LOMBOZ 20 EKİM 2023

Kibbutz

Kimse yanlış anlamasın!

Bu savaş bir din savaşı değil!

Dindarların savaşı da değil!

Bu savaş dincilerin savaşı!
Orta çağ artığı bir savaş!

Filistin kurtuluş mücadelesi ayrı.

Hatta ‘İntifada’ ayrı…
Ama o savaş, bu savaş değil!

Bu savaş, savaş gibi bir savaş bile değil!

İşte bu yüzden savaş hukukuna uymuyor.
Kural kaide tanımıyor!


Bir taraf; konseri basıyor, müzik dinleyen insanları, kafaları bi dünya gençleri neye uğradığını anlamadan öldürüyor. Çocuğu, bebeyi rehin alıyor;

Diğer taraf; suyu, gazı kesiyor, ciğer yakan fosfor bombası atıyor, hastaneyi, ibadethaneyi füzeyle vurup yerle bir ediyor, yaralıyı, yoğun bakımdaki hastayı bombalıyor!

İkisinin de acıması yok!
İkisi de amanı bilmiyor!

Çünkü savaş, dinci ile dincinin savaşı!

Kibbutz, ortaklık, birliktelik demek.
İsrail’e özgü bir ‘köy komün’ modeli..
Ortak üretip ortak harcayan, küçük zirai üretim birimleri..
Çocukların ortak değer sayıldığı, kimsesiz çocukların topluluk tarafından bakılıp eğitildiği, bir çok işin gönüllülerce yapıldığı toplamı yüzbin civarında nüfusa hitap eden, ülkenin her yerine, haliyle Gazze sınırı yakınlarına da serpilmiş silahsız savunmasız küçük köyler… 


Hamas, militanları sadece sınırdaki rock konserini basmadılar, hemen tüm Gazze sınırı civarındaki  onlarca kibbutz’a da baskın yaparak oradaki kimseli, kimsesiz çocukları, onların gönüllü abilerini, ablalarını öldürdüler, bir kısmını da rehin aldılar… 

Hamas, Filistin’i temsil eden bir örgüt ya da bir hükümet değil. 

Bunu ben söylemiyorum. Filistin Kurtuluş Örgütünün kurucularından, Filistin’in Devlet Başkanı Mahmud Abbas söylüyor…


Öyleyse kimse aldanmasın! 

Bu dindarların savaşı da değil!

Bugün bir dinci, öteki dinci ile savaşıyor. 

Yoksa, çocukları, yetimleri rehin alarak kalkan yapan ‘bir müslüman’ olabilir mi?

Peki bu ‘kibbutz çocuklarının’ rehinliği, İsrail yönetimindeki Yahudi şeriatçıların çok mu umurunda olur sanıyorsunuz?

Karşı tarafın elinde rehineler varken hastanelere füze atmaları, ibadethanelere bomba yağdırmaları bu umarsızlıklarını göstermiyor mu?

Toz duman kalkınca bunu daha net göreceğiz!

Bu savaş dincilerin savaşı!
Olan gariban filistinlilere, masum İsraillilere oluyor.

Yoksa, cephe cepheye gelenlerin al birini vur ötekine.. 

Kurbanların kasaplaşması
Gal Gadot, İsrailli ünlü bir sinema yıldızı.
Hızlı ve Öfkeli serisini seyredenler onu canlandırdığı Gisele karakteriyle hatırlar. Ya da Comics’in Wonder Woman’ı…

19 yıl önce 19 yaşındayken İsrail güzeli seçilmiş, üç yıl askerlik yapmış, şimdiyse  Hollywood’un ünlülerinden biri olmuş.

Gadot, “Masum Filistinlileri öldürmek dehşet verici, masum İsraillileri öldürmek dehşet verici. Eğer siz de böyle düşünmüyorsanız bunu kendinize sormalısınız!” diye dengeli, ortadan, masumiyet yanlısı bir sosyal medya paylaşımı yapıyor.

Ama hem bir kısım İsrail medyası hem de İsrailli takipçileri tarafından öyle bir saldırıya maruz kalıyor ki, korkudan paylaşımını hızla siliyor!

İsrail’in ünlü tv. sunucularından Ofira Essig, hem Gadot’u hem de İsrail dışındaki ünlüleri “Böyle konuşacaksanız sessiz kalın!” diye paylamakla kalmıyor, Gadot’a “Ortalığı karıştırıyor!” diye dava açıyor!

İsrail, Hamas’a vahşi diyor ama hem bölgedeki Arapların hem de kendi halkının önemli bir kesimini vahşileştiren İsrail yönetimi.
Çünkü testiyi, testiye vurulursa biri kırılır ama diğeri de en azından çatlar, su tutmaz!

Tedhiş, yani terör altında uzun süre yaşamak görüldüğü gibi ‘rasyonel düşünceyi’ yok ediyor. .

Buna karşın Filistinlilerin hepsi Hamas olmadığı gibi israillilerin hepsi de Ofira değil.


Ve her iki tarafta da Gadot’lar var… 

Gadot’ları doğru anlayıp, onların anlayışını öne çıkarmazsak, dünyada daha çok masum çocuğun kanı akacak…

Giderlerse gittiler!

Reyiz’in, “Varsın giderlerse gitsinler, Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam eder onlarla yolumuza devam ederiz!” özlü sözünün üzerinden iki yıla yakın zaman geçti. 

TTB verilerine göre, bu iki yıl içinde çoğu uzman 5 bin’e yakın hekim Türkiye’den gitti!..

Bunu koy sepete!

Hekimler “giderlerse gittikten” sonra hastanelerde bir anda uzman hekim açığı baş gösterdi. 

Boşluğu gençlerle doldururuz diyen Reyizin Sağlık Bakanı, 2023 yılı içerisinde ikinci kez 65- 72 arası emekli hekimleri hastanelerde göreve çağırdı. 

Bunu da koy sepete!

Türkiye’de 17.579 öğrenciye sahip 86’sı devlet 32 vakıflara ait toplam 118 tıp fakültesi var.

Bu fakülteler her yıl 12. 800 civarında mezun veriyor. (*)

Kaba hesapla, Reyiz’in özlü sözünden sonra giden 5 bin uzman ve tecrübeli hekime karşın 20 binin üzerinde genç hekim devreye girmiş.

Ama olmamış!

Ve iktidar, belediye otobüsüne bedava binme yaşına gelmiş emekli hekimleri hastanelere çağırmak durumunda kalmış. 

Yeni mezun hekim kardeşlerim alınmasın!.. 

Yıllanacaklar, uzmanlaşacaklar, yetkinleşecekler…
Ama demek ki öyle çiçeği burnunda hekimleri paraşütle hastanelere indirerek bu iş olmuyor!

İyi olabilmesi için şarabın bile yıllanması gerekiyor..

Şarabı sadece özel tüketim vergisi listesinde görenler farkı ne bilsin!..

(*) Odabaşı,O, (2023) Türkiye’de Tıp Fakülteleri 2023, DOI:10.17942/sted.1259646

Koskoca profesöre lavuk denir mi?

Kızdığınız kişilere hangi kelimeleri sarf edebilirsiniz?
Hangileri hakaret, hangileri niteleme sıfatıdır?

Bunun doğrusunu anlamak için TDK sözlüğüne bakmak yetmez! 

Mahkeme kararlarını da iyi takip etmek gerekir!
Zira bu konularda evelallah rehberimiz ‘hukuk’tur.


Hukukçu Ersan Şen, televizyonlarda yaptığı yorumlara kızan bir izleyicisinin kendisini “lavuk” şeklinde tanımlaması üzerine izleyiciye dava açtı. 

Ama davayı kaybetti…

Çünkü mahkeme lavuk kelimesinin “lüzumsuz konuşan kişi” anlamına geldiğini ve dolayısıyla hakaret sayılmayacağına hükmetti!

Yani lomboz penceresinden bakınca bu ne demek?

Hukuk konusunda ezber bozmak üzere, yorum yapması için senelerdir ekranlara çıkarılan, her gece evimizin içine doğru yıldırımlar saçarak bize hukuk dersi veren koskoca hukuk profesörü, bize öğrettiği hukukun “lavuk”  kelimesine ceza vermeyeceğini bilmiyor!..


E, o zaman adama “lüzumsuz konuşuyor!” demezler mi?
Vatandaş der!
Ama koskoca profesöre de “lavuk” denmez ki birader!..

Balık baştan kokar

O kadar çeşitli ve bol miktarda çete oluştu ki memleket çeteye doydu. 

Yeni İçişleri Bakanı Yerlikaya, operasyon yapa yapa bitiremiyor…

Haberlerde her gün yeni bir çetenin çökertildiğini izliyoruz..

En son çökertilen çete “Orman alanlarından arsa üretip sahte belgelerle vatandaşa kakalama çetesi”

Hani bana fantastik bir çete adı uydur da gülelim deseler bu kadarını düşünemem.

Kara Harekatı öyle kolay değil!

İsrail militer bir ülke.

Kadınları da erkeklerle aynı süre; 3 yıl zorunlu askerliğe tabi tutan, dünyanın tek ülkesi.

Devlet haline geldiği 1948 Mayıs’ından bu yana ya saldırı ya da savunma halinde bulunması askeri reflekslerini üst seviyeye taşımış…

İyi düzeyde bir kurmay aklına sahip olmadığını iddia etmek pek akılcı değil!

Hamas’ın silahlı kanadı, Kassam Tugayları’nın ani saldırısı ve masum insanlara yönelik yürek yakan katliamlar,  İsrailli siyasilerin, söylemlerini ölçüp tartmadan “ezelim, geçelim karadan girelim, haritadan silelim!” noktasına taşımalarına neden olsa da kurmay aklı bu işin öyle basit olmadığını hesap edebiliyor.

Askerler; belli ki Hamas’ın da İsrail’i bir kara harekatına zorlamak gibi bir niyeti olduğunun farkındalar.

Çünkü İsrail istihbaratı, özellikle Gazze’nin kuzeyinde, İsrail sınırına yakın bölgede yerin altında karınca yuvası gibi başka bir dünyanın varlığından haberdar.

Ezcümle, ABD’ye kök söktüren Vietnam tarzı bir savunma hazırlığını biliyorlar!

Dolayısıyla Filistin halkını Güney’e sürüp bütün Kuzey’i, dozerlerle derinden kazıyarak ilerlemek dışında bir seçenek olmadığını ise çok iyi biliyorlar!

Peki İsrail askeri buna hazır mı?

Hayır değil…

İşte o yüzden göreceksiniz ki, “hava muhalefeti” mazeretiyle sınırda fren yapan tankların tekrar Gazze’ye yürümesi öyle pek kolay olmayacak!

“Toprağı hallaç pamuğu gibi atacak, yer altını yer üstüne çıkaracak “sihirli savaş buldozerlerinin” bulunmasına kadar yapılıyormuş gibi yapılan bir kara harekatı olacak.

Gazze dediğin 45 kilometre karelik bir yer!

Sen de, Üsküdar’dan Anadolu Kavağı’na, ben diyeyim Riva’ya kadar uzunlamasına bir alan.

Tanklar girdi mi bir saatte diğer ucundan çıkar!

Ama bir kez daha dünyaya rezil olmak var!

Şişik İsrail egosu bir ayda ikinci kez eziklenmeyi kaldıramaz!..

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir