LOMBOZ 26 MART 2021 CUMA

 


Yönetemezsen yönetilirsin?

Sağlık Bakanı, “Günde iki milyon kişiye aşı yapma kapasitemiz var” demişti.

Uzmanlar ise “O kadar olmasa da sağlık sistemimiz günde 1 milyon kişiye aşı yapacak yetenekte!” diyor..

Yani aşımız olsa, aşılama da tıkır tıkır yürüse, günde 1 milyon kişiden iki doz hesap edersek; 3 bilemedin 4 ayda bu iş bitecek!


Ne kadar aşıya ihtiyaç var? 

100 milyon doz!

Kaç para yapar? 

Tanesi 12 dolardan 1,2 milyar dolar…
Bunu aklımızda tutalım!


Gelelim uçan dolarlara:
“Bu para nereye uçtu?” diye muhalefetin hesabını sorduğu Merkez Bankasından “buharlaştırılan” para ne kadar?

128,4 milyar dolar!
Bizi pandemiden kurtaracak; kahvehaneleri açtıracak, düğün dernekte halay çektirecek, kafelerde, restoranlarda yemek yedirecek, fabrikalarda maskesiz üretim yaptıracak, ekonomiyi derin krizden en azından normal krize taşıyacak; hepsi bir yana cümlemizi ölüm korkusundan kurtaracak aşı bedelinin 100 katı!

Evet, bir haftada ortadan kaybolan paranın yüzde biri bizi kurtarıyor!

Demek ki neymiş?

bu iş para işi değilmiş!

Yani aşıya verecek paramız olmadığından bu halde değiliz.
Peki neden bu haldeyiz?
Söyleyelim!

Beceriksizlikten, öncelikleri hesap edememekten, öngörüsüzlükten!

Kısacası yönetememekten!
Üstelik sürekli aynı şeyleri yaşayarak beynimizin “ders alma”  nöronlarını ısrarla çalıştırmamaktan! 

Başka seçenek söyleyebilecek var mı?

Ömrümüz bitti!

“AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal: Hazırlıklarımızı tamamlamamız 19 yıl sürdü. Asıl şimdi başlıyoruz!” diyor.

Oysa Erdoğan 2011 seçimleri arifesinde demişti ki: ”2002’den 2007’ye kadar çıraklık dönemi 2007’de kalfalık dönemi başladı. 12 Haziran 2011’den sonra ise ustalık dönemi başlıyor.”

Yani kendi ifadesine bakarsak, tam on yıldır Erdoğan’ın “ustalık dönemini” idrak etmekteyiz.
Ama Mahir Bey hala “asıl şimdi başlıyoruz” diyor!

Yani şimdi on yıllık ustalık dönemi boşa mı geçti? 

Mahir abi, senin insan ömrünün kaç yıl olduğundan haberin yok galiba!

 

128 Milyar Dolar nerede?

Bay Kemal soruyor:

“128 milyar doları ne yaptın, kime verdin?” 

Cumhurbaşkanı ilk cevabı veriyor: Salgın bahanesiyle finansal dalga yaratmak isteyenlere fırsat vermemek için kullandık!”

Bay Kemal, tatmin olur mu? Tekrar soruyor! “128 milyar dolar nerede?”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı  Cemil Ertem cevap veriyor: “128 milyar dolar hesabını nasıl yaptıklarını bilmiyorum ve bu hesaba ulaşamıyorum!..” 

CeHaPe zihniyyeti bu! Fasıla vermeden soruyor: “Arkadaş, nerede bu para?”

Erdoğan tekrar cevap veriyor: “Tutturmuşlar şu kadar para nerede?.. O kadar para, hepsi bu milletin hazinesinde Merkez Bankasında!.. Kaybolan birşey yok!..”

Bay Kemal yine sormaya devam ediyor! “para nerde?” 

Bu sefer Yiğit Bulut televizyondan cevap veriyor: “128 Milyar dolar rezerv hiç olmadı ki!  Nerede o kadar para?”

Müslümanınki inanmak!
Biz ona da inanırız, ötekine de inanırız, berikine de inanırız da,
bu atayiz ecnebiler inanmıyor!

 

O polis ne düşünür?

Bir zaman önce Kahramanmaraş’ta; motosiklete binmiş karı kocayı durdurarak “sizde sosyal mesafe kalmamış!” diye uyarıp, adamın karısını motorsikletten indiren ve kadını yayan, kocayı da motosikletle yalnız gönderen; güven ve istikrar konusunda hassas, görev aşkıyla dolu polis kardeşim!
Önceki gün “Güven ve İstikrar Kongresi”nin tribünlerini görünce ne düşündün acaba?
Hayır, bunlar karı koca bile değil!

 

Dahiyane kongre

Bir partiye bu kadar kötülük yapılır mı?

Zamanlamasından içeriğine kadar, şekline şemaline kadar..
Otobüsler, kapıda kalanlar, içeri yığılanlar, tribündekiler, ayrıcalıklı zemindekiler ve sandalyeleri onlardan bile ayrıcalıklı konumlandırılmış Hanfendi ve Reis..

Bu kadar kendi ayağına sıkan bir organizasyonu, herhangi bir acemi PR’cı, herhangi bir toplantı kongre organizasyon şirketi yapmaz. 

Yapılabilecek her hatayı bu kadar özenle bir araya getirebilmek özel bir çaba ya da üst akıl gerektirir.

Taa bilmem nereden ismiyle davet edilmiş, otobüse binip herşeyi göze alıp kongreye gelmiş ancak içeri alınmamış Ak Partili bile isyanda: “Sırf bu yüzden artık Cumhurbaşkanına oy vermeyeceğim!” diye öfkeyle çekip gidiyor. 

Reis kürsüye çıkıyor…
İlk yirmi dakika boyunca, ellerinde pankartlarla tribünlerde, grup grup yerleşmiş, 81 ilden gelen delegelere ve misafirlere adeta bir “nane şekerci manisi” eşliğinde, şehir isimlerini sayarak tek tek “Hoşgeldin!” diyor.

… 

Name olsam tellerine, kurban olam yollarına;

Ardahan! Hoşgeldin!..

Senin gibi yari olan, neyler ayvayı narı;
Artvin! Hoşgeldin!

Sırası gelen grup, bu temennayı; kentlerinin ismi yazılı flamaları, pankartları kaldırıp sallayarak, bağırış çağırışlar ve alkışlar eşliğinde karşılıyor.

Artık sonlara doğru gelinmiş…

Şanlıurfa’ya Şırnak’a, Tekirdağ’a hoşgeldin dedikten sonra;

“Kendisi bir bağ içinde, bizim gönlümüz onun içinde!” manisini okuyor…  

Daha ilin ismini söylemeden gözleriyle bir ince taradığı salonda Tokat flamalarının hareketlendiğini görüyor.

Bir nefeslik duruyor. Şaşkın bir ifadeyle:

“Nasıl da anlıyorsunuz ya!” diyor Tokat sıralarına doğru.

Anlarlar!..
Grupların oturma düzeni karışık ama “Hoşgeldin!” sırası alfabetik yazılmış. 
Lakin siyasetin emsalsiz ve dahi ismi, illeri alfabetik sırayla okuduğunu Zonguldak’a gelene kadar anlamıyor..

Organizasyonun sahibi belli!

 

İlerleme var! 

Önceki Merkez Bankası Başkanı “teşekkür” edeli kaç gün geçti…
Türk lirası her geçen gün eriyor.
Ama ne sorumlu Bakan’ından ne de sorumsuz Cumhurbaşkanı’ndan, hassaten bu konu ile ilgili tık yok!
Görüldü ki olay; ortalıkta görülmeyeli “ekranı dolduracak kıvama gelmiş” endamıyla ve jentivertif takım elbisesiyle kanal kanal dolaşan ‘Jöleli’ olarak bilinen “ekonomi dahisi” arkadaşın savunmasına havale edilmiş.. 

E, buna da şükür!
Bu açıklamayı da yine Malatya Valisi’ne yaptırabilirlerdi.  

 

—-

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir