıştık!

Gaz ve elektrik gibi sistemlerde, sistemin ayakta kalabilmesi için bir kritik çizgi vardır.

Su değirmenine su aksa da, suyun gücü kritik çizgiyi aşmazsa değirmen dönmez!

Kılıçdaroğlu da biliyor, bu fahiş zamları uygulayanlar da biliyor, faturasını ödeyemeyenlerin sayısı bir anda kritik çizgiyi aşarsa sistem çöker!

Buna müsaade edilemeyeceğine göre zamlarda geri adım kaçınılmaz olur!

Elektrik faturasını ödeyemeyenlere bu ay bir emekli olarak ne yazık ki ben de dahil olacağım!
Yani öyle görülüyor ki Kılıçdaroğlu ödemiyor diye değil ama param yetmediği için ben de elektrik faturamı bu aydan itibaren ödeyemeyeceğim!


Haliyle kombim de çalışmayacak ve doğal gaz giderim de fevkalade düşmüş olacak!
Böylece emekli maaşımdan bu yolla tasarruf ettiğim para, ancak günde iki ekmek, haftada bir kilo domates, 250 gram biber, bir koli yumurta alıp melemen yapmama yetecek!

Görmek isteyenlere telefonumu da çıkarabilirim!

 

Falyalı

Türkiye’den farklı, Kıbrıs’tan farklı!
Türkiye’deki yorumcular için kara para aklayan, uluslararası bir mafya kasası olan Halil Falyalı, Kıbrıslı hemşerileri için neredeyse bir milli kahraman!

Yatırımları var, yardımları var sokaktaki adamın gözünden, cumhurbaşkanına kadar muteber bir iş adamı!

Hangisi doğru?

İkisi de doğru!

Kuzey Kıbrıslılar, “Mafyaydıysa da bizim mafyamızdı” diyor!

“yardım etmediği, elinden tutmadığı kimse yok! Gariban babasıydı!” diyor
Türkiye’dekiler, “Otelinde kalan bütün ünlülerin seks videolarını arşivlemiş, kaçak kumar oynatan bir mafya babasıydı!” diyor.

Ada basını neredeyse istisnasız “Hain pusu!” diyor.
Türkiye basını ise “karanlık dünyanın hesaplaşması!”

Hangisi doğru?
İkisi de doğru!

Neden böyle?
Kuzey Kıbrıs küçük bir yer!
Uzun kenarı uçtan uca 180 kilometre.
Ülkeyi baştan başa dolaşsan aynı kişiye üç kere rast geliyorsun..
340 bin nüfus!
İstanbul Esenyurt ilçesinin nüfusunun üçte biri kadar!


Ömer Lütfü Topal’ların neredeyse siyaseti esir aldığı, koskoca Türkiye’nin başedemediği kumar mafyası, 1996 Genelgesiyle -dolaylı olarak- İstanbul’un küçük bir ilçesi cesametindeki bu minik ülkeye tayin edildi!..

Yarattığı yeraltı gücü ile Türkiye’nin baş edemediği kumar turizmi ile Kıbrıs’ın baş edebilmesi mi bekleniyordu?

O büyük para trafiğinin azgın bir nehir gibi üzerinden akıp geçtiği minik bir ada devletinde bu suyla serinleyenlerin, bu suyun sıçrayan zerreleriyle bir anlık bile olsa ferahlayanların, o serinliği sağlayanları kahramanlaştırmasından normal bir şey yok!

Kıbrıslılar da haklı, Türkiyeliler de!

 

Yalan yok, halen uçuyoruz!


‘Yönetememe’ durumu genellikle bir kriz meydana geldiğinde görünür hale geliyor.

Yoksa her şey yolundayken kim iyi yönetiyor kim yeteneksiz pek anlaşılamıyor.

Hele başkanlık sistemi denilen bu ucube sisteme geçince yönetememe semptomları, hastalığı akut halden kronik hale çevirdi.

Şimdi artık sadece ekonomide değil, kriz yaşanan her alanda yönetememe durumu iyot gibi açığa çıkıyor.

… 

Son zamanlarda yaşadığımız depremlerden orman yangınlarına, kar felaketlerine, doğalgaz ve elektrik krizlerine kadar yaşadığımız krizlere ve bu krizlerin yönetilmesindeki liyakat eksikliğine, yokluğuna bir bakın!


Mehter yürüyüşü gibi iki adım ileri bir adım geri döviz hareketlerinden, zamlara bir bakın!  

Yoksul ve çalışan alt gelir grubu için en haşin ekonomik cendereyi öneren ‘IMF reçetesi’ bile bu milleti bu kadar ezmedi!..

Peki, bu duruma gelmemizin sebebi ne?
Sebep net!

AKP uçağı 2002’de  IMF’nin  hazır reçetesi ve kasada 16,5 milyar dolar hazır IMF parasıyla pistten take off yaptı. . 


Uçak otomatik pilotta gidiyordu!..
Şimdi otomatik pilot devre dışı!
Yakıt bitti, yedek depolar da bitti bitiyor!
En yakın havaalanında ILS yok!
Son anda anladık ki meğerse pilotlar da gerçek pilot değil, pilot elbisesi giyip kokpitte oturtulmuş bir takım adamlarmış!

Yolcuların yüzde sekseni uyandı ama yapacak birşey yok!
Hosteslerin bir kısmı, paraşüt bulup kuyruk kapısından atlamış diyorlar!

Ortalıkta paraşüt arayan, fahiş fiyatla paraşüt satan bazı tipler dolaşıyor!

Bütün gördüğümüz bu!

İlk paraşütü bulup atlayan Damat İbrahim Paşa mıydı neydi, ne demişti:
“Allah sonumuzu hayreylesin!” 

 

   

Sedef Kabaş

Kabaş ne zaman serbest kalacak?
Mahkemesi görülür de, suçlu bulunursa serbest kalacak!

Nasıl adalet ama?

Özgürlüğün bedeli suçlu olmak!

Bir suça üç ceza hangi hukukta var?

Sedef Kabaş’ın uzun tutukluluk süresi hapis cezasına döndü, biir!..

Yasaya göre, varsayılan suç ile yargılansa ve ceza alsa bile hapis yatmayacak olan Kabaş, 20 gündür hapiste, ikii!

Yetmezmiş gibi bir de tazminat davası açılıyor, üüç!.
Yani dava kazanılırsa Kabaş’ın çebinden 250 bin TL de nakit sakal alınacak! 

Neresinden tutsan elinde kalıyor. 

Misal, uzaylının biri gelip sorsa:
“Sedef Kabaş nerede?”
“Hapiste!”

“Neden?”
“yatarı olmayan bir suç isnadı ile hapiste yatıyor!”
-Ne zaman çıkacak?

“Mahkemesi görülüp de suçlu bulunursa serbest kalacak!”

“Suçu ne?”
“Abi televizyonda “el elden üstündür” mü, öyle bişey demiş!..”

”Tamam anladım!.. Bak canım, ne sen beni gördün ne de ben seni! Hadi kaçtım ben!..”

Hani güzel gözlü Nebati Bey, “Enflasyonunuz neden yükseliyor?” diye soran 5 tane Londra’lı yatırımcıya, “Bunun cevabını versem de siz Avrupalılar kültür farkı nedeniyle alayamazsınız!” demiş ya!
Avrupalının da uzaylının da asıl anlayamayacağı enflasyonu yaratan kültür farkı değil, bu limitsiz kini yaratan kültür farkı! 

Bilmem, anlatabiliyor muyum?

 

Bize her yer ısparta

Artık biz de EÜAŞ’tan elektrik almak istiyoruz!

EÜAŞ hisselerinin yüzde yüzü hazineye ait olan ve Türkiye’nin elektriğinin %16’sını üreten devlet kurumu.

Ürettiği elektriğin miktarı, Türkiye’nin evsel kullanımına yetiyor.
Ama EÜAŞ elektriği bize satmıyor!
Kilovat/saatini 32 kuruştan özel dağıtım şirketlerine satıyor!

Peki elektriği devletten 32 kuruşa alan özel şirket onu bize kaça satıyor!
Söyleyelim! 136 kuruşa!..Yani dört katından fazlaya! Hem de düşük kademedeki zamla..

Sulama motorunu elektrikle çalıştıran çiftçi ise daha perişan.. Aynı elektriği 206 kuruştan alıyor! Patlıcan neden 30 lira anladınız?
Hani özelleştirme olunca rekabet nedeniyle elektrik hem daha kaliteli hem daha ucuz olacaktı?

Ucuzluk ortada.. 

Kalite ise Isparta!

Enerji sistemi en kötü hava koşullarına göre tasarlanır!

Bakan diyor ki, “10 yılda olan arıza şu anda oldu!”

“On yıl problem çıkarmayan lastik bugün aniden patladı!” der gibi.. 

“Lastik niye patladı?”

“Maliyet oluşturmasın diye on yıldır muayeneden kaçıldı! Havası kontrol edilmedi, tırnakları erimiş mi bakılmadı, kabaklaştığı görülüp yenisiyle değiştirilmedi, üstünde yürü babam yüründü de ondan patladı!”

 

Elektrik Mühendisleri Odasından Önder Algedik, tek çözüm yeniden kamulaştırma diyor.
Kamulaştırılmazsa, hatta eldeki EÜAŞ ve TEİAŞ da özelleştirilirse, yani tek kamu üreticisi ve bu işi denetleyen kamu kurumu da özelleştirilirse olacakları tek cümle ile özetliyor!

“İşte o zaman tüm Türkiye Isparta olacak!”

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir