LOMBOZ 28 MAYIS 2021 CUMA

 

 

Kadınlara: C Planı

Turgut Özal “Anayasa’yı bir kere delmekle birşey olmaz!” demişti.

Ama o yol bir kere açılınca “Birşey oldu!”

Bir kereyi kim kaybetmiş? Anayasa’nın kevgire dönmüş haline bile razı olduk.

Maatteessüf ortalıkta Anayasa, babayasa kalmadı!

Şimdi taze Aile Bakanımız Derya Yanık; patenti Turgut Özal’a ait “bir kereden birşey olmaz!” mealinde bir yaklaşım ile

“Pandemi döneminde kadına şiddetin artışının ‘tolere edilebilir’ düzeyde” olduğunu söylüyor. Sonra da, “Ben o sözü İstatistiki manada söyledim!” diye açıklama getiriyor.

Bu sözleri, vurduğu yerden toz çıkartan, Habertürk fatihi, erkeklerin erkeği “İçişleri Bakanımız”dan duysak neyse!

Hem Türkiye’deki ailelerin yediemini, baş koruyucusu, hem lisans diplomasına sahip bir hukukçu hem de bir kadın aile bakanının ağzından işitiyoruz!

Nezaketsizlik olmasın diye, “Sayın bakanım, siz hayatınızda bir kerecik, hani o küçücük kız çocuğunun önünde, gece yarısı caddenin ortasında çığlık çığlığa dövülen kadın misali, ‘tolere edilebilir’ bir erkek şiddetine maruz kaldınız mı?” diye soramıyorum!

Bu durumda, kadınlara ‘C Planı’nı öneriyorum:

“Derhal son bilezik satılacak. Kocadan gizli karate kursuna başlanacak! 

Siyah Kuşak, 10’uncu Dan’a gelene kadar da herif haberdar edilmeyecek!”

Sonrası…  

Artık öğrense de kendi bilir!

 

Venezüela Peyniri soruşturma tutanaklarından

-Rafet efendi! Şu Venezuela’dan peynir olayı için soruşturacağımız kişiyi içeri alın!

-Aldık efendim. İşte bu arkadaş!..

-Otur!..  Kimsin sen?

-Haldun!

-Haldun… Haldun… (dosyaları karıştırır..)

Bu “ib.. Haldun” dedikleri sen misin yoksa?

-Yok efenim estağf… 

-E, hep öyle diyorlar ya! Meşhur!..

-Ha!.. O İbni Haldun efendim! Yani Haldun’un oğlu, ‘ibn’ manasında.

-Haldun sensin!  Oğlun mu ib..?

-Yok efendim, oğlum ib.. değil.. İbni: oğlu demek diyorum…

-Haldun, ib.. oğlu ib.. mi?

-Yok canım abim!.. Haldun niye afedersiniz ib.. olsun, oğlu niye ib.. olsun durduk yerde? Töbe töbe!..

-Kim ib.. o zaman kardeşim?! İb.. nereden çıktı? Sen Haldun değil misin?

-Güzel abim!. Herşeyi bi unut! Baştan alalım. Ben Haldun.. İb.. mib.. yok!

-Abim deyip durma bana!.. Savcı Bey de!.. Efendim de!

Neyse! Şu Venezuela işine geçelim! Soyadın ne?

-Hoppaa!..

-Anlamadım!.. Soyadın?

-Şey, efendim! Bu durumda onu söylemesem!..

-Bu durumda derken?

-Soyadımı diyorum efenim!.. Söylememe hakkım varsa onu kullanmak istiyorum!
-Olum! Soyadını söylesene yav!.. NE DEMEK SÖYLEMEME HAKKI! ÇILDIRTMAYIN ADAMI! PİTBULLAŞTIRMAYIN LAN BENİ! (masadaki bişeyleri sağa sola atar..)
-Eee, şey.. Peki!. Soyadım Donsuz efendim!

-Kim Donsuz?
-Soyadım Donsuz efendim.. ‘Don’u yok manasında yani!

-(Aşağıya doğru bakarak) Donsuz!? 

-Yok efendim, öyle değil! Baba tarafım İspanyol seferadlarından. Vaktiyle oradan gelmişler. Don orada ünvan demek ya.. O manada.. Ünvanı yok yani..

-İspanyollar mı donsuz?

-Hayır efendim! İspanyollar niye donsuz olsun? 

-Sen diyorsun ya işte donsuz diye!.. Demiyor mu Rafet efendi? Ben mi yanlış anlıyorum!

-…

-Efendim, Don Pedro Ramirez gibi mesela. Burada Don papaz filan demek!..
-Papaz?!.. Neyse şu Marsilya peyniri meselesine gelelim.. 

İsim Haldun Donsuz du değil mi? 

 

Bir bakan nasıl ceza alır?

Bildiğiniz gibi yeni sistemimize göre bakanlar artık milletvekili değil.
Bakanlar, Cumhurbaşkanının bizzat atadığı, istediği zaman da görevden aldığı Cumhurbaşkanlığı memurları.
Tıpkı Cumhurbaşkanı yardımcıları gibi.

Bu nedenle kendileri hakkında mecliste fezleke filan hazırlanamıyor.

O halde yeni sistemde, mevcut yasaya göre bir bakan, yaptığı kanunsuz bir işten dolayı, misal kendi firmasından, kendi bakanlığına, piyasa fiyatının üzerinde dezenfektan sattığı faturalarla belgelenmiş ise nasıl ceza alır?

Hiç bir şekilde almaz!

Allah allah!.. Nasıl mı olur?

Adım adım anlatalım.
Önce mecliste bir araştırma önergesi verilerek eğilim yoklanır.

“Tamam, araştıralım bakalım” denilse de yetmez!

301 milletvekili oyu ile soruşturma önergesi verilir. 

Tamam soruşturalım denilse de yetmez!

360 milletvekili oyu ile soruşturmaya karar verilir. Soruşturma komisyonu kurulur.

Komisyon suçlu bulsa da yetmez!

400 milletvekili onayı ile bakan mahkemeye verilir. 

Mahkemeye verilse de yetmez!

Anayasa Mahkemesi üyeleri yapılan “Yüce Divan yargılaması” sonucu bakanı suçlu bulması gerekir.

Anayasa mahkemesi suçlu bulsa da yetmez!

Nasıl yetmez yahu? İşte Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan filan?

Yeni sistemimize göre, Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar ömür boyu dokunulmazlığa sahip. O zırhı bir kez kuşandın mı mübarek, adeta derine yapışıyor.
Evde eşini, mahallede komşunu dövsen cezası yok!

Anladık mı şimdi İçişleri Bakanı’nın:“hadi, savcılar soruştursunlar beni” diye rahat rahat, gerine gerine yol vermesinin esbabı mucibesini?

Peki o halde yukarıdaki 300, 500, komisyon, önerge tiyatrosu niye?

Valla onu değil ben, o yasayı yazan hukukçular bile izah edemiyor!

 

Duruş

Sedat Peker’in görüntülü telefon ile konuştuğu dostlarının kendine özgü duruşu sosyal medyada çok kişinin dikkatine mazhar oldu.

Ben konuyu araştırdım ve bunun bir “Selam Reis! Ne kadar samimiyiz değil mi?” deme şekli olduğuna kanaat getirdim. 

Yine de meseleyi diğer telefon görüşme kayıtlarında istatistiki olarak netleştiririz. 

Belli ki nasılsa daha çok kayıt izleyeceğiz.

 

Pamuk tıkama

Sanayideki bir arkadaşın morgda tanıdığı varmış.
Bu ara o kadar vefat eden olmuş ki; “Artık mevtalara pamuk tıkama yerine silikon tabancası ile silikon basıyoruz!” demiş. 

Buna inanamadım.

Arkadaş bunu anlatınca oradan bir Karadenizli kaporta ustası atıldı:

“Ula!” dedi “Ha bu inşaat şirketlerine iş yaratmak için bi kararnamelan mabadımıza C30 peton da töktürür bunlar. Bu aralar mümkün olduğu kadar ölmemeye gayret edin, benden söylemesi!”

 

Cevabını bulamadığım sorular!

 

Bir ülkede, bütün devlet ihalelerinin neredeyse tamamına yakını 5 şirket arasında dönüp dururken ihale yasası, tek bir iktidar boyunca neden 192 kere değiştirilir?

Sonuçta atla deve değil. Ortada yapılacak bir iş var, iki tane de şık var.

-Birisi bu işi ya yap-işlet-devret usulü yapacak; 

-Ya da devletten parasını alarak yapacak.


Bu devlet, ilk defa bu iktidar zamanında ihale vermediğine göre bunun mevcut bir usulü, bir yasası vardı.
Diyelim ki bazı yerleri size uymadı. Üç beş yerini değiştirdiniz, eklediniz, attınız, tuttunuz!

“192 ne abi ya?” 

İktidar sürecinde; yarısı, Kalyon, Kolin, Cengiz, Makyol, Özgün Yapı’ya verilmiş olmak  üzere, ilk yirmi şirkete verilen ihale sayısı 150, hadi son bir yılda verilenlerle birlikte 160 olsun!

Ufak tefekleri saymazsak 160 ihale, 192 değişiklik!

Anlamadım!

Her ihaleye özel bir yasa mı çıkarılıyor?

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir