Lomboz 31 TEMMUZ CUMA 2020

Lomboz 31 TEMMUZ CUMA 2020

Pilav Tenceresi Şeklinde Ekonomik Kriz!
Haftanın en şık kriz yorumu Karar Gazetesi Ekonomi Yazarı İbrahim Kahveci’den.
Kahveci diyor ki:
“Ekonomik krizin “V” şeklinde, veya “double V” şeklinde hareket edeceğini söylüyorlar!.
Yani ekonomi dibe vurup çıkacak ya da dibe vurup çıkıp tekrar dibe vurup tekrar çıkacak!. Hayır!.. Kriz V ya da W şeklinde değil, ‘tencere’ şeklinde hareket edecek!..” diyor..
Yani demek istiyor ki, kriz:  -I_____I-  bu şekildeki pilav tenceresi gibi hareket edecek! ..

Dibe dalacak uzuuun bir süre dipten gidecek, sonra yukarı çıkacak.
“V” ve “W” tanımı analitik bir tanım.
Vuruyor, çıkıyor! Matematik bir ifade…
Ama hocam,
bu pilav tenceresi tanımı biraz muğlak!
Tencere kaç kişilik?
İki kişilik ise diyelim ki dayanabiliriz..
Ama düğün pilavı tenceresi gibi böyle sanayi tipi birşey ise vallahi yandı gülüm keten helva!

 

Tavuk ve Horoz Yaklaşımı

Adam milletvekili..
Herkes tanıyor kendisini.
“Sırma bıyıklı Yeliz” diye kime sorsanız söyler!
Mübarek ismini yazmaya gerek yok!

Hazretin, kadın ve erkek eşitliği konusunu algılama biçimi “Tavuğu horoz yapmaya çalışmak” şeklinde tezahür etmiş..

Yani böyle genişçe bir kesim var! 

“Kadın ve erkek eşit olmalı” dediğinizde, akıllarına, kadına penis takmak ya da erkeğe çocuk doğurtmak gibi şeyler geliyor!
Belli ki bu muhterem de onlardan!..

Kadının, karar verme, oy kullanma mekanizmalarında eşit olma hakkı gelmiyor..
Ev kadını diye tasnif edilen kadının güvenceli yaşama hakkı gelmiyor,
Kadının yüklendiği ağır biyolojik yük nedeniyle iş hayatında yaşadığı adaletsizliğin tolere edilmesi hakkı gelmiyor.
Kadının şiddet görmeme hakkı, töre diye öldürülmeme hakkı gelmiyor,
Ünzile’nin bir kaç koyuna, çocuk yaşta, iki karılı ağaya üçüncü eş olarak satılmama hakkı gelmiyor,


Ne geliyor?
“Tavuktan horoz olur mu?”
E, tabi sen kendinden “Sırma bıyıklı Yeliz” yaparsan, senden kadın erkek eşitliğinin matematiğini de başka türlü kurmanı bekleyemeyiz!



Suçlu Ayağa Kalk!

Ülkenin içinde bulunduğu bu aşama çok kritik ve can sıkıcı bir aşama.. 

Bunun suçlusunun, bugün ülkenin iç ve dış birikimlerini yok olma noktasına getiren bu “dar’ül harp taifesi” olduğunu düşünmüyorum. 

Bu fırsatçı tayfa, bildiğini, anladığını ve fırsat bu fırsat deyip elinden geleni yapıyor.
Es kaza, bir veçhile ellerine geçen ganimetten kelimenin tam anlamıyla “kılıç hakkı” alıyor!..

Bugünkü durumun suçlusu; bu dönemin öncesinde, bir kaç kuşaktır borularını öttüren mirasyediler.. 

Bugünkü durumun suçlusu; bu ülkenin dört bir cephesinde, azıksız, çarıksız canını verip, memleketi binbir meşakkatle kurtararak geleceğe emanet edenlerin mirasının üzerine çöken siyasetçisi, bürokratı, askeri, entellektüeli, yazarı, çizeri biz ve bizden bir önceki kuşağın içinde bulunduğu son birkaç kuşak!

Sağcısı malı götürmek, zenginleşmek üzerine bir dünya kuran, solcusu felsefi konformizmine halel getirmemek anlayışı içerisinde mabadını yayarak sadece laf üreten son bir kaç kuşak.
Elbette her ikisinin de istisnaları var!
(Kızma! Hadi sen o istisnalardan birisin diyelim!)

Şimdi yapılacak tek şey kaldı. Daha doğrusu tek tutar dal! 

Çatışma noktalarını, özel farklılıkları olabildiğince budayarak, bu tek adam monokrasisine doğru gidişin önünü kesmek isteyen ve bunun için ortak bir cephe oluşturarak tek gündemli bir masa etrafında birleşen dört beş siyasal yapıdan kendine en yakın bulduğun birini destekleyip onları bu masaya adamakıllı oturmaya zorlamak.
Hatta bu değişim gerçekleşene kadar zinhar masadan kalkmamalarını sağlamak..

Hayalini kurduğumuz, ülkenin kalkınmasına, insanımızın aydınlanmasına, çocuklarımızın geleceğinin kurtarılmasına yönelik her eylemde sonuca, ancak ‘bu girişimlere fırsat veren’, “Düzeltilmiş Cumhurbaşkanlığı” veya “Geliştirilmiş Parlamenter Sistem” ya da adı her ne olursa olsun, yasama, yürütme, yargı sacayağının üzerine kurulacak bu ‘yeni ana yapı’ sonrasında bir adım daha yaklaşma olanağı bulabiliriz. 

Önce zemini futbol oynamaya müsait hale getirmeli, sonra topumuzu alıp sahaya dalmalıyız.

Yoksa çamur içerisinde debelenip dururuz.

 

Reiz Diyorki:
Muhalefet adına tek yaptıkları şey bizi ve hükümetimizi çoğu iftiraya varan ifadelerle karalamaktır!”

İftirayı= suçlama, karalamayı=eleştirmek olarak yumuşatırsak -ki bu adli sistemde diğer şekilde mümkün olmadığını biliyoruz- bir muhalefetin yapması gereken bu değil mi?
Adı üzerinde muhalefet!.
Amacı sizi yenerek yerinize o koltuklara oturmak!
Sizi eleştirmesinin, yanlış yapıldığını düşündüğü işlerle sizi suçlamasının nesi yanlış?

Unutmayın!

İktidar, her yönetim türünde var. Ama muhalefet sadece demokrasilerde var.


0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir