Bu da mı gol değil!

Türkiye Uzay Ajansı Kuruldu

 

Yeni maduriyetler aranıyor

Eskiden işe yarayan maduriyetler artık işe yaramaz hale gelince sıkıntı ortaya çıkar..

Hazine suyunu çekti mi?

Cumhuriyet tarihinde, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar hükümetlerin harcadığı para 713 milyar dolar.
16 yıllık AK Parti iktidarlarında ise 2 trilyon 94 milyar dolar harcandı.
Kılıçdaroğlu soruyor: “Nereye gitti bu para?”
Üstelik yapılan projelerin çoğu yap işlet devret iken!..

Dipsiz Göl’ün dibini bulduk

Dipsiz Göl, Gümüşhane’nin Taşköprü yaylasında 12 bin yıldan beri varlığını sürdürmüş doğal bir gölcük.
Her şey, “Dipsiz Göl’de gömü var” şayası ile başladı.
İsmi açıklanmayan iki defineci’ye Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün olumlu görüşleri üzerine Gümüşhane Müze Müdürlüğü’nce define arama ruhsatı verildi.
Yuh!
Kasım 2019’da, Jandarma nezaretinde gölün suyu boşaltıldı.
İşlem süresince bölgeye kimse yaklaştırılmadı. Su boşaltılıp 12 bin yıllık fauna ve flora imha edildikten sonra “Birşey bulunmadığı” açıklandı.
Olay basına yansıyınca, kızılca kıyamet koptu!
Hemen şuyu mizahından beter bir açıklama yapıldı! “Merak etmeyin! Boşaltılan göl alanını boş bırakmayacağız, toprakla dolduracağız!”
İki kere daha yuh!
Bunun üzerine Bakanlık izin veren yetkililere soruşturma başlattı. 2 müdür bir memur açığa alındı.  4 maddelik bir koruma planı hazırlandı.
2140 metre yükseklikte, buzul döneminden kalma, zeminden ve yüzeyden kar suyu ile beslenen, endemik özellikleri bulunan göl tekrar kazıldı, zeminini killi toprakla dolduruldu. Toprak silindirle ezildi ve yakındaki bir dereden boru ile su verilmeye başlandı ve gölü kurtarma tamamlandı.

Oysa Jeomorfoloji Derneği başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu, “Kazıldıktan sonra gölün dengesi bozuldu. Gelip bu yeni yapılan çanağa suyu doldurursanız ancak havuz olur” dedi.
Dipsiz Göl’ün define kazısıyla tahrip edilmeden önce kendi dengesi olduğunu ve kazılarak suyun boşaltılmasının gölün dengesini bozduğunu kaydeden Turoğlu, “Karlar eriyerek bu çukurlukta birikiyordu.
Gölün zemininde ana kaya kırıntılarının oluşturduğu bir örtü malzeme var. Bu nedenle su, kısmen hareket edebilme yeteneğine sahip. Gölün, hem yüzeyden hem yer altından da beslenme imkanı vardı ve kendi ekosistemini oluşturmuştu.
Bu düzen hidrolojik bir denge içerisinde devam ediyordu. Kazıldıktan sonra bu denge bozuldu. Şu anda kotlara da baktığımız vakit doğal kotlardan çok farklı. Şekil özelliği de bozuldu. Şu anda başka bir şey var burada” diye konuştu.
12 bin yıllık göl sizlere ömür olmuştu..
Olaya “Bir bardak suda fırtına!” diye bakanlar olabilir.. Ancak, Türkiye’nin her parselinde bu “dar’ül harp” kafasıyla yok edimiş ve edilmekte olan kaç tane dipsiz göl misali değer olduğunu bilebiliyor muyuz?
Bu ülkenin 78 Üniversitesinde akademik ünvanı bulunan hoca yok!..
Ünvanı olan üniversitelerinin 68’inin rektörü makale sahibi değil!..
Bu ülkede ayaklar baş, başlar ayak olmuş durumda!

Gölü yok eden, acaba görevden alınan 2 müdür bir memur muydu, yoksa hiç bir liyakati olmayan, sadece partili ve birilerinin has adamı olduğu için onları, onlara olur veren kurulları, onay veren müdürlükleri o koltuklara oturtanlar mıydı?
Yukarıda, “Artık burası doğal bir göl değil, su dolu bir havuzdur!”  açıklamasını yapan profesör, bu işlemin bir aşamasında devrede olsaydı, bu cinayete izin çıkabilir miydi?
Çık-maz-dı!.. Çıkamazdı!..

www.ibulentcelik.com – Çizgili Hafıza Güncesi – Unutma/Unutturma!


Dipsiz Göl’ün önceki hali

 

Dipsiz Göl’ün define arandıktan sonraki hali,

Mal varlığı

Barış Pınarı harekatının en civcivli günlerinde, 16 Ekim 2019 tarihinde, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo  alel acele Ankara’ya geldiler. Amaç elbette Barış Pınarı harekatının durdurulmasını sağlamak idi.
Aynı sırada, Amerikalı senatörler, Van Hollen ile Lindsey Graham’ın başını çektiği ekip Türkiye ile ilgili bir tasarı hazırladıklarını açıkladılar.
Hazırlanan tehdit paketinde esas olarak 5 ana konu yer alıyordu.
1- Askeri mali transferler,
2- Halkbank,
3- S-400 alımı,
4- Vize yaptırımları,
5- Erdoğan ve ailesinin mal varlığının araştırılması..
Evet, tasarıya göre diğer başlıklar yanında, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin net mal varlığı tespit edilecek, 60 gün içinde rapor açıklanacak” şeklinde bir ifade vardı ki yenilir yutulur cinsten değil.
ABD’li heyet ile Cumhurbaşkanı arasında yapılan hızlı görüşmeler sonucu Barış Pınarı Harekatı durduruldu. Türk Dışişleri “Ara Verildi” ABD heyeti ise göre “Ateşkes yapıldı” tanımlamasını kullanmayı uygun görmüştü. 120 saat sonunda YPG Türkiye sınırının 35 km güneyine çekilecek, harekat da tamamen sonlandırılacaktı.
Cumhurbaşkanı bu görüşmenin ardından, hıza Trump’un 7 Ekim’de yaptığı Washington davetini gündeme aldı.
13 Kasım’da malum can sıkıcı mektupla birlikte -Yeliz’in de belirttiği gibi, mektubu rulo yaparak- ABD’ye uçtu ve Trump ile 1 saat 15 dakika süren ikili görüşme sonrası, gayet sakin bir şekilde “istediğimizi aldık!” diyerek Türkiye’ye döndü.
Oysa ilk 4 madde olduğu yerde duruyordu..
Şimdi Trump ile Erdoğan’ın araları son derece iyi.. İlişki herşeye rağmen, yumuşak ve centilmence, karşılıklı komplimanlarla, iki saygın başkanın seviyesine uygun olarak devam ediyor.
Gelelim vehbinin kerrakesine!
Herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının canını yakan, burnunun direğini sızlatan, boğazının tam ortasına öküz oturması gibi bir ağırlık bindiren bir  5. madde var!
Yani orada sözümona beş tane sopa var! Hadi ilk dördünü anladık da beşinci sopa neyin nesi arkadaş?
İki kıytırık senatör, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına “kendisinin ve ailesinin mal varlığını araştırma!” tehdidini neye dayanarak yapar?
Sen kimsin ulan Graham?
Sen bu şuyu vukuundan beter küstah cesareti hangi bilgiye dayandırarak sözde “5.Madde” haline getiriyorsun?
Ama az bekle!
Şu nato zirvesi de bir bitsin!
Bizim Cumhurbaşkanımız vakti saati geldiğinde,
“Eeey Graham efendi! Benim mal varlığım işte şu parmağımdaki alyanstır! Araştırmazsan namertsin! Açıklamazsan şerefsizsin!” demesini bilir.
Vakti saati yakındır!

Kayyum meselesi

Dali

Marilyn Monroe

Enflasyon sepetinde ne var?

Darel Huff, “İstatistik ile Yalan Nasıl Söylenir” isimli kitabında, “Üç çeşit yalan vardır!” diyor ve devam ediyor; “Yalan, Kuyruklu yalan ve İstatistik”.
Türkiye’nin istatistik kurumu TUİK’in hazırladığı Enflasyon sepeti, artık ne yazık ki iktidarın, halka yalan söylemesinin bir aracı haline geldi.
Rakamları iktidarın istediği gibi vermeyen başkan görevden alındı. Yerine Hazine Bakanı -Damat- Albayrak’ın bir arkadaşı getirildi. Enflasyon Sepeti bildiğiniz gibi yaşanan yani geçmiş dönemin fiyat artışının bir hesabı. Hava durumu gibi bir tahmin değil. Normalde hesabın yanlış çıkma şansı yok!. Sepet denilen şey elbette bir liste. Bu liste, kimi her ay, kimi birkaç ayda bir fiyatı takip edilerek yenilenen, arada bir bazıları sepet dışına çıkarılıp yerlerine yenileri eklenen 418 üründen oluşuyor.
Diyeceksiniz ki “bunun neresinden yanlış hesap çıkabilir?”
Hesaplamada ürünlerin fiyatları yanında bir de ağırlıkları var.
Örneğin TÜİK verilerine göre dizel otomobillerin fiyatı 1 yılda yüzde 4,3 oranında arttı.
Ancak dizel otomobil, enflasyon sepetindeki ağırlığı en yüksek ürünlerin 2’ncisi konumunda.
Buna karşılık sepetteki ağırlığı 170’inci sırada olan ve geniş halk kesimlerinin bolca tükettiği bulgur yüzde 27 oranında zamlandı.
Bulgura daha fazla zam gelmesine rağmen dizel otomobildeki fiyat artışı enflasyon sepetini bulgurdan 6 kat daha fazla etkiledi.
Sözün özü sepetin sapı kimin elinde ise Süleyman o oluyor.
Yoksa son bir yılda her şeyin fiyatı yüzde elli artmışken resmi enflasyonun % 8’lerde dolaşması nasıl mümkün olur du?

,,,