Lomboz 23 Temmuz 2021 CUMA

 

Elinde çekiç olan her şeyi çivi görür


İtiraf et!

Tek anladığın şey beton.

Beton üreten makineler almışsın.

Durmadan kayaları kırıp beton üretiyorsun.

Elinde bol miktarda betonun var. 

O kadar betonun var ki, nereye dökeceğini bilmiyorsun!..

Çünkü en kolay ürettiğin şey, tek bildiğin şey beton.

Dikine dökersen bina oluyor.

Yataylamasına dökersen havaalanı!

İnişli çıkışlı dökersen otoban!


Misal Kütahya’ya, etrafında işlemeyen üç tane havaalanı bulunan bölgeye 2,5 kilometre pisti olan yeni havaalanı yapmışsın. Zafer Havaalanı!

“Yap işlet devret… 

Yolcu garantisi! 

%96 sapma!

Sapmayı devlet kesesinden ödeme!. 

Hem de 49 yıl boyunca.. Her yıl 7 milyon Euro..“

Geç bunları!

Bol beton var ya!

Dikine dökersen kule oluyor. 

Dökmüşsün kule olmuş. Yataylamasına dökmüşsün pist!

“iyi de etraftaki üç havaalanından doğru düzgün kimse uçağa binmiyor!

Dördüncüyü ortaya yapmak niye?”

“E, hocam bu güzelim hazır betonu denize mi dökelim yani?”

Kıbrıs’a verdiğimiz müjde neden külliye?

Elimizde bol miktarda beton var abisi!

Denize mi dökelim?

Hem beton dökmeyen devlet olur mu?

Asıl müjde “Kıbrıs – Mersin” arasına denizin üzerinden 4×4, yap işlet devret otoyol olabilir miydi?

Olurdu!

Bir külliye ile iyi yırttık yine.

Ses çıkarmayın! 

 

Taliban ile ters bir yanımız yok mu?

Erdoğan; NATO üyesi hristiyan ülkeler yerine bir müslüman NATO üyesi olarak Türkiye’nin Afganistan’da kalmasının, Taliban tarafından daha tercih edilesi bir durum olduğunu “Türkiye’nin Taliban’ın inancı ile alakalı ters bir yanı yok!” şeklinde bir cümle kurarak ifade etmeye çalıştı..

Yani aslında “Taliban da müslüman biz de müslümanız, birbirimizi daha kolay anlarız” demek istedi.

Bu cümlesi, bekleneceği gibi karşı cenahta “Bizim neremiz Taliban’a benziyor?” şeklinde sert bir itiraz buldu. 

Asıl edilmesi gereken, -en fazla da- muhafazakar mahallenin itiraz etmesi gereken nokta şu:

“Taliban’ın neresi müslümana benziyor?”

-Kız çocuklarını, kanun kuvvetiyle okula göndermemesi mi?

-6 yaşındaki çocukların evlendirilmesine cevaz vermesi küçük çocukları satması mı?

-Put diye, dinler öncesi medeniyetlerin dünya mirası eserlerini baltalarla tahrip etmesi mi?

-Kadınlara çalışma hayatını yasaklayıp onlara “burka” giyme zorunluluğu getirmesi mi?

-Televizyon ve sinemanın ülke çapında yasaklaması mı?

Taliban’ın sakalları dışında hiçbir şeyi bizim bildiğimiz müslümana benzemiyor. 

Onda da, erkeklere “sakal bırakma zorunluluğu” konusunda ayrışıyoruz. 

Sakal bırakmayan 450 erkeği öldürerek cezalandırmıştı Taliban. 

Bizde öyle bir şey yok elhamdülillah!

 

 

AKP’ye Ali ihsan Yavuz gibi dürüst adamlar lazım.
Son belediye seçimlerinde “Hiç bir şey olmadıysa da bir şeyler oldu!” şeklindeki özlü sözün sahibi Ali İhsan Yavuz bir yandan “Erken seçim Beyefendinin Cumhurbaşkanlığı süresini azaltır!” derken diğer yandan da  “Erken seçim için çaktırmadan çalışıyoruz!” diyor.

Bu durumda “Beyefendiye” mi çaktırmadan söylüyorsunuz?

Çünkü biz böylece duymuş olduk!


Ali İhsan bey, Açıksözlülüğünüze ve dürüstlüğünüze hayranız, siz çaktırmadan devam edin de bunu mikrofonlara da çaktırmadan söylemenin bir yolunu misal Mustafa Varank’tan öğrenin bi zahmet..

Bak, adam Sinop’ta “roket vinci”nin yarısına tırmanarak poz verirken.. “Aya biraz daha yaklaştık!” diyor siz daha “aleni” ile “mahfi” yi ayırt edemiyorsunuz

Yakarsınız kendinizi mazallah!

 

Görüntü tamam ise gerisi teferruat!

Samsun Sağlık İl Müdürü, bir hastanenin şoför kadrosunda çalışan personeli o hastaneye müdür yardımcısı olarak atamış.

Baktım, atanan çocuk, yakışıklı, fotojenik.. 

Masanın başında iyi duruyor. Yani şekil olarak uygun!
Sağlık il müdürünün yaklaşımı da Reis’in tarzı ile gayet tutarlı..


Hani Lefkoşa’ya havalı bir külliye yapınca Kuzey Kıbrıs güçlü devlet olacak ya! 

O damardan yürürsek neden olmasın?

Kıskananlar çatlasın!

 

Oda Tv’nin Medyascope’a ayıbı!

Ruşen Çakır ile Vatan gazetesinde aynı dönemde çalıştık. Hemen belirteyim, selamlaşma dışında da bir yakınlığımız yok.
Mamafih, medyanın yandaşlaşması sürecinde aynı kaderi paylaştık.
Demirören Vatan gazetesini satın aldığında ilk olarak gazetenin karikatüristini işten attılar.
O da bendim!
Ardımdan Ruşen’in de içinde olduğu objektif yazarlar, Mine kırıkkanat’tan Necati Doğru’ya kadar tek tek gazeteden atıldı ya da ayrılmaları sağlandı.

Hatta Mustafa Mutlu’ya “dön, yazmaya devam et!” teklifini yapma cüretinde bile bulundular. Mustafa Mutlu kapıyı çarpıp çıktı ve bu ahlaksız teklifi de “Dön Kardeşim” diye kitaplaştırdı.

Ruşen kendi deyişiyle solcudur. Zaman zaman Marxist olduğunu ifade eder. 

Buna karşın değil sadece kendi mahallesinde, objektif ve çalışmalarıyla muhafazakar kesimde bile saygın ve güvenilir bir imajı vardır.

O kadar ki, bazı analizleri ve sakalları nedeniyle kendisini “muhafazakar bir gazeteci” zannedenlere de bizzat rastlamışlığım vakidir.

Gelelim asıl konuya;

Ruşen Çakır, bugün en etkili internet haber yorum kanallarından biri haline gelen Medyascope.tv’yi 2015 yılında tek başına yola çıkarak kurdu.
Bizim okurumuzun büyük bölümü, sağolsun yüreklendirme konusunda bonkördür ama maddi destek verme konusunda biraz tutuktur! 

Ruşen’in yayını abonelik ya da reklam üzerine kurulu bir yayın değil. Haliyle yerli ya da uluslararası, saygınlığı bilinen legal fonlardan destek aradı.
Destek alabildiği, dünyada demokrasiyi, bağımsız gazeteciliği, diyalog ve barışı desteklediği bilinir kurumların logolarını da sitesinin künye sayfasında günü gününe yayınladı.

 

Şimdi bunu sanki gizli saklı bir Amerikan desteği varmış izlenimi vererek yayınlamak, benzer zorluklarla, yasaklarla mücadele ederek habercilik yapmaya çalışan Odatv’ye hiç yakışmadı.

Bir yayın kuruluşunun kimden destek aldığı, hangi fonlardan yararlandığı elbette önemli. 

Bir zamanların Cento’sundan sütun santim üzerine para alan ya da sonradan model değiştirilip “görüş lideri” adıyla imkanlar sağlanan gazetecilerle;  dünyanın her yerinde tanınan, daha iyi bir dünya için çalıştığı bilinen sivil toplum kuruluşlarından proje desteği sağlayan ve bunu da künyesinde açık açık yayınlayan kurumları, çekingen imalarla aynı kefeye koymak; gümbür gümbür ifşaatlarına alıştığımız Odatv’nin, yapacağı türden bir habercilik olmamalı..

Ayıptır!

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir