LOMBOZ 5 HAZİRAN CUMA
LOMBOZ 5 HAZİRAN CUMA
Olayı Bir Dizi Gibi Anlatalım?
Hep söylüyorum.
Bu kararları Erdoğan değil, Beştepe’deki sayısı 21 olarak açıklanan, çarpan etkisi ile bir kaç katı olduğunu sandığım bir danışman ekibi alıyor. Onlar yazıyor, onlar çiziyor Erdoğan uyguluyor!..
Erdoğan o ekibin “Mega Starı.!” Yani bir nevi “Tarkan”ı..
Son sözü tabiki o söylüyor.
Çünkü son sözü ona söyletiyorlar..
…
Son belediye seçimleri, Beştepe’deki iktidar senaristlerinin bütün ayarlarını bozdu.
Haliyle senaryo yenilendi..
İktidarın temellerinin sallandığı görülünce güncellemeler yapıldı.
Duruma göre yeni hikayeler yazıldı. Çekimler başladı! Bir iki deneme çekimi yapıldı..
…
Yönetmen, yenilenmiş bu senaryonun sezon çekimlerinden biri için de dün “motor!” dedi..
Dizi, ayrıştırma temasını işliyor. Mottosu, “Ayrıştır ve iktidarda kal!”
PKK’nın varlığı bu temaya hayat kazandırıyor.
Bu nedenle senaryonun, din temelli aksiyonları yanında hiç vazgeçilmeyen en temel ikinci aksiyonu, HDP’yi sürekli PKK’nın yanına doğru itekleyerek onu sistemin kötü çocuğu pozisyonundan çıkarmamak.
Ve mümkün olduğu oranda CHP’yi de HDP’nin yanına doğru sürerek ikisini birlikte göstermek.
HDP ve CHP’yi bir sepette göstermek için yazılan bu bölümün çekimleri, Devlet Bahçeli’nin, bir kaç gün öncesinden “Millet Meclisi dokunulmazlığına ilişkin beklentiler karşılanmalıdır!” sinyali vermesi ile başlıyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcılığı Makamı da, aslında yargının çok önceden bizzat göndermesi gereken ve belli ki senaryo yazarları tarafından merkeze çekilerek günü gelmesi için bekletilen talimatı meclise gönderiyor.
Meclis Başkanı okuyor ve yargılama süreci bitmedi iddialarına rağmen üç milletvekilinin dokunulmazlıkları kaldırılıyor.
…
Senaryoya göre beklenen etki, hem sancılı gündemi değiştirmek, hem de HDP ve CHP’nin aynı pozisyondan savunmaya geçmesini sağlayarak, bir arada görüntülerinin TV’ler aracılığı ile tescillenmesi.
Koronaya rağmen sezon çekimleri süren tek dizi bu!
İlgi ve merak ile izliyoruz..
——
ESPRİ HAYATIN DİĞER YARISIDIR
Bilgi evrenseldir ama kültür çoğu zaman yereldir.
Kültür memlekettir!
Memleket ise etrafında espri yapabileceğin insan olmasıdır.
Etrafında insan olmazsa değil, esprisini anladığın, esprinden anlayan insan olmazsa yalnızlık başlar..
…
Mesela, Amerika’da, Sunay Akın’ın şu şiirini bir Amerikalı’ya okusanız;
“Ne zaman bir çocuk ölse,
Gözü evlerinde,
Annesinin kavurduğu helvada kalır!”
Amerikalı, oradaki en vurucu, en hüzünlü ögeyi:
“..aklı babasının aldığı hamburgerde kalır!” gibi çevirmeye anlamaya çalışır.
Şiirin ruhu gider.. Şiir, o kutsal hüznünü kaybeder.
Çünkü onların kültüründe ‘ölenin ardından helva kavurmak’ gibi bir adet yoktur.
Çocukları helvayı bilmez!..
Helvaya “helve, helve!” diyerek, tencerenin çevresinde yalanmaz!
…
Esprinin mutlaka mizah olması gerekmez.
Espri yerine “şaka” yı kullananlar vardır ya, şaka, espriyi karşılamaz.
Bir şiirin anlattığı şey de bir espridir.
Espri yapamadığın, esprinin anlaşılmadığı, yapılan espriyi anlamadığın yerde yaşamak çok zordur!
Ve maalesef aynı kültürde, aynı dilde yetişmediğinde, kültürel kodlar buna epeyice engel çıkarır.
Hayatın bu en güzel yanını tercüme edemedikçe ciğerin ince ince kesilir..
Eksilirsin..
Gurbet daha çok bu yüzden gurbet, memleket bu yüzden memlekettir.
…
Ülkemizin gençlerinin çoğunluğu, hatta 19 yıldır yönetimi belirleyen Ak Parti’li gençlerin bile %60’ı, düştükleri umutsuzluk yüzünden Türkiye’de yaşamak istemiyor, bir Batı ülkesine göç etmek istiyormuş.
Gençler! Yapmayın!
Memleketinizi terketmeyin!
Esprisini anlamadığınız, esprinizi anlamayan diyarlara gitmeyin!
Heder olmayın!
—-
Tanıdığım bir 65 yaş üstü isyan etti:
“Tıktığınız dört duvar arasından dışarı salın bizi!.. Nefes alamıyoruz! Biz bir isyana başlarsak öyle Gezi protestosuna, Amerika’daki George Floyd isyanına filan da benzemez! Yer yerinden oynar!” dedi..
“Ne yaparsınız?” diye sordum..
“Küseriz! altından kalkamazsınız!” diye cevap verdi.
Düşündüm!..
Valla doğru!..
—-
Bir söz
Hileyle de olsa iyi olun!
Ömrünüzün geri kalanı, kötü olmanızın açtığı yaraları sarabilecek kadar uzun olmayabilir..
—–
Tek Umut Mutasyonda
En basit şekliyle özetlemeye çalışayım.
Koronanın, bu abdestle, ‘grip virüsü’ gibi bir virüs haline gelmesi 20 yıldan fazla sürecek.
Aşının bulunup uygulanması ise en az beş yıl!
Onun da sürekli koruyuculuk garantisi olmayacak.
Bu durumda, kısa vadede tek umut mutasyonda.
Virüs sadece konakta çoğalabiliyor. Konak dışında yok oluyor.
Bir insana bulaştığında kısa sürede, kendisine benzeyen milyarlarca kopyasını üretiyor.
Bu kopyalar içerisinde bir kısmı arızalı kopyalanıyor. Birebir orjinaline benzemiyor.
İşte biz bu örneğe ‘Mutant’ diyoruz. Olaya da mutasyon.
Evrimin kilit olayı da bu!
Haliyle mutantlar, tesadüfen farklılaşan gen parçalarına bağlı olarak farklı farklı özellikler taşıyor.
…
Diyelim ki ‘aynı suj’dan yani aynı kaynak virüsten kopyalanan bir mutant “daha hızlı ve kolay bulaşıcı ve öldürücülüğü çok yüksek” bir özellik kazanmış olsun. Biz buna “kötü virüs” diyelim.
Başka bir mutant yine “daha hızlı ve kolay bulaşıcı fakat öldürücülüğü çok düşük!” bir özellik kazanmış olsun.. Buna da “iyi virüs” diyelim.
Yarış start aldığında her ikisi de aynı hızla bulaşmaya başlayacak, ancak öldürücülüğü yüksek olan, kötü virüs, konaklarını öldürdüğü için onlarla birlikte gömülecek ve bulaşma şansını, yani kendisinin hayatta kalma şansını gittikçe yok edecek.
Öldürücülüğü çok az olan iyi virüs, konaklarını öldürmediği için çok hızla yayılmaya devam edecek ve kısa bir sürede tüm toplumu sararak, genel yapısı aynı olduğu için onları öldürücü olana karşı da bağışık hale getirecek. Yani onların bir tür doğal aşısı haline gelmiş olacak. Böylece virüsün kendisi de hayatta kalacak ve türünü sürdürecek..
…
Tamamında böyle değilse de, bir çok virüs ve bakteri bu yolu izler.
Bu onların evrim mekanizmasıdır. Yani “evrim iyi virüsten yanadır!”
Belki iyi virüs çoktan yola çıkmıştır bile..
Belki bir yılda dünyayı saracak.
Ama belki de uzun süre hiç çıkmayacak.
Bunu şu anda ne yazık ki kimse bilmiyor!
O halde, kendi kendinizin denetmeni olun!
—
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!