LOMBOZ 27 MART 2022 PAZAR

 

Zihin kayması

Eski AKP milletvekili, ‘Yeni Şafak’ yazarı Mehmet Metiner diyor ki: “Bizi götürse götürse ekonomi götürür!.. Yoksa 6 değil, 16 muhalif parti bir araya gelse hikaye!”

Bu iktidar yanlısı arkadaşlarda sanki ciddi bir “analitik kayma” var.
Kayma, en tepedekinin, ekonominin en büyük banknotunu “liracık!” olarak ifade etmesiyle başlıyor! 

Tıpkı, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürünün, ‘uzayan et kuyruklarına engel olmak için zam yapma’ açıklaması gibi; 

Tıpkı, AKP Genel Başkan Yardımcısının, “Köprüden geçmeden para vermesi vatandaş için ekstra bir imkandır!” diyebilmesi gibi;

Tıpkı Maliye Bakanının “Hamdolsun, TL’yi tarihinin en düşük değerine biz getirdik!” diye öğünebilmesi gibi..
Tıpkı ​​AKP Elazığ milletvekili Zülfü Demirbağ’ın pahalılıktan yakınan vatandaşa çözüm olarak “iki kilo domates yerine iki adet domates alsınlar” önerisinde bulunabilmesi gibi…

Metiner de diyor ki: “Bizi götürse götürse ekonomi götürür!”

Ya ne götürecekti?
Bırak da, beceremiyorsan ekonomi seni götürsün!

Yahu arkadaş, millet bir partiyi iktidara neden getirir?
Ülkeyi ve bunun en önemli ayağı olan; o olmazsa hiç birşeyin yönetilemeyeceği ‘ekonomiyi’ yönetsin diye!

Eğer bir iktidar, yirmi yılda bırakın ekonomiyi yönetmeyi, idare etmeyi, Maliye Bakanının itiraf ettiği gibi, milli parasını tarihin en dip noktasına getirmişse, çökertmişse bırakın da sizi o ekonomi, götüreceği yere kadar götürsün!  

Çok anlatılır ama yeri geldi:

Napolyon komutanına sormuş: “Neden yenildiniz?”
Komutan cevap vermiş: “3 tane nedeni var!
“Say” demiş Napolyon!..
Komutan saymaya “Barut bitti!” ile başlayınca, sözünü kesmiş. 

“Gerisini saymaya gerek yok!”


Sayın Metiner, sizinkiler ekonomiyi bitirmişlerse başka birşey saymaya gerek yok!

Tabi ki sizi ekonomi götürecek!

Yolunuz açık olsun!

 

 

Köprüyü de CHP yaptı deyin olsun bitsin!

AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Turan, aynı paragraf içinde

“Köprüden geçmeden para verilmesi vatandaş için ekstra bir imkandır…” dedi.

Sonrasında, dünyanın en fazla devlet ihalesi alanlar sıralamasında, yasal kayırmalarla ilk beşe giren şirketlere ‘çete’ diyenlere, “İnsanlara ‘beşli çete’ denir mi ya? Çok ayıp bir şey bu!” diyerek ikinci özlü sözünü sarf etti.

Aynı paragrafta, “Çete diyorsunuz ama köprüyü yapan şirketlerden biri de CHP milletvekilinin şirketi!” ifadesini kullandı.

İlk iki cümle, yandaş basında neredeyse hiç yer almazken bu son cümle aynı mecrada adeta haftanın flaş başlığı oldu! 

O halde gelelim Turan’ın “CHP Milletvekili’nin şirketi” dediği ‘Yapı Merkezi’ isimli şirkete…
Soru şu:

Şirketin ana hissedarı olup; 2002-2007 arasında, CHP’den bir dönem milletvekilliği yapmış Ersin Arıoğlu ne kadar CHP’li?

Avrasya Tüneli’nin, Ankara-Sivas, Ankara-Konya, Karabük-Zonguldak demiryolu projeleri yanında birçok devlet projesinde yer alan Arıoğlu için, bundan 11 yıl önce, ‘SOL gazetesinde’ yayınlanan bir makalede, “AKP’nin bu büyük projesinin arkasındaki kişi olan Ersin Arıoğlu’nun geçmişine bakıldığında ‘eski CHP milletvekili’ sıfatının, önem bakımından hayli gerilerden geleceği görülüyor“ deniliyor ve Arıoğlu’nun ICG denilen uluslararası bir düşünce şirketinin yönetim kurulu üyesi olduğunu, sonrasında da danışmanlığını yaptığını belirtiyordu?

“Ne ifade ediyor, ne önemi var ICG yöneticisi, danışmanı olmasının?” diye soranlara aynı makalenin devamını özetleyerek cevap vereyim!

Makalede, ICG yani Uluslararası Kriz Grubu’nun, ABD ve Nato ülkelerinin yanında, finansörleri arasında Saros’un da bulunduğu belirtiliyor, 60 ülkede gözlemci ağı bulunan ve kriz durumlarında “stratejik düşünce” hizmeti sunma adı altında, emperyalizmin tüm sınır ötesi savaşlarını destekleme ve saldırılara öncülük etme çabası olduğu ifade ediliyordu.


Vaktiyle Ekmeleddin’i de aday yapan CHP, işini ‘sıfır hatalı’ yürütmüyor!..
Hiç hata yapmadığını da söylemiyor!..


Sadece şunu hatırlatayım..
Bülent Turan’ın sözünü ettiği tarihte, mesela Abdüllatif Şener AKP milletvekiliydi.

Mesela Devlet Bahçeli, AKP’yi devletin kamburu olarak niteliyor, Erdoğan’ı ‘vatan hainliği’ ile suçluyordu! 

Mesela şimdi AKP’den Ağrı Belediye Başkanı olan Savcı Sayan da o tarihlerde CHP’liydi.
“Değiştik!” diyen Tayyip Erdoğan için; “Yılanlar da gömlek değiştirir ama zehirleri bitmeeez!” diye haykırıyordu kürsülerden.
Hele o tarihlerde Fetö ile AKP, kolkola, sarmaş dolaş yürüyorlardı hedefe!..

Sadece Çanakkale Köprüsü değil, bu iktidar tarafından dağıtılan bir çok projenin altında imzası olan Ersin Arıoğlu çıkıp “Evet ben bugün de CHP’liyim!” diyor mu?
Ona bakın siz!..

“Çete demek çok ayıp!” diyen Bülent Turan, ‘ayıp’ı sorgulayacak ise; Saros ile telefonu aynı semtte sinyal verdi diye beş yıldır Osman Kavala’yı hapiste tutan abilerine; Saros’un maddi destek verdiği ICG’nin yönetiminde bulunan, danışmanlığını yapan Ersin Arıoğlu’na nasıl ve ne karşılığı bu kadar ihale üstüne ihale verebildiklerini sorgulasın! 

 

Akaryakıt fiyatları Almanya

Rusya’nın Ukrayna operasyonu tuhaf bir paradoks yarattı.
Bir yandan ekonomi yönetimimize; kötü gidişin sebebi olarak mazeret sunarken,

diğer yandan daha da kötüye gidişin otobanların açtı.

Doğrusu şu ki bizim krizimiz savaştan, pandemiden çok önce çok ciddi bir şekilde başladı.
Pandemide mayalı hamur gibi kabardı.
Rusya -Ukrayna olayı ise üzerine tüy dikti.

. . . 

Bizim krizimiz, bu iktidarın o koltuğa oturması ile başlayan, garip bir ısrarla devam eden ‘ülkeyi üretimden uzaklaştırma’ krizi, üretilen yerleri büyütmek yerine, satıp satıp savma krizi.
Uzmanlar, bilenler uyardı ama vatandaş acı tazeyken pek hissedemedi!

Bilinç dışı ve istemsiz yapılamayacak, ancak talimatla meydana getirilebilecek bir yıkım! 

“Krizde bizim suçumuz yok bütün dünya aynı durumda.” diyenler, pahalılığın en başat sebebi olan ‘akaryakıt fiyatları’ artışının sadece bizde değil bütün dünyada böyle olduğunu söyleyerek masum olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlar.

Oysa akaryakıtta, son on yılda bütün Avrupa’da fiyat artış ortalaması yüzde yirmileri bulmamış iken aynı sürede bizdeki artışın yüzde beş yüzü bulması bunun böyle olmadığının en somut kanıtı.

Çünkü akaryakıt üreten ülkeler akaryakıtı her ülkeye üç aşağı beş yukarı aynı fiyata satarlar. Onu pahalı yapan şey senin milli paranın düşen değeridir.

Örneğin Almanya’da akaryakıt fiyatı on yıldan bu yana 1.7 Euro düzeyinden 2 Euro’ya çıkarak sadece %20 civarında bir artış kaydetmişken aynı sürede bizdeki fiyatlar 4.5 liradan 24 liraya kadar çıkarak yüzde beş yüz arttı. 

Kimse kıvırmaya kalkmasın, insanların reel gelir düzeyini ve buna bağlı yaşam kalitesini, 10 yılda bir kaç kat düşüren fark, bizim ekonomi yönetimimizin beceriksizliğinin ya da daha kötüsü “becerisinin” katma değeri.

Nokta!

 

Patronlara açık mektup!

Zenginler kulübünün sesi neden hiç çıkmıyor?

Emre Özpeynirci, geçtiğimiz hafta acı gerçeğin manşetini atmış.

“En ucuz otomobil 500 bin TL oldu sektörden tık yok!”

Bu ülkenin gençleri, bırakın ev alma, yuva kurma; bir otomobil alma hayali bile kuramaz hale getirildi..

Kısa günün karı anlayışı ile iktidar ile kol kola, olanlar dışındaki büyük işverenlere, patronlara, samimi bir seslenişte bulunmak istiyorum.

Arkadaşlar!

Bu ülkenin insanlarının bu kadar fakirleşmesine sesinizi çıkarmayarak, onların alım gücünün bu kadar yerlerde sürünmesine göz yumduktan sonra, depolarınızdaki ürünleri, ya da üreteceklerinizi kime satacağınızı düşünüyorsunuz?

“Son vatandaş da buzdolabı alamaz hale geldiğinde, hisse senetlerinizin yenilebilir bir şey olmadığını anlayacaksınız!”

 

Bir Bilal kalmıştı!

Editörlerin gözlerinden öpüyorum…
Dünkü Pencere’de, efsane bir ekonomi sayfası vardı..

Haberleri kıyaslamalı olarak okuyup, bir bütün olarak değerlendirdiğinizde, Türkiye’deki tabloyu öyle net ortaya koyuyor ki üzerine söyleyecek bir şey kalmıyor!

Diğer haberleri bir yana bırakalım, sayfanın bir köşesinde, küçük reyiz Bilal Erdoğan’ın, “ABD’de 3 bin dolar maaş alan birisi ile Türkiye’de 5 bin TL maaş alan aynı düzeyde yaşıyor” şeklindeki bir açıklaması var.
Bu haberin hemen sağında Türkiye’de Açlık sınırı 5 bin 750 TL olduğu bilgisi bulunuyor.

İki veriyi üst üste koyunca ABD’de 3 bin dolarlık bir aylık gelirin açlık sınırı altında olması gerekiyor ki asgari saat ücreti 15 dolar olan bu ülkede tanıdığı olanlar 3000 dolar gelir ile aç kalıp kalmadıklarını bir soruversinler! 


Bu en hafif tabirle kandırmacayı, dünyada her şeyin fiyatını belirleyen en baskın ürün olan motorin karşılaştırması ile noktalayalım.


ABD’de 3 bin dolar ile 2300 litre motorin alınabilirken;
Türkiye’de, Bilal’in eşdeğer olduğunu söylediği 5 bin liraya ancak 208 litre motorin alınabiliyor.
2300 litre nere 208 litre nere?

Bilal kardeşime göre bu ikisi aynı!


Allah da bizim belamızı versin!

Ekonomide sırt kündesi yapıp arkaya dolanarak iki puan almayan bir Bilal eksik kalmıştı, o da tamam oldu!

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir