lomboz 7 ocak 2021 cuma

Komedi gibi rektör

Taze Rektör Melih Bulu, Cüneyt Özdemir ile telefon üzerinden  görüntülü röportaj yapıyor.
Hoca, Rektörlük makam odasında.

O esnada, dışarıda pencerenin 20 metre ilerisinde öğrencilerin canhıraş protestosu var.
Gırtlaklarını paralarcasına yuhalıyorlar..

Sesler yayına yansıyor. 

Cüneyt Özdemir, telefonun diğer ucunda..  Soruyor.. “Sesler nedir?”

Rektör, gülerek, “öğrenciler..  Protesto ediyorlar galiba!” diyor. Ayağa kalkıyor. 

Pencerenin önüne geçip dışarıdaki öğrencilere el sallıyor!

Evet!.. Sanki onu alkışlayan, sevgi gösteren bir topluluk varmışcasına dışarı el sallıyor..

“Hallederiz, birazdan bir çay içer çözeriz!” gibisinden bir şeyler söylüyor..
Hoca: pencere dışındaki görüntüyü tam vermiyor, kayıtsız gülümseyerek bir süre el sallamaya devam ediyor.
Öğrenciler, Melih Bulu’ya tepkili ama meseleleri doğrudan Melih Bulu değil.
Gittikçe daha fazla otoriterleşen ve neredeyse nöbetçi öğretmenleri bile ‘tek adam’ işareti ile belirlemeye çalışan ve üzerlerine doğru gelmeye devam eden yoğun sise karşılar.

Sadece öğrenciler mi?
Boğaziçi’li öğretim üyeleri de devir teslim töreninde törene sırtlarını dönüyorlar!

Bu durumda bu iş nasıl yürüyecek?

Yürüyecek gibi değil!

Benden naçizane bir öneri:
Hocam çekmecelere fazla yayılma!..

Toplanman zor olmasın.

Kolay geldin, en azından kolay gidersin!

 

Türk Milletinin doğalgazla imtihanı!

Hatırlıyorum da doğalgaz gelince ne kadar sevinmişti insanlar..

Odun kömür taşımaktan, soba yakmaktan kurtulmuş, biraz kışın keyfini çıkartırız diye düşünerek sevinçle saatlerini taktırmış, kombilerini satın almışlardı.

Uzunca bir süre her şey yolundaydı.

Özellikle son dört-beş yıldır doğalgaz; bırakın kışın keyfini çıkarmanın aracı olmayı doğrudan karakışın bir numaralı stres kaynağı olmaya başladı.
Çünkü evin rutin masraf kaleminin bir ayrıntısı iken, ana gider kalemlerinden biri haline geldi. Kira gibi, araba taksiti gibi birşey oldu.

Hele bu günlerde memleketin kahir ekseriyetinin doğalgaz karşısındaki 5-0’lık hezimetini anlatmaya gerek yok.
Benim işçim, benim memurum, benim emeklim, yazın kıymetini anladı. Baharın gelişini daha bir yanık özlemle bekler oldu.
Hıdrellezler daha bir anlam kazandı! 

Kıştan çıkan vatandaş, savaş sonrası stres sendromu yaşıyormuşcasına bir süre boş boş bakıyor etrafına…


Yazın, düşen doğalgaz faturaları, kış gazilerini bir miktar terapi eder gibi olsa mutluluk fazla sürmüyor..
Hemencik kış geliyor vicdansız!

Artık her evin bir kombi sorumlusu var!

Dikkati oda sıcaklığının, gözü kombinin üzerinde..

Ayarlarında bunca dikkat ve ehemmiyetle bu kadar sık oynadığımız cihaz, bir kombi değil de bir Apollo modülü olsaydı çoktan ayın karanlık yüzüne yumuşak inişi gerçekleştirmiştik.

Kentlerine doğalgaz geldiğinde bayram yaparak kutlayanlar, şimdi borcundan kapanan doğalgazları yüzünden yeniden oduna kömüre dönerek ödenememiş fatura yığınının önünde yas tutuyorlar.


Avrupa’da hem maaşlar bizden çok yüksek, hem doğalgaz bizden çok ucuz!

Üstelik de Mavi Akım’ından Türk Akım’ına, Trans Adriyatik’ten Tanap’ına, Rusya-Türkiye doğalgaz boru hattı ile Anadolu bir doğalgaz ‘hub’u haline gelmişken!
Yahu doğalgaz neden bu kadar pahalı arkadaş?

 

Melih Blue

Haberciler, yorumcular, Boğaziçi Üniversitesi’nin istenmeyen rektörünün soyadını ısrarla son ‘u’ yu inceltip “Bulû” şeklinde uzatarak okuyunca, soyisim kulaklara ingilizce: ‘mavi’ ya da  ergenlik anlamında: ‘Blû’ şeklinde nakşediyor.

Arkadaşlar bunu niye yapıyorsunuz?
Ne mavi ne ergen!
Adamın soyadı Bulu.
‘Buldumcuk’un ‘bu’su, ‘sulu’nun ‘lu’su..
Bu-lu..
Lütfen!

 

 

 

Aşı kazanı el altından kaynıyor!

Ne, ne kadar geldiği belli. 

Ne gerisi ne kadar, ne zaman geleceği belli.

Ne aşıya ne zaman nasıl başlanacağı belli!
Ne gelen aşının yapılabilir olup olmadığı belli.

İlgili bilim merkezi, gelen aşının uygun olup olmadığını araştırıyor. sonuç 14 gün sonra çıkacakmış!

iyi de bunun aşıyı almadan önce zaten belirlenmiş ve aşının ona göre alınmış olması gerekmiyor mu?

Yani aşıyı alelacele mi aldık?

Yapılan bir araştırmaya göre Covid-19 konusunda şeffaf davranmayan ülkeler listesinde 100 ülkenin içinde 97. sıradayız..

Ve herkes biliyor ki gerçek kayıp sayısı, resmi olarak açıklanan 200 kişinin çok üzerinde.
Büyükşehir Belediyesinin verdiği sayıya göre sadece İstanbul’da ölü sayısı 94 kişi.
Basit bir orantı hesabı ile tüm Türkiye’ye oranlar isek kaybımız, “15 milyonda 94 kişi ise=>83 milyonda 520 kişi” yapar. 

Aşının geciktiği her gün en azından 520 vatandaşımızı kaybediyoruz!
El insaf!


Trump ortalığı karıştırdı

Seçimleri kaybedince “hile yapıldı!” gerekçesine sarılan ve birkaç gün önce çaresizlikle: Georgia Eyaleti seçim sorumlusunu telefonla arayarak “seçim sonucunu değiştirin!” baskısı yaptığı skandalı ortaya çıkan Trump’ın, bindirilmiş kıtaları Washington’da Kongre’yi bastı.
Kongre oturuma ara verdi. ve Başkent’te 12 saat sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 

Peki ne olur?

Hiçbir şey olmaz!
Trump, bu ayın 20’sinde başkanlığı efendi efendi Biden’e teslim edecek ve saunaya girer gibi uzun süreli bir yargılanma seansına girecek!..
Bu kadar dezenformasyonla iktidar saltanatını sürdüren Trump, aslında buraya kadar iyi bile geldi!..

Ama maatteessüf sandık var ise dışarıdan en güçlü gözükenin bile garantisi yok!
Yeter ki sandık sayımları sonucu yenilgiyi tescil etsin!

Amerikan başkanı olsan çaresi yok!

Tıpış tıpış gideceksin!

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir