Korona Piyangosu 13 Mart 2020

 

Lomboz –  13 Mart 2020

Korona ve Turizm

“…

Diyor ki,

– Corona bize komaz .
+ Sen necisin abi?
+ Toptan gıda…
– Makarnayı, Bulguru, Unu 3 katına satarsan tabi komaz.

– Sen?
+ Kozmetik, Eczane, Market, Bakkal…
– Sen de kolonyayı, maskeyi 5’e katladın. Sana da komaz.

Öğrenci, Gıda, Tekstil sektörü neredeyse memnun durumdan.

Peki ya Turizm?

Anayasa fırlatılır KOR ONA, Apo krizi olur KOR ONA, Döviz fırlar KOR ONA, Seçim olur KOR ONA, Darbe olur KOR ONA, ve Virüs gelir, tabi ki KORONA…

Dün de resmi açıklamalar geldi; Mecbur olmadıkça “SEYAHATE ÇIKMAYIN!”. İkinci tombala da geldi; “DAHA AZ TURİST ALACAĞIZ”.

TAŞ MI YİYELİM?…”

Bu isyanın sahibi Cem Polatoğlu.. Tur Operatörleri Basın Sözcüsü.. Aynı zamanda bu ülkenin duayen turizmcilerinden biri.

Manifestosunu “4,5 Milyon Turizm çalışanı ve aileleri, turizmden ekmek yiyen 50 sektör taş mı yesin?” cümlesiyle bitirmiş.

28 Şubat’ta bu köşede “Korona en çok da Van’ı vurdu!” başlığıyla Cem’in bu isyanını, Van penceresinden kaleme almıştık. Belki bir ‘ön uyarı’ olur diye, “Aman ha!, dikkatli olalım!” mealinde..

Dün, aynı zamanda ETS’nin sahibi olan ve yeni sistem sayesinde, atamayla bakanlık koltuğuna oturtulan Turizm Bakanı’nın, “Turizmde frene basılacak! Bas!” mealindeki açıklamasını dinleyince kulaklarıma inanamadım. Başa alıp tekrar tekrar dinledim!

İfrat ile tefriti karıştırmışız yine..

Elbette önlemler alınacak. Dikkat ve özen had safhaya taşınacak. Detaylar, uyarılar halk ile paylaşılacak.

Bakınız: Pegasus örneği! yolcularına bir duyuru yayınlamış, tedbirlerimizi aldık, havalandırmamız şöyle, temizliğimiz böyle!.. Kemer, baş üstü dolabı, katlanır masa; neredeyse hangi sırayla dezenfekte ettiklerini bile ayrıntılı anlatıyor! Güvendesiniz diyor.. Bu yıl kimse uçaklarımıza binmesin demiyor!)

Siz, hem bildiğimiz kadarı ile iyi bir turizm işletmecisi, hem de bir bakan olarak, iki ay sonrasını tam olarak kimsenin doğru öngöremediği bir hikayenin koskoca bir yılını, bir cümle ile neden çöpe atıyorsunuz?

“Bu yıl daha az turist alacağız!” ile, “bu yıl bize turist gelmesin” cümleleri arasında, bu sektöre has fiili gerçekleşme anlamında bir fark olmadığını sezemiyor musunuz? Sağlık Bakanı ile sizin dinamikleriniz aynı değil ki!

Haziran’a kadar dünyada neyin, nasıl ve nereye doğru evrileceğini bilim adamları dahil, kim bilebiliyor?

——

Piyango size çıkabilir mi?

Aşağıda anlatacağım. Virüs marifetiyle hayatımızı kaybetme olasılığımız aslında çok düşük.

Tehlike algısının, paniğin yüksekliği onun ‘yeni bir virüs’ olmasından kaynaklanıyor.

Yine matematiğe dönelim!

Bütün dünyada, virüsün yayılmaya başladığı 90 günden bu yana 9 yaşın altında ölen yok.

Yaşları 9 ile 60 yaş arasında olupta hayatını kaybedenlerin sayısı ise iki elin parmaklarını geçmiyor.

Diğerleri, 60 yaş üstü ve arka tarafta solunum yetmezliği, ağır şeker, kronik astım, kalp yetmezliği benzeri ikinci ağır bir hastalığı olanlar. Onların da hepsi değil, yüzde yirmibeşi..

Hadi bu detayları bir yana bırakalım.

Çin’de, bu makus macera boyunca yaklaşık 3 bin kişi hayatını kaybetti. Yani çin ekonomisini bile sarsan bu müthiş vartayı atlatırken 1 Milyar 400 Milyon nüfusu ile oranlarsak 466 bin kişiden bir kişi hayatını kaybetti. Salgının ikinci derecede güçlü olduğu ülkelerden, İran’da ve İtalya’da da durum çok çok farklı değil..

Elbette hepsi can. Hepsi değerli.. Ama hepsi o kadar şanssız ki!

Neden mi?

Milli Piyangonun bu haftaki son çekilişinde 690 bin bilet basıldı. Biletlerin yılbaşı çekilişi dışında mutad olduğu üzere yaklaşık üçte ikisinin satılmış olduğunu düşünelim.. Yani bu hafta bir bilet alırsanız büyük ikramiyenin size çıkma şansı bu virüs’ün sizi öldürme ihtimalinden biraz daha fazla..

Yani bir bilet alın, zengin olma şansınız, virüsün sizi bulup öldürme olasılığından daha fazla!

Hesap ortada..

Tabi şimdi hemen olayı küçümseyip önlemleri gevşetmeyin!

Yaşlı ve hastalıklı olan yakın tanıdığımız ya da tanımadıklarımızı korumak için önlemlere uymamız, vicdani borcumuzdur.

Bu yazıyı emekli  öğretmen ’İbraam abi’ye okudum. Zeka kazanının dibini kazımış, Gümüşhacıköylü İbraam Abi, beklediğim gibi hemen işkillendi: “Vallaha da bizi hedef alıyor!” deyip bir gözünü kıstı, kaşının birini kaldırdı.

“Layn oglum!” dedi.  “Sakın bu mereti, emekli öğretmenleri bertaraf edip ’mayiş’ vermemek için piyasaya sürmüş olmasınlar?!”

——

Beklemek neyse de oturmasa iyiydi!

Bu hafta, Putin’in Sayın Cumhurbaşkanımızı Moskova’da Kremlin Sarayında buluşma odasının kapısında iki dakika bekletmesi, üstüne üstlük içeri girince de tokalaşmak için hamle etmeyip yanına kadar gelmesini beklemesi çok konuşuldu. Monşerler, bunun ne fena bir mana ihtiva ettiğini ayrı ayrı açıkladılar. (Gerçi bana sorarsanız, o kısacık bir zaman diliminde de olsa o kenardaki dandik sandalyeye oturmasaydı, yiğit bir şekilde ayakta beklemeye devam etseydi, bekletme olayı yarım saat de sürse bir şey değildi!)

Oldu bitti!..

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, durumu savunmak için:

“Protokol belli. Ortada buluşma noktası var. Liderler farklı kapılardan giriyor. Cumhurbaşkanımız bir dakika beklediyse, Putin de öbür tarafta bir dakika bekledi.” dedi.

Yandaşlar da:  “Putin’in böyle bir huyu var. Çetele tutuyor, kabzaya çentik atıyor, Merkel’e de aynısını yaptı!” gibisinden öz savunma mekanizmalarıyla olaya izah getirmeye çalıştılar.

Peki bir süre önce Esad’ı dış kapıda karşılayan da toplantı odasına birlikte yürüyerek giren de aynı Putin’in değil miydi?

Ayrıca; Bilmez misiniz siz! Hiç bekleten ile bekleyen bir olur mu?

Suriye: Rejim’den Devlete

Artık “Rejim” demekten istemeyerek de olsa vazgeçtik. Putin ile görüştükten sonra Suriye devletine en resmi ağızdan, yani bizzat Dışişleri Bakanı ağzından “Suriye Arap Cumhuriyeti” şeklinde hitap ediyoruz. Merak ediyorum Esed’e ne zaman Beşşar Esad demeye başlayacağız? En azından alıştırmalar başladı mı?

Zeki MHP’li

MHP Manisa İl Başkan Yardımcısı S.B (adını yazmıyorum ki reklamı olmasın) korona virüs’ün abdestlilere bulaşmayacağını ileri sürmüş. ‘Büyük lokma ye, büyük konuşma!’ demiş atalarımız. Bu sözlerin, muhtemel korona bulaşacak olan tüm inançlı vatandaşlara hadi hakaret değilse de ‘bühtan’ anlamına gelecek olması bir yana bu cümleyi ileride kendisine hatırlatmak için bir kenara not ediyorum. Bilsin!..

Zira bu korona virüsü ne yazık ki siyasi görüş, dini duruş, mezhepsel bakış, ırk, milliyet, cins açısından bu hatun düzeyinde adam ayırabilecek kadar zeki değil!..

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir