LOMBOZ 27 EKİM 2023


Meclise yapay zeka

Biliyorsunuz, artık iş alanı olarak sadece TBMM’ de istihdam bulabilen ‘stenograflık’ diye bir meslek var. 

Stenograflar, milletvekillerinin konuşmalarını, anında yazıya döküp ‘tutanak’ haline getiriyorlar. Böylece devlet hafızasının en önemli arşivini oluşturuyorlar. 

 

Öyle görünüyor ki insanoğlunun işini kolaylaştırsın diye icat edilen teknoloji, şimdi yavaştan stenografları da işsiz bırakacak. Kısa bir gelecekte onların işinin de köküne kibrit suyu ekecek!

Çünkü, Meclis konuşmalarının kayda alınması için yapay zeka programları geliştiren bir şirketle anlaşma yapılmış. 

Yapay zeka, normal kürsü konuşması yapan milletvekillerinin seslerini tanıyacak, kaydedecek. 

Peki kavga çıkarsa ne olacak? 

Kavga çıkarsa, üst üste binen sesleri yapay zeka tanıyamayacağı için yine stenograflar devreye girecek!

Yani konuyla ilgili yöneticilerin açıklamasına göre stenograflar işlerinden edilmeyecek! Mecliste stenograflık müessesesi aynen devam edecek!

Sen onu benim külahıma anlat!

Eğer öyleyse yapay zeka programına ne gerek var?

Mecliste kadrolu olarak bu işi yapan 99 Stenograf, bu güne kadar bir satır kayıt mı kaçırmış?

Bir yerlerde bir eksik mi yapmışlar da yapay zekaya ihtiyaç hasıl olmuş?

Kahya, ağaya, “ağam!” demiş.. “trektör diye yeni bi alet çıkmış, aha bu yüz marabanın bir ayda kazdığı tarlayı bir günde kazıyormuş!”.

Ağa, kahyanın yüzüne manalı manalı bakmış. “Ülen kahya!” demiş, “benim ağalığımın namı, ahan bu marabaranın sayısından gelir. O aleti alırsak bir ay boyunca bu marabaya ne iş yaptıracağız?”

Koskoca hükümette, köy ağası kadar hesap kabiliyeti yoksa varın milletvekillerinin yerine de yapay zeka ihale edin.

Hem sesler de üst üste binmez böylece!


Dünya “bun..ların” eline mi kaldı?

Biden’in bisikletten düşmesi ya da gün aşırı uçak merdivenlerinde düşmesi hatta habire sahnede düşüp durması mazur görülebilir. Sonuçta 82 yaşına gelip dayandı..
O kadar genç sayılmaz. 


Ama havayla tokalaşması veya dondurma külahını mikrofon gibi kullanmaya çalışması, hele son olarak kürsüde açıklama yaparken aniden “durum değerlendirme odasına gitmem gerekiyor” diyerek ortadan kaybolması (ki tuvalete gittiği değerlendiriliyor) pek iç açıcı değil.

Sadece Biden mi?

Bir önceki başkan ve şimdi yeniden Başkanlık iddiası olan Trump, Biden’in yaşlılık sendromları ile dalga geçse de daha birkaç gün önce New Hampshire’da yaptığı seçim konuşmasında Macaristan Cumhurbaşkanı Viktor Orban’ın Türkiye Cumhurbaşkanı olduğunu söyledi.

77 yaşındaki Trump Biden’in yaşıyla kafa buluyor, ona “bunak” demeye çalışıyor ama tekrar kazanırsa son yılında o da Biden’in yaşında olacak!

Yanlış anlaşılmasın, İngiltere Kraliçesi gibi sembollk olsalar kimsenin sözü olmaz. Gel gör ki bunlar nükleer savaşa karar verecek adamlar! Dünyayı yakacak kırmızı butonlar, titreyen ellerinin altında!

Anlamadığım şu;
Albayları 60 yaşında, tümgeneralleri 62 yaşında, hakimleri, savcıları 65 yaşında zorunlu emekliliğe sevk eden yönetim sistemleri, iş onları da seçen ve belirleyen yöneticileri neden merdiven çıkamaz, tuvaletini tutamaz hale düşene kadar koltukta tutuyor?

Burada bir enayilik yok mu?   


Özgürlük Yürüyüşçüleri Yarın Ankara’da

Yarın, TİP Başkanı Erkan Baş ve onunla birlikte 27 gün önce Hatay’dan yola çıkan ‘Can Atalay’a Özgürlük yürüyüşçüleri’ Ankara Merkeze giriş yapacak.

Hatay’dan TİP Milletvekili seçilen Can Atalay’a yapılan bu haksızlığa karşı çıkan Ankaralılar ile birlikte, çeşitli illerden gelmesi beklenen partili, partisiz bir çok kişi Erkan Baş ve arkadaşları ile saat 16:00’da Anıtpark’ta buluşacak.


Biz de eşimle birlikte, bu zorlu yolculuğu bitiren, dirençli ve cefakar insanları karşılayanlar arasında olmak üzere Samsun’dan Ankara’ya yola çıktık.
Can Atalay’ın Memleketi Amasya’ya da uğradık ve heybemize oradaki dostlarından selam yükledik!

Can Atalay’a özgürlük talebiyle günlerdir büyük bir azimle yürüyen bu kararlı dostlarla buluşmak için sabırsızız. 

Can Atalay’a bu eziyetin hukuku ne?
Biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi nihayet 9’a 5 çoğunluk oyuyla, Can Atalay için ‘hak ihlali’ kararı verdi.


Yarın, Can Atalay’ın da Anıtpark’ta “Onu, oradan çıkaracağız!” şiarı ile bir aydır yürüyenlerle; özgürlük ve cumhuriyet sevdalılarıyla buluşmaması için hiçbir neden yok!..

Deneyimli hukukçulara göre, Anayasa mahkemesinde halâ bu haksızlığı onaylayan 5 üyenin olması bile başlı başına vahim bir tablo.

Çünkü Can Atalay’a yapılan ne çağdaş hukuka ne mecelleye ne de şeriat hukukuna uyuyor…

Bugün medeni dünya ülkelerinin kullandığı çağdaş hukuk zaten masumiyet karinesini hukukun esası olarak kabul ediyor. “Bir kimse suçluluğu ispat edilene kadar suçsuzdur” diyor.

Osmanlının son döneminde, -kurucu baba yapmaya çalıştığınız Abdülhamit’in de- kullandığı hukuk düzeni, Mecelle’nin ilk maddelerinden biri.
“Beraatı zimmet asıldır!” diyor.
Yani suçsuzluk esastır diyor..
Yani o da “bir kimse suçu ispat edilene kadar suçsuzdur” diyor!

İslam hukuku ise başlangıcından itibaren masumiyet karinesini bütün insanlara ait bir hak olarak kabul ediyor. ‘Beraet-i asliyye’ de denilen bu ilkeye göre bir kimse suçu ispat edilinceye kadar hukuk önünde suçsuz kabul ediliyor.

Anladık, siz çağdaş hukuktan hazetmiyorsunuz!

E, yaptığınız Mecelle’ye de İslam Hukuku”na da sığmıyor!

Siz hangi hukuku kullanıyorsunuz kardeşim?
Sizin hukukunuz ne?


Haftanın Yorumu


“Türkiye’deki ve dahi dünyadaki sol ile ilgili bir çok eleştiride bulunabiliriz…

Fakat bütün bunlara rağmen son olaylar bize bir kez daha gösterdi ki dünyanın vicdanı soldur.
Yani sol demek vicdan demek…

Bana göre zaten vicdanı hassas insanlar genellikle solcu oluyorlar…

Solculara kızabilir, eleştirebilir, her türlü itirazda bulunabilir, bazı söylemlerini beğenmeyebiliriz…

Solcular kendi ülkelerinde iktidar olamasa da en azından iktidarlar üzerinde kurdukları baskı ve dile getirdikleri itirazlarla dünyanın daha da karanlık bir yere dönüşmesine engel oluyorlar.
Bu da az bir şey değil.”
Levent Gültekin / Yazar- Diken.com.tr

ZAM’a ZAM Diyememek!

Erdoğan’ın “Otoyol ve köprü ücretlerine 2024’e kadar zam yapılmayacak!” şeklinde bir seçim vaadi vardı.
Ama Bakanlık, “Nasılsa herkes unutmuştur!” diye düşünmüş olsa gerek, köprü ve otoyol ücretleri yüzde elliye yakın zamlandı.

Zammın yürürlüğe girdiği ilk gün yani 25 Ekim günü araçlar otomatik olarak arttırılmış fiyatlarla geçiş yaptılar.
Ancak Erdoğan’ın seçim öncesi verdiği vaat, gündem olarak patlayınca zammın ömrü sadece 12 saat sürdü.

İletişim Başkanlığı, kısa ve net açıklama yaptı: “Düzenleme geri alınmıştır!”
Çekilen fazla ödemelerin iade edileceği de belirtildi..

Ama acele etmeyin!.
Cumhurbaşkanı’nın vaadinde, “Tünel” kelimesi geçmiyordu.
Yani dolayısıyla Avrasya Tüneli için böyle bir söz verilmemiş sayılırdı.
O halde, “Boks!”

Avrasya Tüneli geçiş ücretleri, aynı gün neredeyse iki katına çıktı!
Yani karşıya suyun üstünden geçersen zamsız, altından geçersen zamlı olmuş oldu!



Şu tek adam yönetimi denen şeyin yönetme sefaletine bakar mısınız?
‘Zam’a zam bile diyemeyen; ayarlama, güncelleme, düzenleme gibi  terimler uydurup esası gizlediğini sanan zavallı bir yönetim anlayışı!

Bir vatandaş olarak bu zammı da “düzenleme” diye açıklayan yöneticilere soruyoruz.
Madem düzenlemeydi neden düzenlemeyi geri aldınız?
Düzenlenmişi, tertiplenmişi neden bozdunuz?

Arkadaş!
Her bakımdan bitmişsiniz!
Memleketin neresini tutsak elimizde kalıyor..
Sürünerek devam etmeye çalışıyorsunuz!
Olmuyor, olmuyor!
Hayır, bırakın gidin yahu!
Mecbur musunuz?
— 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir