Mühim Hatıralarım 3

Mühim Hatıralarım 3
Gazete PENCERE 02.02.2020

 

Sevgili günlük..

Bu hafta çok yoğun geçti.. Bizim Boeing 747’den çıkış yapıp doğru düzgün Külliye’ye giriş yapamadım desem yeridir. Bunca yoğun milletler arası meseleden çok bir kaç yerli millli mesele zihnimi  daha çok yordu. Otobüsten vatandaşa bir nebze çay atsam biraz rahatlardım. Onuda yapamadım.
Mesela bu bizim TOGG var ya, bu yerli milli otomobil hadisesi.. Onun CEOsu Gürcan diye genç bi çocuk var. Beyanat vermiş. Motoru Bosch’tan, Bataryası Çin’den, Aktarma organları Almanya’dan, Şasi’yi İngiltere, tasarımı bildiğiniz gibi İtalyanlardan alıyoruz.. demiş!.. Çağırdım bunu. “Oldu mu şimdi Gürcan efendi!”.. dedim. “Ben çıkıp gümbür gümbür yerli-milli otomobil diyorum, sen bir tek bujilerini Mozambik’ten aldık dememişsin.. Onu da deseydin bari!” diye çıkıştım! Yüzüme yan yan baktı!.. “Efendim, bunlar elektrikli.. Buji yok bunlarda! Öyle bir şey diyemeyiz!” demesin mi!.. Yemin ediyorum, beynim tepemden çıktı, böyle bi tur Cinnah’a gitti geldi..
***

Bay Kemal tutturmuş “deprem paraları nerede, deprem paraları nerede?”  Adam susmuyor!..
Güya kırk milyar dolar toplanmış, biz de onu harcamışız. Yahu bunlar ya hesap bilmiyorlar ya da dayak yememişler. Biz Elli milyar dolara tank paleti oku.. pardon yüzde kırk dokuz hissesini Katar’a satmadık mı?  Öyle kolay mı o para? Bir kere “Hesap vermem!” dedim ama yine de vermek lazım.
Çocuklara talimat verdim. Toplanan paranın beş katını harcadık şeklinde samimi bir liste hazırlayın..” dedim. “Samimi olsun!” şeklinde altını çizdim. Birazdan ellerinde bir liste ile geldiler. “Efendim, kırk milyar toplanmış, biz altmış beş milyar harcamışız şeklinde tanzim ettik.”   “Yahu kırk’ın beş katı altmış beş mi eder!” diye kovaladım bunları.. Ama basın toplantısında yine de dayanamadım “beş katı” dedim. Kim bakacak ona!.

***

Bu oğlan parti kuracak ya, “Partinin ilke ve değerlerini güvence altında tutacak, kurumsal yapının sağlam temeller üzerine inşa edilmesini sağlayacak bir tüzük çalışması da bu sürecin temel önceliklerindendir” demiş. Yani tercümesi şu:  Buna “partiyi kurmak için neyi bekliyorsun?” diye soruyorlar. Bu da “Efendim henüz tüzük yetersiz” diye cevap veriyor!..  Şimdi aslında neyin yetersiz olduğunu koskoca Devlet Başkanı olarak söylemem abes olur. Parti Başkanı olarak söyleyeyim mi? Hadi yine de söylemeyeyim! Bana kalsın!
***

-Umman, Bahreyn Suudi Arabistan! Sesiniz çıkmıyor sesiniz!
***

Hava durumunda, Ankara’da don var, Eskişehir’de don var dedikçe asabım bozuluyor.. Hayır bence bir sakıncası yok da bu bizim aklı evvel profesörlerden biri yine olmadık bir cümle sarfedecek, sonra gündemi değiştirmek için uğraş dur. Bizim Putin ile dondurma yediğimizi bile bile dondurma yemek ahlaksızlık, fuhşiyatı teşvik ediyor demediler mi bunlar?
İşte bilim adamı değil mi! Kendi özünden bile neşet etse sıkıntılı..

***
Bu malum TV, ‘Fatih Portakal’ dedikçe portakal yiyesim geliyor. Sublimilal mesaj var! Bir haber bülteni boyunca iki kilo portakal yedim. Şekerim zıpladı. Rtük buna bir şey yapamaz mı?
***

İngiltere Başkanı Boris (Esasen bunun aslı Türk’tür.) Bir karar aldı ve ülkesini Avrupa Birliği’nden ayırdı. Çukur dizisini seyrediyordum ki, araya haber girdiler.. Eğer Boris kendi ayrılmasa ve bunlar onu atsa iyi olacaktı. Lafım hazırdı: “Avrupa Birliği, İngiltere başkanı bile olsa damarlarında zerre miskal atadan dededen müslüman kanı olan birine tahammül edemiyor” derdim.. Olmadı.. Bu arada Çukur’un yönetmenine telefon ettim. Sonraki bölümde Akın’la Saadet birbirini vursun. Güzel olur dedim. Şimdi merak ve heyecanla yeni bölümü bekliyorum.
***

Daha önce yenilenme dedik, sonra metal yorgunluğu dedik. Şimdi evin içini dizayn etme diyoruz. Her seferinde düzgün bir isim bulma konusu mesele oluyor. Yarın gidip vatandaşa biraz çay dağıtayım.. Veren el – alan el olayı beni teskin ediyor.
***

Corona virüsü nedeniyle vatandaşlarıma zorunlu haller dışında “Çin’e gitmeyin!” diye bir çağrı yaptım.. Özellikle de ilerleyen yaşları nedeniyle emekli vatandaşlarımın turistik seyahat amacıyla Çin’e gitmelerinin tehlikeli olabileceği hususunda uyarıda bulundum. Nihayet ülkemizde emekli sayısı da çok fazla ama “gidin ne haliniz varsa görün!” diyecek değilim!.. Ben açıklama yaparken yan tarafta çekimi izleyen Damat açık açık güldü.. Bana bir huy bastı!
“Kestik!” deyip sordum:
“Evladım, niye güldün?*
“Babıcım, emekli gezmek için Çin’e gidemez ki!”
“Nereden biliyorsun gidemeyeceğini?”
“Parasını ben veriyorum da oradan!”
Durdum.. Bir süre boş baktım.. Derin bir nefes çektim..
“Evladım sen bizim gazeteleri okumuyor musun?” diyesim geldi.. Diyemedim.
Bu çocuğa kızmama mani olan bir şey var!.. Nedir bilmiyorum.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir