LOMBOZ 22 ARALIK 2023

Atatürk’e Benzemediği Daha İyi

Merkez Bankasının Cumhuriyetin 100. Yılı anısına sınırlı sayıda bastırdığı 5 TL’lik  hatıra para büyük tartışma yarattı.

Tartışmanın nedeni, paraya basılı kalpaklı Atatürk rölyefinin Atatürk’e hiç benzememesi…

Sosyal medyada Tayyip Erdoğan’a benzediğini iddia edenler oldu.
Hatta ciddi ciddi Fetullah Gülen’e benzediğini savunanlar bile çıktı.
Sokak röportajlarında halka da sordular. Rölyefi Atatürk’e benzeten kimse çıkmadı.

Darphane açıklama yaptı. “Benzetmeyenler kasıtlı benzetmiyor. Yoksa paradaki Atatürk Atatürk’e benziyor!” dedi.
Yani öyle görünüyor ki Darphaneden başka benzeten yok!

Şunu peşinen söylemeliyim ki Atatürk çizmek çok zordur.
Çünkü biz Atatürk’ü hepi topu sekiz-on majör fotoğrafı üzerinden tanırız. Yorumlanarak bu fotoğrafların dışına çıkan görüntüleri görsel algımız kabul etmez.
Yani Atatürk görselleri üzerinde fazla yorum yapma şansımız yoktur.
Tanıdığım en güzel Atatürk çizeri üstad Ersin Burak bu konuda daha fazla detay verebilir.


Hele, Londra Madame Tussauds Müzesi’nin Baş heykeltraşı Steve Swales’in bile bu müze için yaptığı Atatürk heykelinin, Atatürk’e benzemediği itirazları üzerine, düzeltilmesi için Londra’ya davet ettiği  Yılmaz Büyükerşen hocanın düşüncelerini almak daha da doğru olabilir. (İngilizler sonradan, jest olarak bu heykelin bir kopyasını da Anıtkabir’e hediye ettiler.)

 

Sonuçta, hasbelkader Atatürk portresi de çizen ve Atatürk çizmenin “risklerini” bilen bir çizer olarak rölyefi inceledim.
Rölyefin üretiminde, orjinali, Ankara Resim ve Heykel Müzesinde F-0003 envanter numarası ile kayıtlı, sanatçısı bilinmeyen ‘Kalpaklı Atatürk Fotoğrafı’ isimli, fotoğraf kullanılmış.

Bende, sorunun ‘art niyetten ziyade liyakat ile ilgili olduğu’ kanısı oluştu…
Zira gerçekten de rölyefin Atatürk’e benzeyen tek yeri kalpağı.
Orjinali siyah beyaz bir fotoğraf olan malzeme, rölyefe yani kabartmaya uyarlandığı ve derinlikler doğru hesaplanamadığı için alıştığımızın dışında, farklı bir Atatürk siması ortaya çıkmış. 
Paltosunun yakasındaki apoletlerde bile proporsiyon sıkıntısı var!
Dolayısıyla yapan kadar, işi kabul edenin de hatası var! 

Belli ki pek önemsenmemiş. İnce elenip sık dokunmamış, “varsın böyle olsun!” denmiş.

Halbuki sanatın şeytanı ayrıntıda gizlidir!..
..

Amma velakin, bence iyi ki de benzememiş!
Çünkü bu iktidar 22 yıl önce 4 tanesiyle bir çeyrek altın alınabilen 5 lirayı öyle bir benzetti ki, artık 5 lirayla bir simit bile alınamıyor.
Bir çay bile içilemiyor.
Dedeler torunlarına 5 Lirayı harçlık olarak bile veremiyor.
Çünkü artık çocukların 5 lira ile alabilecekleri bir şeker, bir gofret bile yok! 

Biraz dikkatli bakın; market çıkışlarında bozuk paralar yerlerde sürünüyor.
Metal ağırlığının değeri, ticari değerinden daha yüksek olduğu için artık bozuk paraları kiloyla hurdacılar topluyor.

Değeri bu kadar yerlere düşürülmüş bir paranın üzerine Atatürk resmini basmayın zaten!
Basın kendi resminizi, gerine gerine dolaşın, “Biz iktidara gelmeden önce bu ülkede delikli kuruş vardı, 5 lirayı da biz bulduk!” palavraları eşliğinde!…

Yakışır!

—–

Hafize Hanım Gidici mi?

Geçen hafta: AKP’deki adı “Hafize”, Amerika’daki adı “Gaye” olan, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın, Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a verdiği röportajda, “İstanbul’da kiralar o kadar pahalı ki çoluk çocuk annemin evinde kalıyoruz!” şeklindeki açıklaması çok tartışıldı.

Önce, sazan takımı, “Ah canım, yazıık.. Memleketin parasını kurtaracak ama maaşı da o kadar fazla değil demek ki!..”; “Ay acıdım kıız! Bizim, satacağız diye kiraya vermediğimiz Ulus’taki daireyi versek de sevaba mı girsek!” diye içi yananlar oldu.

Bir kesim de, “Maliyeyi yöneten Bakan “Kiralar Düşüyor!” diyor. Parayı yöneten Başkan kiralar el yakıyor” diyor. Biz kime inanalım?” diye söylendi.

Ama sonra anlaşıldı ki Hafize Hanım aslında Ankara’da, Merkez Bankasının aylık 49 bin lira kirasını ödediği 270 m2 lüks bir evde oturuyormuş. 

Tabi “annemin yanı” popülizmi patlayıp samimiyet perdesi aralanınca, doğal olarak, “Aslında maaşı da bilmem ne kadarmış ama asıl maaş dışı özel anlaşma ile İngiliz milli takım teknik direktörleri gibi şu kadar milyon dolar prim alıyormuş, falanmış filanmış; bissürü dedikodu çıktı.

E, sen Ankara’nın en iyi semtinde, lüks lojmanda bedava oturup, “annemin yanı” diye kuru popülizm yaparsan, her türlü rivayete kapıyı ellerinle açarsın..

Aslında Hafize Hanım’ın bilerek ya da bilmeyerek sezdirdiği gerçek niyeti pek kimse anlamadı.
Kira ve Sadık Abi gürültüleri arasında boğuldu gitti.

Bence Hafize Hanım gidici…
Nereden mi çıkarıyorum?
Gözü kapıya dikmese,
1- Satır arasında kendinden önceki ekonomi yönetimini bu kadar suçlamazdı.
Bakan kiralar düşüyor derken, İstanbul’un kira ekonomisini Manhattan ile kıyaslamazdı.
2- İş ortağı Mehmet Şimşek, “kurtuluş, ücretlinin sırtına binmekte” derken, “Ücretliden alınacak daha birşey kalmadı!” diye 180 derece ters yönde konuşmazdı.
3- Koskoca TÜİK dururken, fiyat takibini apartman görevlisi Sadık Abi üzerinden yaptığını söylemezdi.
Bir söylemediği “Ben ENAG’ın verilerine güveniyorum!” cümlesi kaldı.

Ben böyle anladım!
Belki de onu bir ben anladım, ben de yanlış anladım!

İsrail: “Hamas’a dalgıç elbisesi satanları fişliyoruz”
Dünyanın değişmeye başlayan yanlı tutumundan yakınan İsrail Savunma Bakan Yardımcısı Yosef Efron, “Hamas tünellerine deniz suyu basmaya başladıktan sonra biz bunların ölü balık gibi karaya vuracaklarını bekliyorduk ama bir baktık ki tünellerde balıkadam kıyafetleriyle fink atıyorlar! Mr. Biden bir çözüm yolu sundu. Kaynar su basarak hepsini haşlamamızı önerdi. Fakat kısa sürede o kadar suyu kaynatacak sistemi kurmak kolay değil!
Sonuç olarak, Hamas militanlarına balıkadam elbisesi satan ülkeleri bir bir tespit ettik. Şu iş bitsin onların tepelerine uçakla zift yağdırıp hepsini ördek tüyüne bulayacağız!” diye tehdit etti.


DEM Parti ismine de itiraz!

‘HEDEP’ ismini, daha önce kapatılan HADEP’e benzemesi nedeniyle kabul etmeyen Yargıtay’ın, bu kez de DEM Partisi ismine itiraz ettiği belirtildi.
Yargıtay’dan, ismi açıklanmayan bir yüksek hakim, “Arkadaş, bunların partisini ne kadar kapattıysak o kadar yenisini açtılar!” dedikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü: “HEP’ti, kapattık DEP oldu, kapattık ÖZDEP oldu, kapattık HADEP oldu onu da kapattık DEHAP oldu yine kapattık DTP oldu bi daha kapattık BDP yaptılar onu da kapattık en son HDP oldu… Onu da kapatıyoruz dedik, hadiii HEDEP oldu.  

Şimdi biz HEDEP ismi de olmaz, HADEP’e benziyor deyince DEM partisi ismini almışlar. ‘Buyrun bu bişeye benzemiyor’ diyorlar!”
İsminin açıklanmasını istemeyen yüksek hakim sözlerini: “Ne demek DEM?… Ben söyleyeyim!.. Seni cumhurbaşkanı yaptırmayacağız!’ diyen ve siyasi hayatına Silivri’de devam eden malum vatandaşın soyadının ilk üç harfi! 

Yani hadi onu da söyleyeyim, Demirtaş’ın DEM’i…  

Yani bize demek istiyorlar ki, ‘Demirtaş iyice demlendi, aha da geliyoruz!’..
Yer miyiz biz! Başka isim bulsunlar! Alfabenin harfi mi biter!” dedi.

Oy Garantili Parti Projesi Çöküyor mu?

Hasta garantili hastane, geçiş garantili köprü, yolcu garantili havaalanından sonra iktidarın uygulamaya aldığı “Oy Garantili Parti” isimli ‘yap-işlet- devret’ projesinde garanti edilen vatandaş sayısında sıkıntı çıkınca projenin tehlikeye girdiği belirtildi.
Cumpurbaşkanlığı Baş Danışmanlarından Profesör Hamdi Yarık, Biz işlet-devret süresini 100 yıl olarak koymuştuk. Ancak daha 22’inci yılda lastik patladı. 

Garanti edilen vatandaş sayısında ciddi bir kayıp gözüküyor. Hadi bir miktar Suriyeliyle, Afganla tamamladık diyelim, ama taşıma suyla değirmen dönmez. Böyle giderse, Yap işlet Devret sözleşmesini iptal eder, partiyi tiko paraya araplara satarız!” dedi,   

Milletvekillerine Güle Güle Son Bahar Pikniği

Ak Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin, bütçe görüşmelerinden sonra, parti grubunu ödül olarak, Pursaklar Mesire alanına, pikniğe götüreceğini açıkladı. Pikniğe katılacak Milletvekillerinin velilerinden izin kağıdı getirmelerini isteyen Zengin, uçurtma uçurtmak isteyenlere uçurtma sağlanacak. İtişmek kakışmak yok! Düzgün hizaya gireceğiz, güzel güzel pikniğimizi yapıp evlerimize döneceğiz! dedi.  

Bayındırlık Bakanlığının İsmi Değiştirildi
Daha önce dört kez değiştirilen ve son olarak “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda karar kılınan eski Bayındırlık Bakanlığın ismi bir kez daha değiştirilerek, Gezelim Görelim, Kâm Alalım Hayattan Bakanlığı” olarak değiştirildiği açıklandı.
Bakan Özhaseki’nin “Amaaan! Bir daha mı gelecez dünyaya?.. Kaç ay daha Bakanlık yapacağız belli değil. Bari işin adını doğru koyalım!.. şeklinde konuştuğu belirtildi.

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir