LOMBOZ 18 Ekim 2020 PAZAR

LOMBOZ 18 Ekim PAZAR / Gazete PENCERE

 

Emekli maaşı toplu sözleşme ile belirlenecek!

İktidar cenahı gazetelerinde, uzun bir süredir başlıktaki cümle haber olarak tekrar tekrar gündeme getiriliyor.
Bir mantığı var mı?

Yok!
Gerçekleşme olasılığı var mı?

Yok!

Haberin sahibi var mı?

O da yok!

“Bağkur ve SGK emeklileri talep ediyor”muş?
Hangi Bağkur ve SGK emeklileri, o da belli değil.

Salla salla vur duvara!


Belli ki cehennem gibi kavrulan halkın gerçek gündeminde, hangi habere değse eli yanan ve uygun haber sıkıntısı çeken bu nezih medya, mecburiyetten, dönüp dolaşıp aynı malzemelere sarılıyor.

‘Toplu sözleşme’ denilen şey; çalışan’ın üretimden gelen gücünü kullanarak işverenin karşısına oturup pazarlık yaptığı, son derece gerilimli bir süreçtir.
Bir tarafın grev, diğer tarafın lokavt silahı vardır.
Emekli hangi gücünü kullanarak toplu sözleşme masasına oturacak?
Bastonundan gelen gücünü mü?

Bu gazetelerde, yayın yönetmeni masasına, yazı işleri masasına, sayfa sekreteri masasına oturan kişinin, gazetecilikle alakası olmayabilir.

Tetikçi olabilir.

Tüccar olabilir..

Eyvallah!

Ama sallamak için bile biraz izan ve mantık olmalı!
‘Emekli maaşını almamak’ dışında bir eylem şansı olmayan emeklinin, maaş zammı toplu sözleşme pazarlığı ile belirlenirse, zammı rüyasında görür.

İşte, önemli olan haber yapmak değil de “devletten alınan ballı ilan” paketlerinin devamını sağlamak olunca haber de böyle oluyor.

Bari  Seksenler’in Tan gazetesini biraz karıştırın be kardeşim!

Asparagasın da bir şerefi var!

 

 

Korona: kimine hastalık kimine ilaç!

İktidarın en korktuğu yer sokak!..

Yoksulluk ve adaletsizlik insanların canına tak edince, onların anayasal bir hak olarak tepkilerini gösterebilecekleri sokak protestolarının, hiç umulmayan bir sebeple, bir anda büyümesinden korkuyor.
Öyle ya! ‘Gezi’ diye bir “melanet” deneyim var!

İç ve dış kamuoyunu fazla rahatsız etmeden bu önemli riski bertaraf edebilmenin yollarını ararken korona hızır gibi imdada yetişti.

Korona; hem daha korona ortada yokken zaten dibe vurmuş olan ekonominin bahanesi oldu; hem de bu dibe vuruşun yaratabileceği olası sosyal patlamaları engelleyen “organik bir Ohal” ortamı yaratarak iktidarın elini rahatlattı.
Ancak Ohal ya da sıkıyönetim ortamında uygulanabilen toplantı ve gösteri hürriyeti yasakları, korona nedeniyle de kimseden tepki almadan uygulanmaya imkan verdi.

Yöneticilerimiz, üzülmüş gibi görünüyorlarsa da hikaye!
Neden üzülsünler ki?
Hiç biri işten atılmadı.

Hiç birinin maaşı kesilmedi.

Hiç birinin kısa çalışma ödeneğine ihtiyacı olmadı..

Aksine korona onlara ilaç gibi geldi!

Ama doktorlar der ki; ilaç, zehirin doğru dozda ve doğru zamanda alınanıdır.

Doz aşımı olursa ilaç zehire dönebilir..

 

HABERLERDEN ÖZETLER

 

Anayasa Mahkemesinin Elektriği Kesildi

Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın attığı “ışıklar yanıyor” twiti ile “darbe” çağrışımı yaptığı iddia edilmesi üzerine acil toplanan Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanlar Kurulu’ndan Anayasa mahkemesine ağır yaptırım kararı çıktı ve AYM’nin

elektriklerinin üç ay boyunca kesilmesine karar verildi.

Kararın ardından Engin Yıldırım: “Bundan sonra saat beş! Mesai biter!” şeklinde yeni bir twit atarak ortalığın yeniden karışmasına neden oldu.
Danışmanlar, Beştepe’de tekrar acil koduyla toplantıya çağrıldı. Toplantının şu saatlere kadar sürdüğü bildiriliyor.

Covit-19 isminin değiştirilmesi talep edildi

Kalabalık bir heyet ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığına başvuran Çorum Turizmciler Derneği Başkanı Mestani Şebboy; “Covid-19 isminin tüm Çorumlu’ları rencide ettiğini belirterek; ya ismin sonundaki, Çorum’un plaka kodu olan ‘19’ ibaresinin değiştirilmesini ya da Çorum’un plaka kodunun değiştirilmesini talep etti.

Şebboy, gazetecilere yaptığı açıklamada; “İşsizlikten kafayı buna mı taktınız demeyin!..  Covid-19 bugün var yarın yok! Ama bu illetin ruhu bizim güzel Çorum’umuzun plakası ile anılmaya devam ederse, ileride turizmimize vereceği zararın haddi hesabı olmaz diye düşünüyoruz” dedi.
İletişim Daire Başkanı, konunun inceleneceğini, lüzumu halinde sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi ne yönde oluşur ise o yönde gereğinin yapılacağını ifade etti.

 

TÜİK’ten ilginç öneri: Doğumlar sınırlansın!

Ortak bir toplantı gerçekleştirerek enflasyon ve işsizliğin azaltılması yönünde bir dizi prensip kararı alan İŞKUR ve TÜİK ortak heyetinin sözcüsü, uzun vadede işsizlik ve enflasyonun azaltılabilmesi için çoklu doğumların yasaklanması gerektiğini ifade etti.

Heyet sözcüsü ve TUİK Başkan Yardımcısı Rafi Bindallı açıklamasında: “Yeni doğan sayısının yüksekliği işsizlik istatistiklerine doğrudan yansıyor. İşkur, zar zor bir kişiye iş buluyor, hoop yerine 20 tane bebek gelmiş. Bir başına İşkur ne yapsın?” dedi.

 

 

Yoksulluk tarihe karışıyor

Türkiye İstatistik Kurumu’nu ve Mali disiplini başarısız gösteren, iktidarın en amansız belalısı yoksulluk sınırının tamamen kaldırılacağı açıklandı. Bakan Berat Albayrak kısa bir sunum yaparak, “Şimdi bakınız, biz zaten her türlü sınıra karşı bir görüşe sahibiz. Yoksulluk konusunda da sınır tanımıyoruz. Nitekim işte yoksulluk sınırını kaldırıyoruz. Artık sınırın altı üstü diye bir kavram tanımıyoruz. Yoksulluk sınırı dış güçlerin bir oyunudur. Haydi bu icraatımız de ekonomimize hayırlı olsun!” dedi. Albayrak’ın, “Alla alla, bu niye daha önce aklımıza gelmemiş ki!” cümlesi açık kalan mikrofona yansıdı..

 

İçişleri’nde skandal!

AYM başkanına, “Madem memleket o kadar güvenli, sen bisikletle işe gidebilir misin? Ben giderim!” diye meydan okuyan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bisiklete binmeyi bilmediği ortaya çıktı..
Konuyla ilgili açıklama yapan Soylu; “ben çocukken bizim ailemiz fakirdi. Bisikletimiz mi vardı.. Niye skandal olsun canım!.. Benim iki tekerli bisiklet diye bir lafım mı var! Aslanlar gibi atlarım üç tekerli bisiklete giderim. Ben sözümdeyim!” dedi.

 

Abel Matematik Ödülü ortada kaldı
Dünyanın en prestijli matematik ödülü olan Abel Matematik ödülü iki aday arasında ortada kaldı.
“Artarken Azalan İşsiz Sayısı”nı bulan TÜİK Başkanı M. Cahit Şirin’in ardından “Artarken Azalan Covit-19’lu sayısı” ile son anda Türkiye’den yarışmaya başvuran Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, jüriyi ikiye böldü.
Her iki teoremin parametrelerinin aynı olması iki teoremin de aynı kaynaktan intihal edilmiş olabileceği kuşkusunu doğurdu. İsveçli Jüri Başkanı Jurgen Kesterson “Bu kaynak tespit edilmeden yarışma sonucu belirlenemez. Kim bu kaynak?” sorusunu sordu.

 

Bahçeli’ye katkı köşesi:

Tabanına pütür attırsan, hayata karşı direncin yükselir mi?

Gülsan Sanayi Özdeyişi

 

 



 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir