LOMBOZ 17 Kasım 2023

Taş kafalar!

İmamoğlu’nun Erzurum mitingine taşlı saldırı düzenleyenlerden 28 kişinin yargılanmasına başlanmış.
Hatırlarsınız, 17 kişi atılan taşlarla yaralanarak hastaneye kaldırılmış, İmamoğlu daha fazla katılımcının yaralanmasının önüne geçmek için mitingi erkenden bitirmişti.


Taş attıkları, kameralarla da tespit edilmiş sanıklardan biri, “ben çok sinirlendim cebimdeki paraları yerlere attım, taş atmadım!” diyor..

Diğeri “ben zinhar taş atmadım, çam kozalağı attım” diyor.
Bir diğeri, “senim cebimde erik vardı, erikleri attım!” diyerek savunma yapıyor.
Başka bir sanık ise “Ben taş atmadım akide şekeri attım!” sözleriyle kendini savunuyor.

Hani kaldırım taşı cesametindeki taşların havalarda uçuştuğunu ekranlardan canlı canlı izlemesek belki biz de adamların masum olduğuna inanabilirdik.

Ama yargıçlar olayı bizim izlediğimiz ekranlardan izlememiş olmalı ki sanıkların hepsinin adli kontrol uygulamasını bile kaldırdı..

Duruşmaların sonunda mahkemeden, “akide şekeri ve eriklerin parasının, işleyen faizleri ile birlikte CEHAPE’lilerden tahsili yoluna gidilmesi…” şeklinde bir karar çıkarsa hiç şaşırmayacağım!

 


Süper Kupa Finali Muamması

Cumhuriyetin 100. Yılını idrak ediyor olmamız nedeniyle bu yıl farklı bir anlam da yüklenmiş olan 30 Aralık, Süper Kupa finali nerede oynanacak?
Suudi Arabistan’da!

Neden?
Belli ki Suudiler Laik Cumhuriyetimizi çok seviyorlar ve bizden daha coşkulu kutlamak istiyorlar!

Tabi ki Suudi Arabistan Prensinin, birinci gelen takıma 2 milyon 800 bin euro, ikinciye 2 milyon euro verecek olması da başka bir duygusal neden!

Herkes biliyor ki Federasyon Başkanı bu kararı kendisi alamaz!
Belli ki “Göklerden gelen bir karar vardır!”

Her iki takımın divan kurulları bu maçın Riyad’a alınmasına karşı olduklarını belirttiler.
Divan kurulunun kararı yönetim açısından bağlayıcı değil ama hele bir taraftar bastırırsa, taraftarın kararının bağlayıcılığı on kaplan gücünde olur!..

… 

Ama federasyon başkanı “Neden Suudi Arabistan” sorusuna şu yanıtı veriyor!: 

“100. yılında, Cumhuriyetin bütün dünyada tanınması için maçı Suudi Arabistana aldık!”


İyi de Sayın başkan, “Laik Cumhuriyeti” sizin ‘zat ı devletlüleriniz’ dışında bütün dünya tanıyor zaten!..

Anayasasını bile tanımayıp can havliyle değiştirmeye uğraşan sizsiniz!

Ne tanıtması?

 

ZOMBİ

Kimileri Türkiye üzerine oynanan büyük ve basit oyunu zamanında gördü.
Belki bunlardan biri de sizdiniz!..
Ama en başta, oyunu ifşa edenlerin sesleri, aynı anda ve birlikte çıkarılmadığı için boğuldu!

Emperyalistler, kendilerine “yerli-milli” diyen ortakları sayesinde bugün; 1900’lerin başında, gemilerini limanlarımıza demirleyip caddelerimize askerlerini çıkararak gerçekleştirdikleri fiili işgalin farklı ve çağa uygun bir versiyonunu uygulamaya çalışıyorlar. 

Bu işgali zamanında gören ve karşı çıkan pek çok aydın, orantısız bir güç uygulanarak susturuldu.
Düzmece savlarla yargılananlar, hapse atılanlar yanında, içinde bu satırların yazarının da yer aldığı birçok yazar, çizer, düşünür, 2002’den beri gelen bu büyük yıkıma işaret ettiği için işinden atılarak susturulmaya çalışıldı.

Bu aydın ve namuslu insanlar, daha en başında, kendilerine yapılan ikbal tekliflerini yapanların yüzlerine çaldı! 
Örneğin, yıllarca aynı köşeyi paylaştığımız Mustafa Mutlu kardeşim, kendisine yapılan bu aşağılık teklifi sadece yapanların yüzlerine çalmakla kalmadı, “Dön Kardeşim” ismiyle kitaplaştırdı.


Küsüp susmadık,
Pısıp oturmadık!..
Leonard Cohen’in şarkı sözlerinde olduğu gibi gücümüzün yettiği her ortamda “zarların hileli olduğunu” söylemeye devam ettik. 

İşimizden, aşımızdan edildik ama çok şükür, açlıktan da ölmedik!


Gelelim bu güne..
Evet büyük kötülükle mücadele bazen uzun erimlidir, sabır ister, zaman alır ama mutlaka başarıya ulaşır.
Sonunda mutlaka iyiler kazanır.

Bugün: bütün kayıplara rağmen kazanmaya en yakın olan biziz.

Evet, teşbihte hata olmaz!
Karşımızda yapısal olarak bir “zombi” var. 

Bizi yalnız yakaladığında ısırıp kendisi gibi zombiye çeviren bir zombi!. 

Gördük ki, bütün eksikliklerine rağmen bu zombinin “sarımsağı” BİRLİK!..

Zombi, birlikten, kalabalıktan, cepheden çok korkuyor. 

Gezi’den bir ‘fetö’ çıkarma gayretleri bu korkudan kaynaklanıyor.
Çünkü en korktukları şey, korkmayan insan kalabalıkları!

Artık ‘zarların hileli olduğunu’ Emine öğretmenler okul törenlerinde bile söyleyebiliyorlar.
Artık veliler korkmadan Emine öğretmenleri alkışlıyorlar.

Sokaklarda, yaşlı amcalar; “Türkiye işgal edilseydi, işgal eden düşman 20 yılda bu siyasal dincilerin yarattığı yıkımı yaratamazdı!” cümlesini korkmadan kurabiliyorlar.


Gençler!
Yurtdışına kaçmak çözüm değil! 

Emin ol ki, “Esprisini anlayamadığın ve esprinin anlaşılmadığı ülkede, uzun boylu mutlu olamazsın!”

Ülkemizin, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için yapmamız gereken, bu zombi’nin beynini yok eden, onun en korktuğu şeyi yapmak, usanmadan, yılmadan, birliği, büyük bir cepheyi savunmak.

Hangi partiden, hangi siyasi görüşten, hangi dini anlayıştan, hangi etnik kökenden olursanız olun, gökyüzünde dans eden yağmur kuşları gibi, bireysel düşüncelerinizi heybenizde tutarak, hep birlikte güçlü ve güvenli merkeze doğru uçun!

Bugün küsme ve oynamıyorum deme konforuna sahip değiliz!
Her platformda ‘birliği, bir arada yürümeyi, ortak müşterekleri’ savunun.

Çünkü Zombi kalabalıkları sevmiyor..
Zombinin beynini yok eden tek şey birlik!
Zombiyi yenecek tek şey korkusuz kalabalıklar!


Özrü kabahatinden büyük!

Arap yarımadası topraklarının Osmanlı padişahları tarafından 1516’dan itibaren kaybedilmeye başlandığı, en fazla yüzölçümünün de Abdülhamid tarafından kaybedildiğini bilmeme cehaleti bir yana; 

Bu kayıpların sorumluluğunu, Atatürk’e ve silah arkadaşlarına yıkmak da bir yana; 

Bunu canlı yayında: “Laikliği getiren köpekler kaybetti o toprakları” şeklinde tüm kurtuluş savaşı şehitlerine ve Atatürk’e hakaret ederek ifade eden ‘Erzurumlu dönerci’ tepkiler üzerine tutuklandı.
Ancak ikinci gün de serbest bırakıldı.

Serbest bırakılması değil, serbest bırakılmasının nedeni ilginçti.
Çünkü, dönerci, savcılıktan ağır bir verem geçirmekte olduğunu ifade ederek salıverilme talebinde bulunmuştu.

Bu kez de kendi yayınladığı görüntülerde, “Nusretvari” hareketlerle et kestiği, restoran müşterilerine servis yaptığı, üstelik ne maske ne de eldiven kullanmadığı görülünce, hakkında, ‘Halkın sağlığını tehdit’ten suç duyurusunda bulunuldu.

Hacı, önce Atatürk’e hakaret ettiğine sonra da salıverilmek için “verem hastasıyım” dediğine pişman oldu.
Ortakları da bir yazılı açıklama yaparak kendisiyle ilişkilerini kestiklerini belirttiler..

Yaa hacı!
Dirisiyle yedi düvelin baş edemediği Atatürk’ün ruhu işte adamı böyle çarpar!.. 

İftira atmayacaktın!

“Sen Anayasayı saymazsan, biz de Anayasanın sana meşruluk veren maddesini yok sayarız.”
Özgür Özel – CHP Genel Başkanı

Dünyada görevden alınanların, görevden alındığına “Yaşasın, kurtuldum!” diye sevindiği tek ülkeyiz! 

Bilgin Gökberk – Yazar/Cumhuriyet


Meclis’teki oturma eylemini kast ederek, “Oturmak istiyorsanız parka gidin!”

R.T. Erdoğan – Cumhurbaşkanı


“En son parka gittiğimizde biraz rahatsız olmuştunuz, emin misiniz?”

Gökçe Gökçen – CHP İzmir Milletvekili: 

 

Gidici!
Artık Suriye’de Esad ve çevresindekiler gidicidir…”
Tayyip Erdoğan / 26 Temmuz 2012

“Macron senin zaten süren az kaldı, gidicisin gidici!” 

Tayyip Erdoğan / 12 Eylül 2020

“Netanyahu şunu bil: Gidicisin gidici”
Tayyip Erdoğan / 15 Kasım 2023…


“Gidici” dediği gitmiyor ama allah için kendi de gitmiyor!

Büyük lokma ye:
“…Merhum Cemal Kaşıkçı cinayetinin unutulmasına nasıl rıza göstermemişsek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin dramının da birileri tarafından unutturulmasına asla izin vermeyeceğiz.
Ben uluslararası platformlarda sürekli olarak şu anda darbeci Sisi’yi, Cumhurbaşkanı olarak kabul etmediğimi hep söyledim. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Buradan da söylüyorum, benim indimde Mısır’ın Cumhurbaşkanı Sisi değildir, yine Mursi’dir…”
Tayyip Erdoğan – 20.05.2015 (AA) 

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir